Hasan YILMAZ
Neden herkes ilköğretimi okur
Öğretmen, çocuğun yaşamındaki en önemli bireylerden biridir. Çocukların öğretmenlerinden gördüğü ya da görmek istediği iki şey vardır. Birincisi sevgi ikincisi kaliteli bir eğitim. Sevgi daha çok olumlu çağrışımlar yaparken eğitim ise kuralları, inançları, değer yargılarını, görgü kurallarını ve insanın sosyalleşmesi için gerekli olan tüm toplumsal değerleri kapsar.
Çocuğu ilk gün, sevgi ile güler yüzle karşılayan bir öğretmen, çocukların sevgisini kazanmada güçlük çekmeyecektir. Bu yüzden çocuk, annesinden sonra evin dışında en yakını olarak gördüğü öğretmenine giderek artan biçimde bağlanır ve öğretmenini sever. Hatta bazen bu sevgi öylesine güçlü olur ki, çocuk öğretmenini annesinden ve babasından daha önemli görmeye onun söylediklerini daha doğru olduğu konusunda anne –babası ile tartışmaya başlar.
Güler yüzlü, sevgi dolu bir öğretmen mesleğiyle ilgili bilgi ve becerilere de sahipse aranan ve değer bulan biri olacaktır. Şüphesiz öğretmen de her ne kadar eğitimci kimliğine sahip olsa da mutlaka kendine göre sorunları olacaktır. Fakat iyi bir öğretmenin en belirgin özeliği de görevini inşa ederken sorunlarını ikinci sıraya alabilmesidir. Çocukların sorunları her zaman her şeyden önce gelmelidir. Ailenin öğretmen seçerken göz önünde bulundurması gereken noktalardan biri budur.
Dikkat edersek sosyal yaşamımızda her insan hemen hemen ilkokulu okur. Fakat liseyi veya üniversiteyi okumamıştır. Neden acaba? Eğitimde ahlakı, sevgiyi, ilgiyi, bilgiyi kriter haline getiren her eğitimci öğrencisinin ufku olmuştur. Bu bağlamda eğitimin sorunlarını irdelerken eğitimi temelden almamız gerek. Bu anlayışa bakıldığında öğrencilerin ilk öğretmenleri olan sınıf öğretmenlerini çok önemsemeliyiz. Sınıf öğretmenliği yapan arkadaşlarımızın maddi ihtiyaçlarının doyuma ulaşması gönül dünyalarını zenginleştirecek vicdanı boyutlarını daha da işlevsel kılacaktır. Bu konuda İngiltere'deki hukukçuları örnekleyebiliriz. Söylenenlere göre İngiltere'deki hukukçuların ekonomik anlamda sınırsız limite sahip olmaları adaletin tesisinde önemli bir adımdır. Bizim memlekette de bu tür yöntemlerin eğitimde uygulanması yeni neslin daha güzel şekilde yetişmesine vesile olacaktır. Neden ilköğretimi bu kadar önemsiyoruz? Çünkü ülkemizde İlkokul öğretmenleri, çocuğun eğitimi konusunda, ailenin başlıca yardımcılarından biridir. Öğretmen gün boyu çocuğun çeşitli davranışlarını ders sırasında öğrenirken, arkadaşları veya yetişkinlerle sınıf içi ve dışındaki ilişkilerini gözlemleyebilir ve bu konuda anne-babaya bilgi verebilir.
Bilgiyi verirken de tarafsızlığı önemlidir. Ancak burada anne ve babalara hatırlatmak istediğimiz bir nokta, öğretmenden kendi başaramadıkları konularda başarılı olmasını beklememelidir. Çocuğun uzun süre edindiği tüm yanlışlıklardan öğretmenin yardımıyla vazgeçmesi olanaksızdır. Öğretmen her ne kadar bazı davranışların düzeltilmesinde ya da alışkanlıkların kazanılmasında etkili olsa da anne- babanın katkısı olmadan başarılı olması güçtür.
Diyaloğun ön plana çıktığı bu aşamada bilgiden ziyade iletişim etkili olacaktır. İletişimin belli adapta gerçekleşmesi sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır. Aksi halde bir düşünürün söylediği gibi görüşme adabını bilmeyen kişi âlim bile olsa faydalı olamaz.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.