Selahaddin YILDIRIM
Nerede yeni Türkiye?
15 Temmuz başarısız darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. Devletin içine sızmış paralel yapı, dış güçlerin de desteği ile halkın seçtiği meşru bir hükümete karşı darbe teşebbüsünde bulundu; yüzlerce insanın kanı aktı, ülke amansız bir tehlikenin eşiğinden döndü. Üzerinden bir yıl geçti geçmesine ama hâlâ güvenli bir istikrar oluştu diyemiyoruz. Sivil bir anayasa yapılamadı. Maalesef neyin ne olduğu, kimin ne yaptığının belli olmadığı olaylar yaşanıyor. Bu sürecin artık hayırdan çok şer ürettiğine inananlar gittikçe artıyor. Sanki gizli bir el bunun böyle olması için planlar kuruyor. Devletin içine sızmış ‘derin devlet' travmasını yaşamaya daha da devam edecek miyiz?
Hiç bir askeri darbe dış güçlerin desteği olmadan yapılamaz, yapılsa da başarı şansı çok azdır. 15 Temmuz darbesinin arkasında kimlerin, hangi devletlerin olduğunu söylemek gerekmez, çünkü her şey ayan beyan ortadadır. Ama gelin görün ki, bu darbenin arkasında duran devletlerle sanki hiçbir şey olmamış gibi ilişkilerimiz devam ediyor. Dahası adamlar yavuz hırsız misali üzerimize bile geliyorlar.
Bölgemizi yeniden dizayın etmeye, yeni sınırlar koymaya çalışan ABD ve batı dünyası öncelikle kendisine ayak bağı olacak her unsurdan kurtulması gerektiğini iyi biliyor ve bunu gerçekleştirecek adımlar atıyor. Arap baharı sürecinde Arap dünyasının umiriliği? mesabesindeki Mısır'da meydana gelen iktidar değişikliği israil, ABD ve AB ülkelerini korkutmuştu. Bu güçler, yerli amelelerini de devreye koyarak Mısır'daki halk iradesini pervasızca boğdular. İktidardaki ‘İHVAN' yönetimi devrildi, hemen hemen bütün yöneticiler tutuklandı, cezaevine kondular ve İhvan hareketi terörist bir hareket olarak ilan edildi.
Mısır'dan sonra Ak Parti yönetiminin de hedefe konduğu sır değildi. Ancak kimse bu tür bir askeri kalkışma ile bu işin kanlı bir plan şekilde olacağını tahmin edememişti. Hem bu iş için yıllardan beri dindar, muhafazakar halkın ve hükümetlerin desteğiyle palazlanmış bir hareketin kullanılacağını kimse bilememişti. Kendilerine ‘hizmet hareketi' adını vermiş nurcu patentli bir hareket nasıl ve ne zamandan beri emperyalist projelerin gerçekleştirilmesinde rol almaya karar vermişti? Ortaya çıkan tablo tabir yerinde ise herkesi şaşırttı. Devletin en mahrem bölgelerine, hükümetin en tepesinde olanların burnunun dibine kadar sızmış olan bu hareketin elemanları nasılda olmuş fark edilmemişlerdi? Bunların dış bağlantıları bilinmemiş miydi, yoksa bilinmiş de göz mü yumulmuştu? Bu hareketin doğuşu, devletin kılcal damarlarına kadar sirayet etmesi ve bir maşa olarak kullanılması süreçlerinin net olarak hâlâ ortaya çıkarılmadığını görüyoruz. Onca elemanı tutuklanan bir yapının mazisi ile ilgili karanlık bir noktanın kalmamış olması gerekmez miydi?
Bir yıl önce meydana gelen ve İlahî bir yardım ile başarısızlığa uğramış bu ‘meşum' olaydan sonra başlayan ‘FETO ile mücadele süreci'ne de iyi bakmak, oyun içinde oyunların olacağını unutmamak lazım. Süreçte meydana gelen tutuklama ve görevden ihraçlarda bir çok mağduriyetlerin yaşandığını ve bunun hükümetin hanesine kocaman bir eksi olarak yazıldığını kim inkar edebilir? Peki, bu memlekete kim hükümet ediyor, neden olaya müdahale edilmiyor?
Darbe girişiminin yaşandığı ilk anlardan bugüne kadar mevcut bütün imkanlarıyla darbecilere karşı ülkenin istikrar ve huzuru için çaba gösteren HÜDA PAR camiasına yapılanlara bir bakın Allah aşkına! Olayın sene-i devriyesinde FETO'cü kadroların kumpaslarıyla hazırlanmış dosyalarla verilen cezalar yürürlüğe konuyor. Peki, siz bunu halka nasıl anlatabilirsiniz? Dar günde size kanlarıyla, canlarıyla destek sağlamış insanlarınıza bu iyiliği(!) nasıl yaparsınız? Dün PKK'nın insafına terk ettiğiniz bu camiayı bugün kendileri içerde olan FETO'cü kadroların kestiği cezalarla nasıl mahkûm edersiniz?
FETO, mütekebbir bir zihniyettir, halkı küçümseyen, onları sadece sağılan bir nesne olarak gören çarpık bir zihniyet. Hamallık yapan merhum bacanağım anlatmıştı. Kendisi bir vakit ‘Hayr' olsun diye senet imzalatma karşılığında yardımda bulunmuş. Daha sonra senetlerden birini ödemeyi unutunca icrayı kapısında bulmuş. Olayı duyduğumda bu saf zihin bacanağımın dindar bilinen bu yapıya verip veriştirmesi karşısında hem utanmış, hem de çok üzülmüştüm. Peki, şimdi HÜDAPAR camiasına karşı yapılanların bundan ne farkı var Allah aşkına? Onca dost ve samimi insanlar küstürülüyor ve mağdur ediliyorken biz şikayetimizi CHP'ye mi iletelim, nasıl edelim?
‘FETO mücadelesi' adı altında oluşan mağduriyetlerin referandum olayına nasıl yansıdığını unuttunuz mu beyler? Yapmayın Allah aşkına. Dostunuzu üzmenin, düşmanınızı sevindirmenin sonucu, uğrayacağınız yarınki akıbetinize üzülecek olan yine biz olacağız. Allah sizleri büyük bir tehlikeden alıp kurtardı. Bunun şükranesini böyle mi eda etmeliydiniz? Hani yeni Türkiye'niz, insan hakları ve adaletiniz, sivil anayasanız?
Daha vakit varken, fırsat elde iken yapılan bu mağduriyetleri gideriniz. MHP zihniyeti ile hareket etmeye devam ettiğiniz sürece kesin bir hüsranın sizi beklediğini bir kez daha size hatırlatalım ve kardeşliğin gereği uyarı görevimizi yapalım.
Allah'ın yardımının tecelli ettiği, Müslüman halkın destan yazdığı 15 Temmuz'un yıl dönümünde aziz şehitlerimize rahmet diler, ülkemizin bir daha bu gibi bir olay yaşamamasını niyaz ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.