Nevzat Çiçek: "PKK ile Hizbullah birbirine tahammül etmelidir"
Bitlis Kardeşlik ve Adalet Platformu (BİKAP) tarafından organize edilen “Ortadoğu ve İslam Dünyası” konulu konferansta konuşan Gazeteci-araştırmacı yazar Nevzat Çiçek, Kürdistan da PKK ile Hizbullah’ın birbirinin varlığına tahammül etmesi gerektiğini vurg
Tatvan Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Gazeteci-araştırmacı yazar Nevzat Çiçek, “Ortadoğu ve İslam Dünyası” üzerine verdiği konferansında önemli konulara temas etti.
Ortadoğu ve İslam Dünyası’nın yanı sıra gündeme ilişkin değerlendirmede de bulunan Çiçek, çözüm süreci, HDP’nin parti olarak seçime girme durumu, 6-8 Ekim ve Cizre olayları, Kürt sorunu başta olmak üzere ülkedeki son durum üzerinde değerlendirmelerde bulundu.
“Hiçbir çatışma Kürtlerin yararına olmayacak”
Çiçek, geçmişin acıları üzerinde hareket etmenin Kürtlere hiçbir fayda sağlamayacağını ifade ederek, şöyle konuştu: “Kürtlere fayda sağlayacak olan PKK’nin Hizbullah’ın varlığına, Hizbullah’ın PKK’nin varlığına tahammül etmesi olacaktır. Eğer geçmişte yapılan ve yaşanan acılar üzerinde bir öz eleştiri yapılacaksa o da bu halka karşı yapılmalıdır. Muhatabı bu halktır. Böyle tekçi yapı ve çatışma Kürtlere bir fayda sağlamaz. Bu kesinlikle olmaması gerekir. Bölgede oluşan kan davalarını nasıl barışla sonuçlandırıyorsak, Bizler Hizbullah ile PKK arasındaki meseleyi neden bölgedeki bu dengelerle sağlamıyoruz.” dedi.
Kürtler önce kendi aralarında bir barış sağlamalı
Bu sorun hep böyle devam mı edecek? Birbirini suçlamalarla ve bir biriyle çatışmayla nereye kadar devam edeceği sorusunu yönelten Çiçek, şu tehlikeye dikkat çekti: “Önemli olan bu meseleyi durduracak olan mekanizmaların nasıl üretileceği. Eğer biz Kürt toplumunda bu mekanizmayı üretemezsek, yarın başka bir elin bunu kaşıma ihtimali çok yüksek. Birinin adına birini öldürme ihtimali çok yüksek. Bunun bedelini ise bu halk çekecek. 40 yıllık bir çatışmadan sonra bir çözüme doğru gidiyorsak neden bu çözümü kendi içimizde yapmıyoruz. Burada net söylüyorum herkesin iki adım ileriye gitmesi için bir adım geri gitmesi gerekiyor. Bir hakikatler komisyonu kurularak Kürdistan da yaşananların ortaya çıkarılması gerekiyor.”
“PKK’nin taleplerini bütün Kürtlerin talepleri olarak kabul etmek yanlıştır”
Çözüm sürecinde PKK’nin silah bırakma meselesi ile Kürt haklarının aynı kefeye bırakılarak çözülmeye çalışıldığını, bunun da çözümü çözümsüzleştirmeye götürdüğüne dikkat çeken Çiçek, şu tespitlerde bulundu: “Türkiye’de Kürt sorunun çözümü demokratikleşme sorunudur. PKK’nin meselesi bir silah bırakma meselesidir. Eğer zamanında demokratikleşmeyle birlikte Kürtlerin hak ve taleplerini verebilseydiniz bu gün PKK’nin sizden isteği sadece silah bırakma meselesi olacaktı. Ama bu yapılmadı. PKK’nin talepleri bütün Kürtlerin talepleri olarak kabul edildi. Burada çoğunluk sağlanmadı. Diğer muhatap aktörler işin içine konulmadı. Diğer aktörler muhatap alınmadığı için halk içinde tek ses oluşturulmadı. PKK’nin silah bırakması konusunda herkes hem fikirdir. Ama bu nasıl olacak, nasıl yürüyecek bunu kimse bilmiyor. Dolayısıyla burada her iki tarafın birbirine karşı güvensizliği söz konusudur. Bu da süreci tıkayan sebeplerdir. Dolayısıyla silahların olduğu yede, silahların patladığı yerde çözümü konuşmak imkansızdır.”
6-8 Ekim ve Cizre olaylarında yaşanan vahşetlerin Kürtlerin birbiriyle çatışma ihtimalini ortaya koyduğuna dikkat çeken Çiçek, bunun asla olmaması gerektiğini, ne olursa olsun Kürtlerin 90’lı yıllara dönebilecek bir şeye asla müsaade etmemesi gerektiğini kaydetti.
“Bazı cemaatler, karşı olduğu sistemin bir parçası haline geldi”
Son dönemlerde Türkiye’deki bazı dindarların tavırlarının hoş olmadığını, karşı oldukları sistemin bir parçası haline geldikleri eleştirisinde bulunan Çiçek, “Bir paralel ile mücadele var bunu anladık. Bu gün paralelin yerine başka bir paralel konulmaya çalışıldığını görüyoruz. Bize herhangi bir cemaatin ve kurumun devleti değil, herkesin devleti lazım. Bunun demokratik olması lazım. Tüm vatandaşlar için aynı kaygıyı taşıması lazım. İslam’a karşı İslam projesinin en büyük ayaklarından biri İslami cemaatlerin resmileşmesidir.
Türkiye Cumhuriyeti ve bazı cemaatler kendilerini soğuk savaşa göre hazırlamışlardır. Devlet bu paradigmayı değiştirirken cemaatler bunu yapmadı. Devlet onları dışlayıp ötekileştirdiği için onlar devleti ele geçirmesi gereken bir güç olarak algılıyorlardı. Attıkları sloganlarda bunu açıkça görüyoruz. Paradigmayı değiştiren devlet bazı cemaatlerin bu durumunu görünce uyanıklık yaptı. Kapıyı onlara sonuna kadar açtı. Bazı cemaatler bu açılan kapıdan içeri girdi. Devletin makamını, mevkisini, her şeyi gördü. Karşı olduğu o sistemin bir parçası haline geldi. Sistemin yürütücüsü haline geldi. Devlette gitti o cemaatlerin kapılarına “Resmi hizmete mahsustur” yazılarını astı. Cemaatler asla ve asla resmileşmemeli. Cemaatler sivilliğini koruyabilmeli." şeklinde konuştu.
“Kürtlerin, bir Kürdistan’ı kurmaları anaların sütü gibi helaldir”
Kürtlerin, bir Kürdistan’ı kurmalarının analarının sütü gibi kendilerine helal olduğunu ifade eden Çiçek, kendisinin bir Kürdistan’ın kurulmasına razı olmadığını, çünkü son yaşanan olaylar kurulacak Kürdistan’ın kendi ayakları üzerinde duramayacağını gösterdiğini ifade ederek, adaletli bir şekilde tüm haklarının verilmesi halinde Kürtlerin böyle bir isteğinin pek nadir olacağının söyledi.
“Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor”
Kendisini Çözüm sürecinin mimarı olarak gören Cumhurbaşkanın olanlardan haberinin olduğunu, izleme heyetini istememesini siyaset yapmak olarak değerlendiren Çiçek, Cumhurbaşkanı kendisiyle istişare edilenlerin kamuoyuyla istişare olarak paylaşılmasını istemediğini dile getirdi.
“Ülkede hala askeri darbe ihtimali var”
Ülkede bir güven oluşturulmasa ve HDP barajı aşmadığı zaman kendi tabirleriyle “Serhıldan” hareketinin içinde bulunurlarsa ülkede askeri darbenin oluşmasının ihtimal olduğu uyarısında bulundu.
“Batı, İslam coğrafyası üzerinde oyunlar oynuyor”
Son olarak Çiçek, tarihi süreçte Ortadoğu coğrafyasında emperyalist güçlerin Müslümanlar üzerindeki plan ve projelerini anlatarak, İslam'a karşı İslam projesi üretildiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Emperyalist güçler, İslam’a karşı İslam projesini medeniyetler üzeri bir tez olarak Müslümanlar üzerinde okuyor. Bu oyunları sahneleyen Batı, direk olarak çatışmaya girmiyor. Müslüman coğrafyalarında oluşturduğu işbirlikçileri vasıtasıyla bunu yapıyor. Mezhebe karşı mezhepçilik, coğrafyaya karşı coğrafyacılık, ılımlı İslam’a karşı radikal İslam ile ırka karşı ırkçılık politikasıyla yapmaya çalışıyor. Bununla Müslümanların birliktelik oluşturmasını önlemeye çalışıyor. Şeriatın ve İslam’ın içini boşaltarak yeni Selahaddini Eyubilerin yetişmesini önlemeye çalışıyor.” diyerek oynanan oyunlara dikkat çekti.
Karşılıklı soru cevap şeklinde devam eden ve yaklaşık 2 saat süren program, yapılan dua ile sona erdi. (Şükrü Tontaş - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.