Özkan YAMAN
Nişanlılık sürecinde tesettür kararı
Nişanlısının giyimi ile ilgili yazan beyefendi okuyucumuz şöyle diyor:
“Nişanlımın ferace veya pardösü giymesini istiyorum; fakat kesinlikle giymem diyor, şu an uzun tunik denen elbise giyiyor. Kararından nasıl vazgeçireceğimi hiç bilmiyorum yardımcı olursanız çok sevinirim.”
Günümüzde maalesef, özellikle genç kızların ve bayanların bir kısmı, meselenin ehemmiyetine gayet vakıf oldukları halde bahsedilen elbiseyi (tuniği) bugünün normali gibi görüyorlar.
Okuyucumuz, uzun uzun yazmıyor, soru oldukça kısa ve açık seçik. Sanki bana da böyle cevap verin demiş oluyor. Eyvallah, yalnız bu köşede gelen beyanı biraz irdelemek istiyoruz ki, konu, sadece kısa bir soru cevapla sınırlı kalmasın.
İslam'ın en çok önem verdiği hususlardan biri elbette ki örtünmedir, yani tesettürdür.
Nişanlanan bayanın şu soruyu cevaplaması gerekir: “Niçin örtünüyorum?” Eğer, bu sorunun cevabı; “daha şık görüneyim, günümüzün yaygın modası neyse ona uyayım, çevremdekilerin giyimi nasılsa onlardan farklı olmayayım, mağazada manken nasıl gözüküyorsa, filan leydiler ve göz önündekiler nasıl bir giyim şekli seçiyorlarsa onlar gibi görüneyim” biçiminde ise, konuyla ilgili temel bilgileri güncellemesi şarttır. Mesela şunun gibi hususları: Kur'an'da Rabbimiz nasıl bir örtünme emrediyor? Alimlerimiz bu ayetlerden nasıl bir sonuç çıkarmışlardır? Örtünme emri indikten sonra hanım sahabeler nasıl örtünmüşlerdir?
Gelenekten gelen örtünme ne kadar noksan ise, özenti ve popüler kültürün teşvik ettiği giyinme tarzları da ondan daha fazla noksandır. Madem ki, iman ve salih amel; sözümüzün, düşüncemizin, fiilimizin ve halimizin bütünüyle bilinçli olmasını gerekli kılmaktadır. Buna elbette ki örtünme de dahildir.
Burada sorunun sahibi olan okuyucumuzun da nişanlısına durumu anlatırken, kendisinin de örtünme ile ilgili bilgilerini tazelemesi gerekir. Bu konuyla ilgili fıkhi hükümleri kaynaklardan okumalıdır.
Bunu niçin söylüyoruz? Karşıdakinden beklediğiniz davranışla ilgili sizin zihninizde bir boşluk, bir eğrilik, bir şüphe kırıntısı, bir çekingenlik ve hafiflik varsa bu adeta akım şiddeti düşük bir elektrik gibidir, takdir edersiniz ki, şarzı çok az kalmış bir telefon ile başka birine ulaşmanız zordur. Muhatabınızın zihninde bir ışık yakacaksanız, yeterli miktarda enerji üreten bir güç kaynağı olmanız gerekecektir. Bu, sizin sadece sözlerinizin değil, gözlerinizin de net olmasını sağlar.
Malumdur ki, Cenab-ı Mevla, iki hidrojen atomuyla bir oksijen atomunu bir araya getirerek suyu halk etmiştir. Ailede muhabbet oksijen, hikmet ise hidrojendir. İradede hikmet olmalı; neyi niçin istediğiniz açık seçik olmalı, kararsızlık, belirsizlik, bilgisizlik gibi kusurlar içermemeli. Hem muhabbet olmalı; karşıdaki bunun ikinizin iyiliği için, olduğundan emin olmalı.
Bu konuda onun ailesinden veya sizin ailenizden veya çevrenizden kadınlar da size yardımcı olabilir. Yani ona tunik yerine, tesettüre daha uygun elbiseler giymesinin iyi olacağı yönünde telkinde bulunabilirler, ona bahsettiğiniz ferace, pardösü gibi uzun, bol elbiseler hediye edebilirler, velev ki yine giymeyecek olsa bile.
Peki, “zaten böyle yaptık ancak sonuç değişmedi, kararından vazgeçmedi” diyorsanız, o zaman iki seçeneğiniz var.
Ya siz de kararınızdan dönmeye niyetli olmadığınızı ifade edecek ve onun tutumuna bakacaksınız.
Ya da, onun ilerde, giyim şeklini sizin istediğiniz yönde değiştireceğini ümid edeceksiniz ve ondan bunun sözünü alacaksınız. İlla, bu iki seçenekten şunu yapın diyecek konumda değiliz. Arada, zamanla gelişecek muhabbet ve hikmetin payını unutmayın yeter.
Allah sizi su gibi aziz kılsın
Dua bekleriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.