Aile dergisi Nisanur’un Haziran 2015 sayısı bayilerdeki yerini aldı. Dergi 43. sayısında “Kadının Toplum Üzerindeki Etkisini” dosya konusu olarak işlerken; “Çocuklarımız Bizim İçin Birer İmtihandır” başlığı ile Başyazı’yı dergi kapağına taşımış.

Öte yandan Nisanur, 23 yıl önce (26 Haziran 1992) Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Susa (Yolaç) Köyü camiinde PKK tarafından yapılan katliamın yıl dönümü dolasıyla dört evladını şehit veren Remziye Fidancı ile bir röportaj gerçekleştirmiş.

Derginin editör yazısında; “Kadın-erkek, genç-yaşlı, küçük-büyük tüm bireylerin oluşturduğu ‘toplum’ üzerinde, her bir birey etki sahibi olmakla beraber; en derin/büyük etkinin kadına ait olduğu muhakkaktır. Bu etki, kadının sosyal yönünden kaynaklandığı gibi fıtri bir takım temayüllerinin de tabi bir sonucudur. Hem olaylara bakış/yaklaşım açısı değerlendirildiğinde hem de dilini ve bedenini kullanmak suretiyle kazandığı konum irdelendiğinde; toplumun ekseriyeti üzerindeki etkisi ve bu etkinin boyutu daha net müşahede edilecektir.” ifadelerine yer verilmiş.

‘Kadının Toplum Üzerindeki Etkisini’nin dosya konusu olarak işlendiği bu ay ki dergide; bu konu hakkında; “Hakikaten de ciddi bir etki/nüfuz alanına sahip olan kadının; bu halini ne şekilde aşikâr ettiği bizce ehemmiyetli. Daha açık bir ifadeyle: Kadın, Allah’ın ayetlerinden bir ayet olarak mı yoksa şeytanın oklarından bir ok olarak mı ifşa ediyor varlığını? Toplum üzerinde -dili, bedenini ve yaklaşımıyla- hayır ve güzellik dolu bir etki mi oluşturuyor yoksa şer ve kötülük içre bir ifsat projesi mi yürütüyor? Dahası nasıl bir etki oluşturması gerekir ki; hem cinsiyetine hem şahsiyetine hem de konumuna yaraşır bir iş yapmış olsun.” sözlerine yer verilmiş.

Nisanur Dergisi 43. sayı içeriğine bakıldığında, bazı toplum ve çevrelerde kadının ele alınmayan ve önemsenmeyen bir varlık olduğu kanısının hâkim olmasına rağmen; kadının erkekten ziyade toplumun düzen ve intizamına yön vermekte olduğu, Günümüzde kimi çevrelerin hala cahiliye kafasıyla hareket edip kadını toplumdan olabildiğince uzaklaştırmaya çalışırken, kimilerinin de kadının toplumsal rolünü; ekonomiye olan katkısı ile sınırlandırdığı, Araştırmaların ise topluma yön veren sekiz bin Müslüman âlim kadın kaydettiğini ve ismi duyulmamış nice kadınların da var olduğu vurgulanıyor.

Dergide ayrıca, Dili kullanmanın başlı başına bir sanat olduğunu ve diğer sanat dalları gibi incelikler barındırdığı, Haliyle sosyal yönü belirgin olan kadının bu inceliklerden muhakkak haberdar olması gerektiği, Aksi halde ciddi iletişim problemleri yaşanabileceği, Kadının dış toplumda sadece kişiliğiyle var olmaya ve kişiliğini her zaman için ön planda tutarak toplumun ahlaki yaralarını sarmaya çalışması gerektiği, Evinin içerisinde eşiyle baş başayken ise adeta göz kamaştıran bir mücevher gibi bütün güzelliklerini eşine sunması kaydıyla dişiliğiyle ön plana çıkması gerektiği belirtiliyor.

Derginin Haziran 2015 sayısı Başyazı’nda ise evlatlarımıza olan merhametimizin onları dünya meşakkatinden çekip kıyamet meşakkatine sürüklemeye vesile olmaması yönünde ikazda bulunulurken “İdil’deki şehitlerin hanımları ve kızlarının ibret dolu, iman ve teslimiyet timsali sözleri hepimize örnek olsun.” deniliyor. (İLKHA)