Abdulhakim SONKAYA
Nispet yapınca münasebet bozulur
Nispet, oran demektir.
Münasip, orantılı manasındadır. Münasip olan şey uygundur, çünkü orantılıdır.
Nispet yapmak ise karşıdakini kendi nesebinden saymayarak onu kıskandırmak veya üzmektir.
Her işte her harekette münasip olma durumu bir kriter olarak kabul edilir. Bu bağlamda “Altın oran” diye bir kavram vardır.
Altın oran, matematik ve sanatta, bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları veren geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır.
Bir yapı ya da sanat eserinin altın orana yakınlığı, onun aynı zamanda estetik olarak güzelliğinin bir ölçüsü olarak kabul görmüştür.
Tüm bitkilerin, canlıların şekli altın oranlıdır. Bu da onları oluşturan yapı taşlarının her birinin bütün içindeki uyumundan dolayı böyledir.
Bu durum toplum için de böyledir. Böyle olmalıdır.
Aile, toplum, devlet için de böyle olmalıdır. Onlarda da altın orana dikkat edilmesi gerekir. Toplumun her kesiminin devlete katılımı altın orana göre olmalıdır. Çünkü yapı taşı münasip yerindeyse münasebet sağlıklıdır, güzeldir, güçlüdür. Münasebet sağlıklı ise herkes payına razı olur.
“Münasiplik”, orantılı olma durumudur. Güç, otorite her şey orantılı olmayı esas alır.
Ama nispet yapmaya kalkınca bozulur. Münasip olma durumuna halel gelir. Münasebet bozulur.
Oran orantı bir denklem çözme usulüdür. Orantı formülü nispet yapıldığında bozulur. Bu durumda en basit denklemler dahi zor çözülür.
Türkiye’de başkanın seçilme oranı % 50 + 1 kişidir. Bunun düşürülmesi gündeme gelmişti. Oran düşer veya yükselir mesele bu değildir. Mesele oranın nispet yapmaya dönüşmemesidir. Nispet yapıldığı zaman oran düşse de bir şey değişmiyor. O halde işin aslı nispet yapmamaktır.
Peygamberlerin ve onların varislerinin yüce bir özelliği de nispet yapmamalarıdır.
Peygamber (sav): “Selman ehli beytimizdendir” buyurdu. Nispet yapmayı ortadan kaldırdı. Herkes biliyor ki Peygamber (sav) Hz. Selman için bunu söylerken bunu nesep anlamında ifade etmemiştir.
Çünkü Peygamber nispet yapmaz, altın oranı kullanır. Hz. Selman o yapı içinde o kadar güzel bir yer tuttu ki, Peygamber, “Selman bizdendir” buyurdu. Demek ki altın oran neseple, ırkla, soyla değil en münasip yerde olmaktır.
Peygamberin nispet yapmamasının bir göstergesi de Hz. Nüseybe-veya Nesibe’dir. Çünkü onun ismi de neseple, nispetle alakalıdır. Buradan türemedir.
Peygamber (sav) Nesibe hakkında "Uhud savaşında sağa ve sola her dönüşümde onu önümde görüyordum" buyurmuştur
Medineli 72 kişilik Müslüman grubu Akabe'de gece vakti gizlice Efendimiz ile görüştüler. Bu biatte Hz. Nuseybe de yer aldı. Böylece daha en başta ismine layık bir münasebete sahip oldu.
Peygamber (sav) altın oranı kullanır. Çünkü her şeyi en münasip yere koyar. En güzel münasebeti kurar. Kimseye nispet yapmaz. Böyle olunca Hak Teâlâ bunu somut olarak Nüseybe üzerinde gösterdi. Bir kadın kendi gücünü aşarak ona canını siper etti. İşte nispet yapmamanın, altın oranı kullanmanın en güzel, en bariz, en ideal misali budur.
Unutmamak gerekir ki, her şey nesep gücüyle hallolmaz. Bilakis münasip olanla hal yoluna girer. Bu nedenle nispet yapmamak gerekir. Bilhassa tartışma, çatışma ve savaş ortamında nispet yapmamak gerekir.
Aksi takdirde münasebet bozulur. Allah muhafaza münasip olmayan sonuçlar ortaya çıkar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.