O Şimdi Londra Sokaklarında İslam`ı Anlatıyor
Bir akşam bar çıkışı içkili bir vaziyette kendisine ‘Cemal`im akşam namazını kıldın mı?` diye soran davetçi bir Müslüman`ın bu sözleri 19 yaşındaki İngiliz Cemal`in hidayetine giden süreçte etkili oldu
Yunus Can / Doğruhaber-Londra
Batılı akranları gibi o da İslam’dan uzak, ahlaksızlığın ve kokuşmuşluğun pençesinde yetişerek büyüdü. 1993 yılında İngiltere’de doğan Cemal, anne ve babasında gördüğü hayatı o da benimsemiş ve İslam’dan uzak yaşıyordu. Cemal, karmaşık dolu hayatı boyunca barlardan, diskolardan ve içki masalarından kalkmıyordu. O da diğer İngiliz gençler gibi okul çıkışında mutlaka barlara gider küçük yaşlarda tanıştığı içki ile kendini tatmin etmeye çalışıyordu. Akşamları eve gittiğinde ise hemen kafayı vurup yatardı. Cemal, küçük yaşlardan itibaren anne ve babasıyla mutlu bir hayat yaşamamıştı. Bununla beraber Cemal, her İngiliz gibi televizyon kanallarında hayran olduğu müzik şarkıcılarını dinler, onları daha çok severdi. Cemal, bir akşamüstü yine barda içki içtikten sonra gece geç vakitlerde çıkarak evinin yolunu tutar. Ancak Cemal’in gece karanlığında beyaz elbiseli bir adamı görmesi hayatının değişmesinde önemli dönüm noktası oluşturur. Gelin hidayet öyküsünün bundan sonrasını Londra sokaklarında görüştüğümüz Cemal’den dinleyelim;
Batılı akranları gibi o da İslam’dan uzak, ahlaksızlığın ve kokuşmuşluğun pençesinde yetişerek büyüdü. 1993 yılında İngiltere’de doğan Cemal, anne ve babasında gördüğü hayatı o da benimsemiş ve İslam’dan uzak yaşıyordu. Cemal, karmaşık dolu hayatı boyunca barlardan, diskolardan ve içki masalarından kalkmıyordu. O da diğer İngiliz gençler gibi okul çıkışında mutlaka barlara gider küçük yaşlarda tanıştığı içki ile kendini tatmin etmeye çalışıyordu. Akşamları eve gittiğinde ise hemen kafayı vurup yatardı. Cemal, küçük yaşlardan itibaren anne ve babasıyla mutlu bir hayat yaşamamıştı. Bununla beraber Cemal, her İngiliz gibi televizyon kanallarında hayran olduğu müzik şarkıcılarını dinler, onları daha çok severdi. Cemal, bir akşamüstü yine barda içki içtikten sonra gece geç vakitlerde çıkarak evinin yolunu tutar. Ancak Cemal’in gece karanlığında beyaz elbiseli bir adamı görmesi hayatının değişmesinde önemli dönüm noktası oluşturur. Gelin hidayet öyküsünün bundan sonrasını Londra sokaklarında görüştüğümüz Cemal’den dinleyelim;
BAR ÇIKIŞI ŞOK BİR SORU; ‘CEMAL’İM AKŞAM NAMAZINI KILDIN MI?’
“Bardan yeni çıkmıştım. Çok içki içmiştim. Ama yine de olup biteni fark ediyordum. Yani aklım yerindeydi. Gece dar bir sokaktan geçiyordum. Bir de baktım karşımda tamamen beyaz elbiselere bürünmüş Müslüman bir adam. Karşıma geçti, “Cemal’im akşam namazını kıldın mı?” diye sorunca ben şaşkına uğradım. Adam, nur yüzlü biriydi. Çok güler bir yüz ifadesiyle bana tekrar sordu; ‘Cemal’im akşam namazını kıldın mı?’ Ben, ‘hayır efendim. Müslüman değilim ki’ diye cevapladım. Yani ağzımdan bu iki cümleden başka hiç bir şey çıkmadı. Tepki de gösteremedim. Normalde bir İngiliz’e böyle davranamazsınız. İçkili bir İngiliz’in ‘siz namaz kılmış mısınız’ şeklindeki bir soruya tepkileri sert olur. Belki size küfür de edebilir. Ama o gece ben tepkisiz kaldım, bu biraz anormaldi. Anormal diyorum yanlış anlaşılmasın çünkü hidayet bana yavaş yavaş gelecekti. Bunları ilk etapta bilemezsiniz tabiî ki. Adam da bana hiç bir şey sormadı sadece ‘falanca camide kalıyorum bir gün istersen orada beni bulabilirsin’ diyerek adresini bıraktı gitti.
BU SÖZ KAFAMI KURCALAYIP DURDU
Gece evime gittim. Ama sabaha kadar yatamadım. O beyaz elbiseli adam nasıl oldu da karşıma çıktı, sanki beni tanıyor gibiydi. Beni tanımasaydı nasıl olur da ben bardan çıkmışım, içkiliyim ve bana gayet normal bir şekilde dönerek soruyor, ‘Cemal’im akşam namazını kıldın mı?” diye. Bu söz sabaha kadar kafamı kurcalayıp durdu. Daha sonra o beyaz elbiseli adamı ve bana kullandığı sözü unutmaya çalıştım ama bir türlü unutamıyordum. Adamın sözü her zaman aklımda fırtına gibi esiyordu, güler yüzü ise o gece olduğu gibi halen gözümün önünde duruyordu ve unutamıyordum.
BATI’NIN ÖZGÜRLÜK DEDİĞİ ASLINDA ESARETTİR
Bu duygularla kaç gün esir hayatı yaşadım bilemiyorum. Çok sıkıntılı zamanlar geçirdim. Bu sıkıntı kendi deyimimle benden kaynaklanıyordu. Hiçbir şekilde anne ve babam bana nasıl yaşayacağıma dair bir baskı uygulamamıştı. Güya özgürlükmüş. Oysa bunun adı esaretti. Asıl esaret kişinin anne ve babasının ona doğru yolu göstermemesidir. Budur işte ‘Batı’ dedikleri kavram. Müslümanlar şanslı. Doğar doğmaz anne ve babaları Müslümanlar. İslam dinini onlardan öğreniyorlar. Müslüman anne ve babalar çocuklarını asla içki masalarında görmezler, buna tahammül de etmezler. Bu zorlu süreç, anlayışım ve hayatımda köklü değişimlere yol açtı. İslam dinini ve Kur’an’ı önyargısız bir şekilde inceleyeceğime kanaat getirdim. Ve O beyaz elbiseli adamı görmeye karar verdim. Bana, ‘Cemal’im’ demişti. Hâlbuki şimdi çok seviniyorum. Ne de hoş değil mi? Çok yürekten ve sıcacık bir kelime. Meğer adımı daha önceden almışım da haberim yok. Bakalım daha neler gösterecek Rabbim bana. O’na sonsuz şükürler olsun.
BİR CÜMLE BENİ İSLAM’A ÇEKMİŞTİ
Adresi bende vardı. Dediği camiye gittim. Onu orda gördüm. Beni görür görmez ayağı kalktı ve bana sarıldı. Gel otur dedi. Beni çok sıcak karşıladı. Aslında bütün Müslümanlar hep böyle sıcaklar. Sonra bana buraya gelmeme neyin sebep olduğunu sordu. Ben de, bana söylediği ‘Cemal’im akşam namazını kıldın mı?’ sözünü unutamadığımı belirttim. Bir de geçenlerde mahallemizde biri ölmüştü. Onu mezara götürüyorlardı. Ben de ‘o ölüyü nasıl gömecekler diye merak ettim ve kalabalıkla beraber mezarlığa gittim. Hem bu olay ve beni düşünmeye sevk eden sözünüzle beraber size gelmeye karar verdim’ dedim.
Müslüman adam bana İslam’ı anlattı. Ben de pür dikkat onu dinliyordum. Söylediklerine kalbim iman ediyordu. Gençliğimin bir gün tıpkı mahallemizde ölen şahıs gibi fani olacağını ve benim de aynen o ölü gibi mezara konulacağımı vs. anlattı. Bir müddet sonra Yüce Rabbim beni İslam ile şereflendirdi Elhamdülillah; şimdi Müslüman’ım.
ŞİMDİ LONDRA CADDELERİNDE İSLAM’I ANLATIYORUM
Şu an Londra caddelerinde ayırım yapmaksızın İslam’ı anlatıyorum. Önüme gelen ve benimle konuşmak isteyen herkese bu güzelim dini anlatmak istiyorum. Özellikle İslam dışı hayatı yaşayan, kötülüğe bulaşmış, bataklıktan kurtulamayanlara; genç, kız ve erkek olsun fark etmez anlatıyorum İslam’ı. Çünkü ben de bardan içki masasından yeni kalkmıştım. Beyaz elbiseli Müslüman adam fark gözetmeksizin İslam’ı anlattı bana. O da bilmiyordu bir gün benim Müslüman olacağımı. Bana sadece, “Cemal’im, akşam namazını kıldın mı? “ dedi. Onun bu sözü beni beynimden vurdu ve hidayetime vesile oldu. O halde ben de Londra caddelerinde İslam’ı anlatmalıyım. Kim bilir belki benim bir sözüm de onlardan bir tanesinin İslam’ı seçmesine vesile olur. Rabbim bunu karşılıksız bırakmaz. Dünyanın en güzel kazançlı işi. Düşünebiliyor musunuz sizin vesilenizle biri Müslüman oluyor. Bundan daha güzel hiç bir şey yoktur bence.
BATIDA GELİŞEN EN BÜYÜK DİN İSLAM’DIR
Son olarak şunu söyleyebilirim; Batıda büyüyen ve gelişen en büyük din İslam’dır. Bunun önüne hiç kimse geçemez. Bizler sadece kendimiz için yaşamıyoruz. Aynı zamanda İngiliz ve diğer ırkların da Müslüman olmalarını istiyoruz. Eğer mutlu olmak ve adil bir hayat istiyorlarsa buna inanmaları lazım. Hıristiyanların da Müslüman olmalarını istiyoruz. Çünkü Hz.İsa da Müslüman ve aslında bizim gibi bir Müslüman’dı ve İslam dinine mensuptu. Bunu anlamak zor değil.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.