Ömer SARUHAN
ÖFKEMİZ KUR'AN İÇİN
Kur’an Allah tarafından bütün insanlığa Hz. Muhammed (sav) aracılığıyla gönderilmiş, doğru yolu gösteren, hayat nizamı, dünya ve ahiret hayatının kurtuluşuna götüren ilahi bir kitaptır. Bütün insanların ona iman etmeleri gerekir. Ona iman etmeyip yolundan sapanlar onu indiren Allah’a isyan etmiş sayılırlar. Bu yönüyle Kur’an kayıtsız şartsız itaat edilmesi gereken bir kitaptır.
Kur'an-ı Kerim Allah indinde çok değerli bir yere sahiptir. Öyle değerlidir ki indiği gün bin ay değerindedir. Ona muhatap olan Hz. Muhammed (sav) peygamberlerin sonuncusu ve tüm insanlığa gönderilmiştir. Allah onunla ilgili olarak mealen: “eğer onu bir dağa indirseydik dağ Allah korkusundan parçalanırdı” buyurmaktadır. Dağın bile muhatap olmaya dayanamadığı bu kitaba hakaret etmek, onu ayaklar altına almak düşmanlığın ötesinde bir şeydir. Bu, yaratılışın dışına çıkmak, aşağıların aşağısı olmaktır.
Biz Müslümanlar Kur’an’a inanmış birer iman ehli olarak Kur'an-ı Kerim’i Yüce Allah’ın kelamı olarak bilir ve kabul ederiz. İçindeki her şeye kayıtsız şartsız ve şüphesiz iman ederiz. Ona tutunmakla Allah’a itaat etmiş, O’nun emir ve yasaklarına uymuş oluruz. Zira Kur’an Allah’a götüren kopmaz bir kulp, şaşmaz bir rehberdir.
Kur’an Allah’ın insanlığa gönderdiği bir hayat sistemi olması hasebiyle ona iman edenler, onu hayatlarının her alanında merkeze oturtmak zorundadırlar. Müslümanların hayatları Kur’an’ın çevresinde dönmeli ve ona göre şekil almalıdır. O hayatın her alanında olmalı ve kendini her kuytu köşede göstermelidir. Müslümanlar olarak Kur’an’a onunla amel ederek sahip çıktığımızda iman edişimiz kendini ispatlar ve yolumuzu aydınlatır.
Tarihin her döneminde Kur'an-ı Kerim’e düşman olanlar ona çeşitli şekillerde saldırmışlardır. Günümüzde de bu saldırılar devam etmektedir. Allah kitabına sahip çıkar ve onu korur. Ama bunu sevdiği kullarıyla yapar. Allah nurunu sevdiği kullarının gayret ve çabalarıyla tamamlayacak. Elbette ki kendisi de Kur’an’a saldıranların gözünü çıkaracaktır; ama bundan evvel Müslümanlara fırsat verecek ki onlar bu müdafaanın sevabından mahrum olmasınlar.
Peygamberimizin tavsiyesi olarak, bir kötülük gördüğümüzde onu gücümüz yetiyorsa elimizle kaldırmak, gücümüz yetmiyorsa dilimizle karşı durmak, bunu da yapamıyorsak kalbimizde buğzetmemiz gerekmektedir. Ama bu üçünden birini de yapmamak, yapılan kötülüğe rıza göstermek anlamına gelir ki bu da imanı tehlikeye sokar.
İsveç’te yapılan küstahça saldırıya karşı Batman’da gösterilen tepki çok değerli ve anlamlıdır. Aslında bu tepki Kur’an’a biatın ve imanın tazelenmesi ve yenilenmesi anlamına gelmektedir. Geçmişte bu topraklarda Kur’an yasaklandı. Alimler idam edildi. Binlerce masum insan sırf Kur’an’ın hükümlerini istediği için katledildi. Ama bütün bunlara rağmen bu halk İslam’ı ve Kur’an’ı terk etmedi. Selahaddin’in torunları bütün dünyaya bir kez daha Kur’an için feda olacaklarını haykırdı. Kürt halkı söz konusu Kur’an ve peygamber olunca canıyla ve malıyla yola revan olmaktan geri kalmayacağını bir kez daha ortaya koydu.
“Kur’an’a Sahip Çık” mitingine karşı tepki gösterenlerin kim olduğunu gayet iyi biliyoruz. Onlar yıllardır bu topraklarda İslam ve Kur’an olmasın diye ellerinden gelen her türlü gayreti göstermişlerdir. Bu topraklarda sapkın fikirlerin yayılması için her türlü imkânı seferber edenler söz konusu Kur’an olunca kin ve öfkelerini kusmaktan geri durmuyorlar.
Bizler hem halkımıza hem de dini değerlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Önceliğimiz dini değerlerimizdir. İslam’ın öngördüğü koşul ve şartlarda halkımızın değerlerine de sahip çıkacak ve savunacağız. Kimin ne dediği umurumuzda olmayacaktır. Çünkü bizim için önemli olan Allah’ın ne dediğidir. Rabbim bizleri Kur’an’ın muhafızlarından eylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.