Onlar Saldırdıkça Başörtüm Bende Daha Çok Değer Kazanıyor
İstanbul İlim-Der, Güngören Kültür Merkezinde tesettür semineri düzenledi. Seminerde başörtüsüyle okula gittiği için karşılaştığı sıkıntıları anlatan Zehra Öcal, "Onlar başörtüme her karıştıkça, başörtüm bende daha çok değer kazanıyordu ve simgeleşiyordu"
İSTANBUL - Marmara İnsani Hak ve Özgülükler Platformu'na(MİNHAP) üye olan İstanbul İlim-Der, Güngören Kültür Merkezinde tesettür semineri düzenledi. Seminerde başörtüsü ile okullarına devam öğrencilere çeşitli hediyeler verildi. Programda bir konuşma yapan Marmara İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu (MİNHAP) Başkanı Cemal Çınar, "Biz sadece başörtüsü mücadelesi değil Allah'ın dininin mücadelesini veriyoruz. Başörtümüze saldıranlarda bacılarımızın örttüğü örtüye değil kalplerimizdeki imana saldırıyorlar" dedi.
Etkinlikte başörtüsüyle okula gittiği için karşılaştığı sıkıntıları anlatan Zehra Öcal ise, "Onlar başörtüme her karıştıkça, başörtüm bende daha çok değer kazanıyordu ve simgeleşiyordu" diye konuştu.
Başörtüsüne Saldıranlar Allah'ın Dinine Saldırıyorlar
Başörtüsüne saldıranların, başörtüsü özerinden Allah'ın dinine saldırdıklarını belirten MİNHAP Başkanı Cemal Çınar Hoca, "Başörtüsü bir kılık kıyafet sorunu değildir. Tesettür ve başörtü olmalıdır diyenler de, olmamalıdır diyenler de kılık kıyafet mücadelesi vermiyorlar. Başörtüsünü ve tesettürü savunanlar dinlerini savunuyorlar Allah'ın yanında olanı söylüyorlar.
Biz sadece başörtüsü mücadelesi değil, Allah'ın dininin mücadelesini veriyoruz. Başörtümüze saldıranlar da bacılarımızın örttüğü örtüyü değil kalplerimizdeki imana saldırıyorlar. Başörtüsüne saldıranların da düşmanlıkları bir bez parçasına değildir, onlar Allah'ın dinine olan düşmanlıklarını başörtüsüne saldırarak yapıyorlar. Başörtüsüne yapılan saldırı kitabımıza ve dinimizedir." diye konuştu.
Bu Yönetmeliğe İmza Atanlar Kendi İnançlarıyla Çelişiyorlar
Son yönetmeliğin altına imza atıp çıkaranların kendi inançlarıyla çeliştiklerini ifade eden Cemal Hoca, "Kendi aile ahlakıyla çelişecek şekilde yönetmelik çıkaranlar yarın sadece bizden değil, böyle bir yönetmelik çıkardıkları için tüm dünya insanlarından özür dileyecekler. Mücadelemizin sonunda biz bunlara özür dileteceğiz, onlar bu ümmetten özür dileyecekler.
Yeni yönetmelikte çok çirkin bir benzetme yapılmış başörtüsü, mayo, kısa etek gibi çirkin gösterilmiş. Ak Partili bakanların ve Başbakanın altına imza attığı bu çirkin genelgeyi görmemek için kör olmak lazım. Bunlar kör de değil. Kur'an-e Kerim'de asıl kör olanlar gözü kör olanlar değil kalp gözü kör olanlardır deniliyor. Bunların kalp gözlerinde bir körelme var, bunların tedavi olması lazım" ifadelerini kullandı.
Allah'ın Emri Her Yerde Geçerlidir
Bu yönetmeliğin çok değersiz ve anlamsız bir yönetmelik olduğunu dile getiren Cemal Hoca, "Biz buradan bu yönetmeliğe imza atan bakanlara özellikle Bakan Ömer Dinçer'e, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyoruz 'Siz yanlış yapıyorsunuz' bir insanın kendi inancıyla bu kadar çelişmesi bu kadar mümkün değildir.
İmam hatibe giden kız çocuklarımız Müslüman da, düz liseye giden kız çocuklarımız ateist midir? Allah'ın emri imam hatipte geçerli de, lisede geçersiz midir? Hâşâ. Allah imam hatibe gidip te başını açan bir bacımıza hesap soracak da, diğer okullarda okuyan ve başını örtmeyen bacılarımız ve kızlarımızdan hesap sormayacak mı?" şeklinde konuştu.
Bizim Hür Bir Davamız Var
"Biz hür bir dava sahibi insanlarız bizim hür bir davamız var. Biz Allah'ın davasını savunuyoruz" diyen Cemal Hoca, "Bu toplum düzelmez diyorlar. Şu yasakları bir kaldırsınlar, Müslümanların önündeki yasakları kaldırsınlar iffetiyle, hayasıyla örnek olacak yüzbinlerce, milyonlarca Müslüman bacımız nasıl yetişecek o zaman görecekler. Bu memlekette davaları hür, inançları hür, dini yaşamada hür olan bir nesil yetişmiş, bu nesil sindirilemeyecek ve susturulamayacaktır. Biz hür bir dava sahibi insanlarız bizim hür bir davamız var. Biz Allah'ın davasını savunuyoruz.
Biz diyoruz ki biz hür inanç sahibiyiz, hür bir davamız var, inancımızı hür, ahlakımızı hür, geleneklerimizi hür yaşamak istiyoruz. Önümüze engeller koyup bizi bu davamızdan caydıracaklarını sananlar varsa aldanıyorlar, bunda başarılı olamazlar. Biz inancımızdan nasıl vazgeçmiyorsak, örtümüzden de vazgeçmeyeceğiz. Allah'ın hükmünün başımızın üstünde yeri vardır. Biz İslam fıtratı üzerine doğduk, inşallah ölünceye kadar da Müslüman olarak yaşayacağız"
Beni Okula Almadılar
Etkinlikte başörtüsü ile okumaya devam eden ve başörtüsü ile okula gittiğinde yaşadığı sıkıntıları anlatan Zehra Öcal'ın anlattıkları etkinliğe katılanlara duygulu anlar yaşattı.
"Başörtüsü zulmü ile karşılaşan kardeşlerimden sadece biriyim" diyen Öcal başörtüsü ile okula gittiğinde yaşadığı sıkıntıları şu şekilde anlattı: " Okulların açılmasıyla beraber rabbimin bana emrettiği ve gururla başımda taşıdığım başörtümle okulumun yolunu tuttum. Bana hazırlanan tuzaklardan habersizdim. Sıraya girdiğimde öğretmenlerin gözleri üzerimdeydi.
Sınıfıma doğru giderken, öğretmenlerden biri beni yanına çağırdı. Başörtümü çıkarmam gerektiğini, bu şekilde sınıfa giremeyeceğimi söyledi. İçeri girebilmem içinde benden izin kâğıdı getirmemi istedi. Bende örtünün bana Rabbimin emri olduğunu ve bu şekilde girmek istediğimi söyleyince, beni sınıfa almadı. Şok olmuştum. Kalbimi derin bir hüzün kaplamıştı. Çok özgün bir şekilde eve döndüm"
Allah'ın Emri Okulun Kurallarından Daha Üstündür
Bütün baskılara rağmen başörtüsü ile okumaya devam edeceğini söyleyen Öcal, sonraki günlerde yaşadığı sıkıntılar şöyle anlattı: "Sonraki gün tekrar okula gittim. Okul müdürü bana çok sert çıkıştı. Bana: "Kızım bizde Müslüman'ız, ama okulun kurallarına uymak zorundayız" dedi. Bende kendisine "Hocam Allah'ın emri okulun kurallarından daha üstündür. Ben Allah'ın emrini dinlerim" dediğim zaman müdür çok sinirlendi. Beni tekrar sınıftan çıkardılar.
Anlamıyordum neden Allah'ın emri bu kadar güçlerine gidiyordu. Sonuçta Müslüman bir ülkede yaşıyorduk ve başörtüsü de inancımızın ve Müslümanlığımızın sembolüydü. Onlar başörtüme her karıştıkça, başörtüm bende daha çok değer kazanıyordu ve simgeleşiyordu. Onlar beni başörtüden böyle koparacaklarını zannederken ben ona daha çok sarılıyordum. Ömrüm oldukça sımsıkı sarılmaya devam edeceğim."
Tesettür Müslüman Kadının Küfre Karşı Açtığı Cihat Bayrağıdır
Programa ev sahipliği yapan İstanbul İlim-Der adına kısa bir konuşma yapan İstanbul İlim-Der Başkan Yardımcısı M. Sait Rüzgar da, sivil toplum kuruluşu olarak kadının haya, edep şiarı olan tesettürü yaymak, yaygınlaştırmak ve tesettür mücadelesini veren bacılarımızı takdir etmek ve her alanda yanlarında olunması ve desteklenmesi gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu: "Tesettür Müslüman kadının küfre karşı açtığı cihat bayrağıdır. Tesettür, inandığını yaşayan böylece kendileriyle ters düşmeyen kadının şiarıdır. Tesettür Müslüman kadının cahili adetlerinden soyutlanıp hayra yol alma ve Asr-ı Saadette yeniden dirilişidir."
Yasaklar Sizi Yıldırmasın
Başörtüsü ile okumak için mücadele eden başörtülü öğrencilere seslenen Rüzgar sözlerini şöyle sürdürdü: "Tesettürlü öğrenci bacılarım; başörtüsünün İslam'ın şiarı olması sebebiyle davanız ve mücadeleniz büyüktür. Bizler bu mücadeleyi beraberce sahiplenmeliyiz. Siz tesettürlü öğrenci bacılarım bulunduğunuz alanlarda ahlakınızla, ibadetinizle, dürüstlüğünüzle ve çalışkan oluşunuzla örneklik teşkil etmelisiniz.
Siz anne-babalarınızla birlikte büyük ve şanlı bir mücadele vermektesiniz, mücadeleniz mübarek olsun. Mücadelenize devam edin her iki cihanda kazanacak sizlersiniz. Çünkü mücadeleniz haktır. Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayın, yasaklar sizi yıldırmasın. Allah-u Teala bu mücadelede ayaklarınızı sabit kılsın. Asiye ve Zeyneplerin misyonunu devam ettirenlere selam olsun." Tesettür Semineri etkinliği, Grup Özlem'in seslendirdiği ilahi ve ezgilerle son buldu. (Şükrü Gündüz - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.