Sait ŞAHİN
Operasyonları kim bitirecek ve operasyonlarla her şey bitmiş mi olacak?
İçişleri bakanı Efkan Ala'nın bölgede devam eden operasyonlara dair bir açıklaması oldu. “Cizre'de bir iki gün, Sur'da ise birkaç hafta içinde operasyonlar bitebilir” dedi. Şehir içi çatışma tarzında devam eden operasyonlar bakanın dediği süre zarfında bitebilir. Çünkü PKK hendek, barikatlar üzerinden şehir içlerinde başlattığı bu çatışmayı daha fazla sürdüremez. “Devrimci Halk Savaşı” olarak düşündükleri ve bu yönde hazırlık yaptıkları bu çatışmada, halk kendilerine destek vermedi ve böyle bir çatışmaya destek vermeyecek de. Halksız giriştikleri bu çatışmada, halk destek vermediği gibi aradan da çekildi. Çileyi, sefaleti, kışın zorluklarını göze aldı ve çatışma bölgelerini boşaltıp, PKK ile devleti baş başa bıraktı. Halkın destek vermediği bir PKK ve stratejisi, bölgede tutmaz ve devam etmez. Bu gerçeğin görülmesi lazım.
PKK da bu gerçeği görmeli.
Peki, halk neden PKK'ya destek vermedi? Veya neden HDP'ye destek verdi de PKK'ya destek vermiyor?
Açıkçası bunun çokça tahlili yapılabilir belki ama ben işi bir cümle ile özetlemek istiyorum. Şu sebeple, bu sebeple, halk HDP'ye oy verdi ama canını vermek istemiyor. Halk yaşamak istiyor. HDP'ye oy vermesinin arkasındaki sebep de yaşama arzusundan kaynaklı idi. Yani HDP'nin şahsında barışa, çözüme oy verdi. Çünkü öyle inandı, öyle inandırıldı. Ama bu çatışma ile HDP/PKK, yaşamak isteyen halkın önüne ölümü koydu ve halka ölümü dayattı. Önüne ölüm konulan halk, içinde göçün zorlukları ve yoklukları da olsa yaşamayı tercih etti ve PKK'ya da mademki ölmek istiyorsun, buyur dedi ve aradan çekildi.
PKK kelimenin tam anlamı ile intihar etti.
Çözüm sürecinin boşluklarını istismar etti ve şehirleri silah yığınağına dönüştürdü. HDP'ye verilmiş oyları da kendisine verilmiş destek saydı ve hesap hatası yapıp intihara kalkıştı. Şimdi bu intiharda gencecik Kürt çocuklarını kurban veriyor. Olan yine Kürt çocuklarına, Kürt halkına oluyor.
Çoğu barış ve çözüm amaçlı olmak üzere farklı sebeplerle HDP'ye oy veren Kürtler, savaşın/çatışmanın olmadığı, barış zemininde haklarına kavuşmak istiyordu. Ama PKK Kürt halkının bu durumunu ve beklentisini, Irak ve Suriye'deki gelişmelerle bağlantılı olarak, emperyalistlerle işbirliği içinde çatışmaya dönüştürmek istedi. Halk buna prim vermedi. Halkın bir bölümü PKK'nın içinde bulunduğu bu planı gördü ve Suriyeleşme korkusu ile PKK'nın bu girişimine destek vermedi.
Aslında plan hazırdı, şehir içlerini silahlandırmış olan PKK, halkın desteği ile “Devrimci Halk Savaşı” başlatacak; çatışmada bolca sivil ölümlerin yaşanması sağlanacak veya ölen PKK'lı militanlar sivil olarak gösterilecek; dünyada bir kamuoyu oluşturulacak ve HDP'nin öz yönetim ilanları ve daveti üzerine uluslararası sistem devreye girecekti. Bu plan, uluslararası egemen güçlerin PKK ile ortaklaşa yürürlüğe koyduğu bir plandı, ama dediğimiz gibi halk destek vermediği için tutmadı.
İleri aşamada tutmadı diye PKK vaz mı geçti? Aslında halk destek vermeyince PKK, planı ötelemek ve halkın desteğini sağlayacağı zamanı kazanmak için ısrarla masaya ve çatışmasızlık haline dönmek istedi. Hükümet kararlı olunca devam etmek zorunda kaldı ve bu planı ileri seviyede uygulayamasalar da vazgeçmiş değiller.
Alt seviyelerden bu planı tutturmaya çalışıyorlar. Şırnak'ta çatışmanın içinde olan HDP milletvekili Faysal Sarıyıldız uluslararası yardım kuruluşu olan Kızılhaç'ı bölgeye davet etti. İlk etapta bu çağrı masumane bir yardım kuruluşu çağrısı görülebilir ama öyle masum bir çağrı değil bu. Yukarıda bahsettiğim ileri aşamalı planın hedef küçültülmüş düşük aşamasıdır bu. Bugün uluslararası yardım kuruluşu Kızılhaç, yarın da BM, Barış Gücü askerleri. Yani Uluslararası sistemin bölgeye girişini sağlamak.
Ambulans konusu da bu amaç kapsamındaki planlı bir gelişmeydi. Bilinçli bir şekilde çağırdıkları ambulansları ve sağlık görevlilerini hedef aldılar. (Herkes de bunu PKK ne kadar vahşi bir örgüt, ki öyledir 6-8 Ekim olayları ortada, şeklinde değerlendirdi.) Sonra da telefon açıyoruz, yaralılar var, ambulans gelmiyor görüntüsü verdirdiler dünya kamuoyuna.
Ben yine başa döneyim, bakanın dediği gibi inşallah kısa sürede operasyonlar ve bu çatışma biter ve bitmeli. Silahlar susmalı, siyaset konuşmalı.
Şunu net söyleyebiliriz; operasyonlar, çatışmalar biterse, bu ne devletin ne de PKK'nın başarısı ile olacak, halk destek vermedi diye olacak.
Peki operasyonlar biterse her şey bitmiş mi olacak? Bunu da yazacaktım ama inşallah önümüzdeki haftalarda.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.