Ahmet YÜCEBAĞ
Ortadoğu’da şekillenen Akdeniz
Suriye merkezinde yaşanan sıcak savaş milyonlarca mazlumu perişan ederken emperyalist ve ulusal çıkar hesabı yapan devletler ateşe körükle gitmeye devam etmektedir.
Zengin karbonhidrat kaynaklarıyla gündem olan Doğu Akdeniz’de bir yandan Libya’da diğer tarafta Suriye savaş ile bedel öderken, diğer ülkelerde ise çoğunlukla politik hamlelerle kaynaktan pay çalmaya çalışılmaktadır. Açalım…
Mursi’nin şehadetinden sonra Almanya ve İngiltere tarafından durup dururken güvenlik(?) endişesiyle Mısır’a havayolu seferleri askıya alındı. Tüm kaynakları bir tarafa peşkeş çeken Sisi’ye kendilerini hatırlatmak ve Zohr petrol sahasında pay elde etme dertlerini dolaylı yollardan dile getirdiler.
Libya; Türkiye’nin de dahil olduğu iç savaş, iki tarafın zaman zaman üstünlükleriyle devam etmektedir. Fransa, ABD ve Arap körfez takımı Hafter birliklerine sponsor olurken BM tarafından tanınmasına rağmen Libya Ulusal Mutabakat Hükümetine ise destek, zayıf kalmaktadır. Fransa’nın Hafter’i desteklemesi İtalya’yı UMH’ye yakınlaştırmakta yine aynı şekilde Rusya da hem Türkiye tarafından hem de İtalya tarafından ikna edilmeye çalışılmaktadır. Rusya’yı ikna etmek Akdeniz’de yerini garanti etmekten geçer.
Ortadoğu’da sorgusuz sualsiz ve pervasızca hareket eden işgalci israil ise bir yandan Suriye’ye diğer yandan Irak’a saldırmaya başladı ve bu saldırıları da son günlerde gündemde olan F-35’lerle yapmaktadır. Yüzyılın Anlaşması olarak ilan edilen ve Filistin için son, işgalci israil için yeni bir hakimiyet alanının meşrulaşmasıdır. Filistin ve özellikle Gazze sorun olmaktan çıkmadan ne anlaşma nede petrolün kaynakları ve vanaları işgalci israile bağlanması söz konusu olamaz, vanaların tek elden kontrol edilmesi tüm dünya için büyük bir sorun olacaktır. Yapılan bu hazırlıklara ilave Temmuzda Suriye’yi ziyaret eden Kasım Süleymani İran’a yakın guruplara “Proxy (uydu güç) savaşına hazır olun” talimatı vermiş İran-Lübnan güzergahının ABD projesi için önemli olduğunu ve füzelerin hazır olmasını istemişti. Irak’ta Başbakanlık kararnamesiyle 31 Temmuza kadar dağıtılma kararı alınan Haşdi Şabi’nin 120 bin dolayında askeri gücünü de Proxy guruplara ekleyince, savaşın alanı huzurun kalmadığı Yemen’den İran’a kadar uzanması söz konusu olacaktır.
Türkiye’de ise İdlib ve PYD tehdidi üzerinden yapılan anlaşmalar ve saldırılar ile devam etmekte; Astana ile ilan edilen çatışmasızlık bölgelerini garanti altına almak için yapılan Soçi mutabakatı da son bulmak üzeredir. Rusya Astana ve Soçi’ye uymadığı gibi ABD ile yapılan anlaşmaya tepki için İdlib’e saldırarak hem Türkiye’yi çıkmaza sokmak hem de PYD’yi Esad’a mecbur etmek istemektedir. İdlib, Doğu Akdeniz için oldukça önemli bir bölge ve Rusya, Türkiye ve İran’ı Suriye’den çıkartıp PYD’yi de Esad’a bağlamanın hesaplarını yapmaktadır. İşgalci israilin İran’a saldırısına karşılık vermemesi için İran’ı ikna etmek, rejimin İdlib’e saldırısına destek çıkıp Türkiye’nin İdlib’ten el çekmesini kabullendirmeye çalışmaktadır.
Türkiye dış politikada sıkıştıkça doğal gaz rezervi keşfi ilan edilmektedir; Trakya’da ikinci doğal gaz rezervi de bulundu ve bu rezervler, Cumhurbaşkanının ima ettiği gibi yaptırımları söz konusu olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.