Otizmli çocuklara karşı toplumsal dayanışma oluşturulmalı
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hasan Şahin, otizmli çocuklara karşı toplumsal bir dayanışma oluşturulması gerektiğini söyledi.
HÜDA PAR Eğitim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Şahin, Aksaray'da bir ilkokulda otizmli çocukların yuhalanması iddialarıyla ilgili değerlendirmede bulundu. Yaşanan tatsız olaya üzüldüklerini belirten Şahin, olayın vicdanları sızlattığını ifade etti.
Aksaray'da otizmli çocukların maruz kaldığı üzücü olayı hatırlatan Şahin, "Malumunuz bundan birkaç gün önce Aksaray ilimizin bir İlkokulunda vicdanları sızlatan bir olay meydana geldi. Özellikle otizmli öğrencilere yönelik olarak bazı velilerin uygunsuz bir şekilde harekette bulunmalarına dair haberler yayımlandı. Bunlar hoş olmayan davranışlardır. Otizm olarak adlandırdığımız bireylerimiz, sosyalleşemeyen, içine kapanık kişilerdir. Toplumumuzun bir gerçeğidir. Ülkemizde 0-15 yaş aralığında yaklaşık 140 bin otizmli çocuk vardır. Bunların yaklaşık 2 bini okullarda eğitim görmektedir. Otizm hastalığının tek bir çözümü vardır o da çocuklarımızın sosyalleşmesidir. Tabii davranışları geliştirilirse topluma rahatlıkla kazandırılabilirler." dedi.
"Velilere büyük sorumluluklar düşüyor"
Toplumda halen bir farklılık algısının olduğunu ve toplumun farklılıkları kabullenemediğini belirten Şahin, bu durumda velilere gerek avantajlı gerekse de dezavantajlı sorumlulukların düştüğünü söyledi. Şahin, "Dezavantajlı velilerimiz çocuğunun gelişiminde engel teşkil eden hastalığı kabullenmeli ve eğitimle topluma kazandırılacağını da kabullenmelidir. Bu anlayışa sahip olabilmeli ki çocuğunun hastalığına çözüm bulabilsin. Bunun dışında avantajlı aileler ise bu tür hastalığın kendi ailelerinde olduğunu varsayarak ona göre hareket etmelidir. Eğer kendi çocukları gibi görmezseler ise işte bu tür tatsız olaylar meydana gelebilir." ifadelerini kullandı.
"Otistik çocuklar için önemli eğitim; kaynaştırma eğitimidir"
Otizmli çocukların okuldaki eğitimlerinin yanında evdeki eğitimlerine de devam edilmesi gerektiğini belirten Şahin, şunları söyledi:
1995 yılından itibaren bu tür çocukların eğitimleri okullarda genellikle kaynaştırma eğitimi üzerinden yapılıyor. Sadece otizmli çocuklara eğitim veren özel okullar da vardır. Bence en önemlisi kaynaştırma eğitimidir. Normal okullarda özel sınıflar oluşturulur. Özel sınıflar üzerinden çocuklarımızın eğitimleri sağlanıyor. Bu tür çocuklarımıza BEP 'Bireysel Eğitim Programı' uygulanıyor. Tabi bu eğitim okullarda uygulanıyor ama bu eğitimi veliler de evde devam ettirmelidir. Çünkü eğitimde bütünsellik dediğimiz proje, bahsettiğimiz kurumların bir arada olması ile gerçekleşiyor. Yani aile, okul, çocuk, öğretmen, eğitim programı ve müfredat bir bütün olarak ele alındığında çocuklarımızın eğitimi gayet kolay olur.
"Bu çocuklarımızı toplumun dışına itmeyelim!"
"Maalesef bizlerde kabullenmeme olayı var. Tahammülsüzlük ve ayrıştırma var." diyen Şahin herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini söyledi.
Şahin, "Toplumumuzda karşılaştığımız önemli sorunlardan bir tanesidir, bu gibi durumlar. Fakat bilinmesi gereken bir gerçek var, bu çocuklar bizim çocuklarımız ve bir şekilde topluma kazandırılmaları gerekiyor. Herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Farklılıklarımızın birer zenginlik olarak görülmesi ve herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor. Bizler çocuklarımızı toplumun dışına itmeyelim, tam tersi topluma kazandıralım ki kendi varlıklarını hissettirsinler. Aslında çocuklar saldırgan değiller, içe kapanık oldukları için sosyalleşemiyorlar. Bu konuda aile bireyleri mutlaka bilgilendirilmeli. Bunun için ise mutlaka okul içerisinde etkinlik ve faaliyetler yapılmalı. Bu faaliyetlere hem avantajlı hem de dezavantajlı çocukların aileleri hep birlikte katılmalı. Herkesin sorumluluk bilinci içerisinde olduğu bildirilmelidir ki bu tür tatsız olaylar yaşanmasın." şeklinde konuştu.
"Dışlamakla, ötekileştirmekle ve tahammülsüzlükle bir yere varamayız"
Değerlendirmesinde son olarak ailelerin bilgilendirilmesinin önemine vurgu yapan Şahin, "Dışlamakla, ötekileştirmekle ve tahammülsüzlükle bizler bir yere varamayız. Bu çocuklar bizim çocuklarımız ve geleceğimiz yine onlardır. Geleceğimiz aydınlık olacaksa bu çocuklarımızla olacak ama eğer kararacaksa yine bu çocuklarımızla olacak. Bu yüzden aileler bu konuda sürekli olarak bilgilendirilmeli ve üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidirler. Şunu da iyi bilmemiz gerekiyor: Farklılıkları fark ettiğimiz andan itibaren, hem eğitimde hem de toplumsal diğer alanlarda başarı, kardeşlik, barış ve huzur kaçınılmaz olur." ifadelerini kullandı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.