Özel eğitim öğretmeninden önemli uyarı: Otizmli çocukların ailelerine bilinçli yaklaşım şart
Otizmli çocuklara 10 yıldan fazla süredir eğitim veren özel eğitim öğretmeni Bülent Yüksek, otizmli çocukların ailelerinin karşılaştığı büyük tehlikenin bilimsel olmayan yöntemlere dayalı yanlış bilgiler olduğunu, ebeveynleri dikkatli olmaya çağırdı.
Dünya Otizm Farkındalık Günü, her yıl 2 Nisan'da dünya genelinde otizm spektrum bozukluğu olan bireyleri desteklemek, toplumda farkındalık yaratmak ve otizme yönelik stereotipleri yıkmak için kutlanıyor.
Bu yıl da farkındalığı artırmak amacıyla çeşitli etkinlikler ve bilinçlendirme çalışmaları düzenleniyor.
Otizm, geniş bir yelpazede görülebilen bir nörolojik farklılıktır ve her bireyde farklı belirtiler ve seviyelerde ortaya çıkabilir.
Uzmanlar, otizm spektrum bozukluğu olan bireylerin toplumda kabul görmesi ve desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.
Aynı zamanda, otizmli bireylerin potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olacak eğitim ve destek hizmetlerinin önemi de üzerinde duruluyor.
"Otizm, oldukça geniş bir alanı kapsar ve her bir çocuk farklı birer bireydir"
10 yıla yakın süredir otizmli çocuklara eğitim veren özel eğitim öğretmeni Bülent Yüksek, "Otizm, oldukça geniş bir alanı kapsar ve her bir çocuk farklı birer bireydir. Bugüne kadar yüzlerce öğrenciyle çalıştım ancak hiçbiri birbirine benzemiyor. Bazılarında sinir, gelişimsel bozukluk, iletişim sorunları, göz teması kuramama gibi çeşitli zorluklar görülebilir. Dolayısıyla, otizmi tek bir kalıba sokarak tanımlamak mümkün değildir. Bir otizmli öğrencide birden fazla davranış özelliği gözlemlenebilir. Zihinsel yetersizlik, davranış bozukluğu ve otizm gibi farklı tanılar da aynı bireyde bulunabilir." bilgisini paylaştı.
"Otizmde ilk 3 sene çok çok önemli; bazen çocuk konuşamıyor, göz teması kuramıyor"
Otizmli çocukların karşılaştıkları en büyük sıkıntının iletişim bozukluğu olduğuna dikkat çeken Yüksek, "İletişim kurmakta sıkıntı çekiyorlar. Aileler şu hataya düşmesin: 'Otizmde ilk 3 sene çok çok önemli; bazen çocuk konuşamıyor, göz teması kuramıyor.' Zaten çocuk konuşacak, babası da ağabeyi de geç konuştu diyebiliyorlar. Ama tanı geç konulduğunda o zaman dilimi kayıp zaman olarak işleniyor ve çocuk bu kez yanlış davranışları kendine yaşamsal bir hareket olarak kabul ediyor. Çocuğumuzda ilk 3 yıl iletişim bozukluğu, davranış bozukluğu varsa, göz teması kuramıyorsa, kelimeleri çıkaramıyorsa mutlaka bir doktora başvurmalı. Bu alanlarla ilgilenen nöroloji doktorları var. Ailelerin bu noktada çok duyarlı davranması gerekiyor." tavsiyesinde bulundu.
"Otizmde şu ana kadar en verimli alanlar özel eğitim sınıflarıdır"
Çocukları otizm olan ailelere, uzmanlık alanları olmadığı halde bilim dışı yöntemlerle yol gösterme hadiselerinin çokluğuna dikkat çeken Yüksek, "Hiçbir bilgisi olmayan kişilerin 'Otizm ilacı şurada bulunuyor, buraya gitmen gerekiyor' gibi ailelere yanlış bilgiler veriliyor. Şunun altını net çizelim ki, otizmin şu ana kadar herhangi bir çözümü bulunmamış, ilacı da yoktur. Otizmde şu ana kadar en verimli alanlar özel eğitim sınıflarıdır. Eğer çocuklarda davranış bozukluğu varsa, bunun iyileşebileceği yer yine özel eğitim sınıflarıdır." şeklinde konuştu
"Yüzde yüz iyileşen otizmli çocuk yok ama yüzde yüz problemli davranışları terk eden ve doğru davranışları edinen otizmli çocuklar var"
Şu ana kadar yüzde yüz iyileşen otizmli çocuğun bulunmadığını, ancak yüzde yüz problemli davranışları terk eden ve doğru davranışları edinen otizmli çocukların olduğunu ifade eden Yüksek, "Bizim burada meselemiz çocukların bağımsız bir şekilde hayatlarını sürdürebilmesidir. Çocuk, bağımsız bir şekilde otobüse kart basabiliyor mu, yemeğini yiyebiliyor mu, ihtiyacını söyleyebiliyor mu, alışveriş yaparken paranın üstünü alabiliyor mu? Aslında buradaki amacımız çocuğu hayata hazırlamaktır. Bu çözümü de özel eğitimli sınıflar sunmaktadır. Öğrencilerimiz, daha önce hiç konuşamazken bugün kendi derdini, sıkıntısını anlatabiliyorlar, sıfır bilgiyle gelen bir öğrenci toplama ve çıkarma işlemlerini yapabiliyor. Otizmin tek çözümü özel eğitim kurumlarıdır. Aileler, bu noktada yanlış bir yanılgıya düşmesinler." uyarısında bulundu
"Engellilere karşı hoşgörü, anlayış geliştirdik ama bu halen istediğimiz noktada değil"
Engelli bireylerin toplumun bir emaneti olarak görülmeleri gerektiğine dikkat çeken Yüksek, "Toplum artık eskisi gibi değil, devletin de desteğiyle bugün engellilere karşı bir hoşgörü, anlayış geliştirdik ama hala istediğimiz noktada değil. Evet, toplum iyiye doğru gidiyor, devlet bu noktada çok ciddi çalışmalar yaptı. Bugün bir otizmli sınıfta 4 öğrenciye 2 öğretmen düşüyor. Bir engelli sınıfında ise 10 öğrenciye 2 öğretmen var. Toplumda bir engelli bireyi gördüğünüzde ona koltuğunuzu vermeniz, yol göstermeniz, yardımcı olmanız gerekiyor ama hor görerek engellinin durumunu yüzüne vurarak değil, onun engelli olduğunu hissettirmememiz gerekiyor. Sizin ona karşı davranışınızı yüz ifadenizden dahi anlıyor. Acınası bir durumla bakarsanız, birey bunu mutlaka anlar. Toplumun bu noktada çok duyarlı olması gerekiyor." önerisinde bulundu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.