Özür değil, istiğfar
Erdoğan'ın “Herkes yerini bilecek” çıkışı, ardından İHH'nin “özür” açıklaması ortamı yumuşatması gerekirken bazılarının dilini daha da keskinleştirdi.
Hüseyin Kaya / Doğruhaber
Türkiye'nin Rusya ve israil ile ilişkilerini normalleştirmesi üzerine çok sayıda yorum yapıldı, eleştiri getirildi. Bu konuda polemikler tüm hızıyla devam ediyor.
Erdoğan'ın “Herkes yerini bilecek” çıkışı, ardından İHH'nin “özür” açıklaması ortamı yumuşatması gerekirken bazılarının dilini daha da keskinleştirdi.
Erdoğancılıkta sınır tanımayan bir grup, eleştiriler karşısında “Allah'a şirk, devlete şerik olmaz” diyerek eleştiri yapanları tümüyle ihanet çemberi içinde gösterip paralele bağlama kolaycılığına kaçtılar.
Bazıları “yerli ve milli” olma üzerinden saldırıya geçip yeni bir kategorizasyon oluşturma becerisi gösterdiler.
Kimileri bu anlaşmalardan yola çıkarak Erdoğan'ın çark ettiğinden, arkadaşlarını sattığından, eleştiri kabul etmediğinden söz ettiler.
Tüm bunların içinde birinin değerlendirmesi özellikle ilginçti.
Yılların bakanı ve eski meclis bakanı Cemil Çiçek…
Cemil Çiçek'in; “... Yurtdışında bu adımları atarken, içeride de dostlarımızın sayısını arttırmamız gerekiyor....” sözleri tartışmaya sebep oldu.
Kimdi bu içerdeki “Sayısının artırılması istenen” dostlar…
İlk akla gelenler Gülen grubu, PKK ve Geziciler…
Bir de AK Parti içerisinde bir süre siyaset yapıp şimdilerde muhalif takılan birkaç isim…
Hükümetin Ergenekon ve Balyoz sanıklarını bıraktırarak dostluklarını kazandığı herkesin malumu. Perinçek, zaten devletin siyasetini belirleyen kişinin kendisi olduğunu iddia ediyor.
Cemil Çiçek'in dediğine göre içerde de ya hükümet ya da işte diğerleri özür dileyecek ve işler rayına girecek.
Bu arada kimse mağdur Müslümanları gündemine almıyor. Ne hükümet, ne İslamcılar, ne de muhalefet…
Zalim sistemin gadrine uğrayan ve canını, inancını, değerlerini korumaktan başka bir suçu olmayan mazlum Müslümanlar… zindanlarda ahiret azığı biriktirenler…
Ve idare makamında duranlar…
Hiç kimse kendini işin içinden sıyırmasın.
Zalimler zulmetti ve bunun bedelini Allah'ın huzurunda ödeyecek; ama zulmü devam ettirenler de sorgulanmaktan kurtulamayacak!
İslami bir dava sahibi oldukları ve davalarını savunmak istedikleri için 20 yılı aşkın bir zamandır zindanda olan çok sayıda kardeşimiz var.
Her biri müfsit sistemin ifsadına karşı direndiği için işkencelere muhatap olmuş, vasat ümmetin mensubu olarak iyiliği emretme, kötülükten sakındırma eylemi için cezalandırılmıştır.
Mesele kişisel değil ve hududullah ile alakalıdır. Kişisel çıkarlar için değil Allah'ın dini için mücadele edenler eziyet ve işkencelerle karşılaşmış ve zindana atılmışlardır.
Bundan dolayı elinde imkan olanlar işlenen cürme ve zulme son verdikten sonra özür değil belki istiğfar etmelidirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.