Abdulhakim SONKAYA
Peygamberin mührüne sahip olabilir miyiz?
Hak Teâlâ İslam peygamberine “Ahmed” ve “Muhammed” isimlerini vermiştir. Fakat ilginç olan, bu isimlerin aynı zamanda birer sıfat olmalarıdır. Yani bu şekilde Allah (cc), peygambere tabi olan, onu seven herkese bu sıfatları bahşediyor.
Peygamber (sav) için birer isim olan Ahmed ve Muhammed, aynı zamanda “öven” ve “övülen” manasında birer sıfattır. Dolayısıyla peygamberi hakkıyla seven, ona tabi olan herkes bu sıfatları kazanarak “öven” ve “övülen” olur. Peygamber (sav), ““İsmimi çocuklarınıza isim olarak koyun, fakat künyemi kendinize künye yapmayın!”(Buhari) buyurmuştur. Çünkü peygamberin isimleri sıfattır. Onları kazanmak gerekir. Ama künye peygambere (sav) hastır.
Peygamberin (sav) iki ismi arasında bir sebep sonuç ilişkisi vardır. Peygamberin Ahmed ismi sebep, Muhammed ismi sonuçtur. Çünkü Ahmed öven, Muhammed ise övülendir. Buna göre Hakkı öven, Allah'a hamd eden, peygambere salat getiren herkes sıfat olarak “Ahmed” vasfını kazanır. Muhammed de sonuçtur. Çünkü övülen manasındadır. Dolayısıyla Ahmed olan kimse doğal olarak Muhammed'tir.
Peygamber (sav) Ahmed ismiyle müjdelenmiş, Allah'ı en iyi O, övdüğü için doğal olarak Muhammed olmuştur.
Ahmed, zemmetmenin zıddıdır. Ahmed kimseyi zemmetmez. Kötü vasıfları olanları dahi zemmetmez, onları zimmetine alır. Ahmed nerde bir güzellik varsa, nerde bir hayır ve fazilet varsa onu över ve takdir eder.
Ahmed en çok, daha çok övendir. Peygamber (sav) Ahmed olarak çok, daha çok övdükçe Muhammed olarak daha çok övülür. Ümmet olarak bizler de ne kadar Ahmed olursak o kadar Muhammed oluruz. Ne kadar översek o kadar övülürüz.
İslam Peygamberi öyle isimlere sahiptir ki O'nun isimleri, hak eden herkese doğrudan bir sıfat olur. O'nun isimleri birer vizyondur. Diğer peygamberlerin isimleri bu kadar kolay bir şekilde sıfat olamaz. Buna karşılık peygamberimizin isimleri, dileyen ve hak eden herkese sıfat olmakta, bir mühür olmaktadır. Bu nedenle Peygamber (sav) son peygamberdir. Çünkü ümmet içinde onun sıfatlarını üzerinde taşıyan kimseler her zaman olacaktır. Bu sıfatlara sahip kimseler olarak her zaman Ahmediler ve Muhammediler olacağı için İslam Peygamberi son peygamberdir.
Nebevi vasıfla Ahmed olan kimse muhakkak Muhammed olur. Ebu Leheb'in karısı, peygamberi kastederek haşa ona “zemmedilmiş kişi” derdi. Bunun üzerine peygamber (sav) “Yüce Allah'ın Kureyş müşriklerinin sövmelerini, lanetlemelerini benden nasıl uzaklaştırdığına şaşmaz mısınız? Onlar Müzemmem (Yerilmiş) diye söver ve Müzemmem diye lanetlerlerdi. Hâlbuki ben Muhammed'im (Övülmüşüm)”(Buhari) buyurdu.
Peygamber olmadan dünyada övülecek işler yapmak, Ahmed olmak mümkün değildir. Bir lider, Ahmed olmadan Muhammed olamaz. Kavmi ve toplumu içinde övülmeyi hak edemez. Dolayısıyla ona yönelen bütün övgüler bir zaman sonra skandal olarak geri döner.
Kutlu doğum etkinlikleri çocuklarımıza Ahmed ve Muhammed isimleri verme merasimidir. Onlara bu vasıfları kazandırma şenliğidir. Fert ve toplumu Ahmed ismiyle kadirşinas yapma, Muhammed ismiyle erdemli kılma, topluma rehberler ve liderler yetiştirme gayretidir.
Bu memlekette her sorun, Ermeni sorunu da peygamberin (s.a.v) isimlerinin sırrıyla çözülür. Biz halk içinde Ahmed olalım, onu örnek alalım. Allah (cc) dünyada bizi Muhammed yapar. Herkes bizi över. Ne günümüz meseleleri ne de Ermeni meselesi gibi dünün meseleleri üzerinden kimse bizi yermez.
Peygamber (s.a.v) hatemü'l-enbiyadır. Peygamberlerin sonuncusudur. Ama peygamberin hatemi/mührü onun sıfatlarını taşıyan kimselerin elindedir. Bu öyle bir mühürdür ki hakkı Hak ile onaylar. Batılı da iptal eder. Peygamberin (sav) mührü ve hatemliği isimlerindedir. Kim haklı olarak bu isimleri alırsa o mühre sahip olur. Kim bu mühre sahip olursa dünyada söz ve itibar sahibidir. Bunun dışındaki mühürlerin hükmü ve kıymeti yoktur. Bunlar neyin altına vurulursa o şey batıldır, iptaldir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.