Fikret GÜLTEKİN

Fikret GÜLTEKİN

PKK: Devletle başedemedik halkla savaşalım

Şırnak’ın Silopi İlçesindeki Hüdapar binasına molotoflu ve bombalı saldırı düzenlendi. Bundan önce de gerek Hüdapar’a gerekse de onun tabanını oluşturan Mustazaf Der’e sonradan da Mustazaflar cemiyetine defalarca saldırılar olmuş, maddi hasarın yanında Yüksekova’da Dernek yetkilisi Ubeydullah Durna kardeşimiz şehid edilmişti.

Bu saldırıların yanı sıra bölgede faaliyet yürüten farklı dernek ve partilere de saldırılar süregelmiştir. 22 Eylül akşamı Saadet Partisi Şanlıurfa Karaköprü İlçe binasına ikinci kez saldırı olmuştur. Bu saldırılar sivil toplum kuruluşları ve partiler tarafından defaten kınanmış, saldırıların tahammülsüzlük sonucu  olduğuna vurgular yapılmıştır.

Ve son olarak 25 Eylül Gecesi yine İslami hizmetleriyle öne çıkan, Sahabe Efendilerimizin ahlak ve anlayışlarını topluma yayma gayreti ile Diyarbakır’da faaliyet yürüten Sahabe Der’e bombalı saldırı düzenlendi. Derneğin adına bile tahammül etmeyen çete mensupları bir kez daha İslam’a düşmanlıklarını sergilediler.

Saldırıların farklı kesimlere olması doğal olarak pkk çetelerinin, İslami söylem ve faaliyetlere olan karşıtlığını gösterdiği gibi kendilerinin dışında hiçbir güce de tahammül etmediğini ortaya koymaktadır.

Özellikle bölgede yürüttüğü faaliyetlerde kendince çatı örgütler kurarak kendilerinin dışındaki tüm yapıların hayat damarını kesmeye çalışmakta sözde gençlik, kadın, sivil toplum kuruluşları kurarak diğer yapıları da bu çatı altında toplamaya zorlamaktadır.

Bu zorlamalardan üç temel sonuç çıkarıyoruz:

Birincisi, toplumu İslam’dan tamamen koparmak, İslamın tüm değerlerini toplumdan silmek. Ki bunun temelinde İslam düşmanlığı vardır. Nitekim fikir babaları Karl Marks’ın  ‘İnsanların gerçek mutlulukları için aldatıcı bir mutluluk kaynağı olan dinin ortadan kaldırılması şarttır.’ demesi de bunu göstermektedir. Her ortam ve fırsatta İslamın toplumun zihin alt yapısından silinmesi için vurucu darbeler gerçekleştiriyorlar. Mesela Pyd-El Nusra çatışmasında ısrarla İslamcıların katliam yaptıkları söyleniyor ve böylelikle İslamın katliam yapmayı öngördüğünü belleklere kazımaya çalışıyorlar.

İkincisi aslında elinde silah olmayanlara silahla karşılık vermek topluma verecekleri bir şeylerinin de olmadığını gösteriyor. Bu kadar yıldır bu coğrafyada kavuşabildiğin en kuvvetli güce ulaştın, tehdit ettin, sürgün ettin, kaçırdın, öldürdün ancak hala sana kuvvetle karşı çıkan yapılara karşı onları hazmedecek iradeye kavuşamadın ve onlara hayat hakkı tanımayan barbarlıklar sergiliyorsun. Bu demektir ki, senin silahın dışında topluma verecek kültürel, siyasal bir alt yapın yoktur.

Üçüncü olarak da bir seçim sürecine gidilmektedir. Geçen seçim dönemlerinde pkk, çoluk çocuk sokağa salar çatıştırır sonra da bunun üzerinden oy arttırımına giderdi.  Sonrasında çocuğu cezaevine giren, öldürülen anne babanın da pkk ci olmaktan başka çaresi kalmazdı. Böylece yedirilen dayaklar, zindanlarda çürütülen bedenler pkk veya BDP’ye oy olarak geri dönerdi.

Şimdi ise devlet ile aralarındaki muhabbetin ürünü olarak böyle bir rant yoluna başvurma kozu ellerinden alınmış görünüyor. Yani pkk adeta ‘devletle baş edemedik halkla savaşalım’ mantığına sarılmış görünüyor. O halde bu rantı başkalarını kendilerine saldırtarak tekrar kazanmaları gerekmektedir. Normal şartlarda mutedil hareket etmeyen bir yapı, örgüt veya cemaat bu kadar saldırıya kendini savunmak adına cevap verme hakkına sahiptir. O zaman ne olur? Bu saldırıya uğrayanlar da pekala pkk’ci/bdp’li olanların işyerlerine, parti binalarına, kültür merkezlerine her gün onlarca saldırı düzenleyebilir ve bir anda bölgeyi savaş alanına çevirebilirler. Böyle olunca pkk’nin yalan makinaları yine devreye girerek, devletin ajanları, kontralar bize saldırıyorlar pişkinliğiyle üste çıkma gayreti gösterirler.

Pkk’nin bu yaptığı saldırıların neticesinde gelen karşılıklardan zararlı çıkacak olan halkın kendisi olacak. Ancak pkk veya uzantılarının halkın zararını düşünme gibi bir dertleri de yoktur. Nitekim 90’lı yıllarda Hizbullaha açtığı savaşta da başta kendisi olmak üzere bölge halkı genel olarak zararlı çıktı.

O halde ne yapılmalı? Özellikle bölgelerimizde pkk çizgisinde olmayan tüm parti, sivil toplum kuruluşu ve cemaatler bir araya gelmeli ve halkı pkk’nin bölgeden çıkarılmasına veya etkisizleştirilmesine yönelik bilinçlendirme çalışmalarına başlamalıdırlar. Yek vücut olarak seslerini yükseltebilmeli halka daha fazla inebilmenin yollarını belirleyecekleri stratejiler geliştirebilmeliler. Nitekim pkk sadece Hüdapar’a veya onun gönüllülerine saldırmıyor. Mesela geçen seçim döneminde onlarca Ak Parti binası da yakıldı, bombalandı. Saadet Partisine ait yerler de aynı akibete uğruyor.

Tüm bunlar gösteriyor ki, pkk veya türevleri bizim parçalanmışlığımızdan istifade ediyorlar. O halde yapılacak şey tüm iç ihtilaflarımızı bir kenara bırakarak bu şımarık, pervasız çocuğa haddini bildirmek ve halkın üzerinde baskı kurduğu tüm kozlarını elinden almaktır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.