PKK Ne Yapmaya Çalışıyor: Yeniden Savaş mı?
PKK'nin bölge ülkeleri ve Türkiye'deki siyaset odaklarından bağımsız hareket etmediği bilinen bir husustur.
PKK Ne Yapmaya Çalışıyor: Yeniden Savaş mı?
Ali GÜLSOY
PKK'nin Lice'de başlattığı sürecin Karakol meselesiyle sınırlı olmadığı, Kuzey Kürdistan halkının çoğulculuk ve demokratik taleplerini ötelemeye dönük bir girişim olduğu da düşünülmelidir.
Rojava meselesinde anlaşamayan PKK ile AKP hükümetinin, Barzani'nin de karıştığı bir gerilim sürecine imza attıkları biliniyor. İran ve ABD de bu konuda tarafları teşvik ediyor. Tarafların fazla ileri gitmeyecekleri öngörüsü var, lakin taraflardan birinin konumunda zayıflama olursa, diğer tarafın veya tarafların saldırıya geçmesi olasıdır.
Kuzey Kürdistan'da başgösteren ve aktörlüğünü PKK'nin yaptığı tek taraflı gerilimin sebeplerini şöyle sıralayabiliriz.
1. Önümüzdeki aylarda Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı seçimini bir şekilde etkilemek isteyen iç ve dış odakların her kesimi seferber etme anlayışının, PKK içindeki Kemalist-Alevi damarı da harekete geçirdiği biliniyor.
2. PKK, Mart yerel seçimlerinde Kürdistan halkından aldığı uyarı, HDP meslesinden dolayı tabandaki infiali saptırmak, unutturmak için de yol kesme, Karakol meselelerini gündeme getirmektedir. Lice'deki Karakol meselesinin uyuşturucu işiyle de yakından alakası vardır. Şeklen PKK haklıdır, lakin PKK'nin kırsalda uyuşturucu ekimini engellemediği, ceza adı altında ortaklık kurduğu yıllardır biliniyor.
PKK gerçekten uyuşturucuya karşı olsaydı; ekimini engeller, ekileni söker ve ekenleri de kırsala sokmazdı. Bunu yapmayıp, ekenlere ceza kesmesi ranta ortak olma anlamına gelir. PKK bunu yıllardır yapıyor. Görüştüğümüz köylüler ve bizzat müşahade ettiğimiz de budur.
3. Kuzey Kürdistan'da Hüda-Par, Hak-Par ve oluşum düzeyinde bir çok hareketin çalışması vardır. Lice'de Hüda-Par üyelerini kaçırma ve köyü terk etmeleri tehdidi, aynı şeyin Kulp'ta Hak-Par üyelerine yapılması da gösteriyor ki, PKK Kuzey Kürdistan'da çoğulculuğu istemiyor ve muhalefte tahammül etmiyor. Onlarca yıldır verilen bedeller hürmetine Kürtler PKK'ye sessiz kaldı, lakin Lice olayından sonra, Hüda-Par taraftarları, Diyarbakır'da Şeyh Said Meydanı'nda binlerce kişi olarak, "Kahrolsun PKK" diye bağırdılar. Bu sonun başlangıcıdır. PKK artık meydanlarda da eleştiriliyor, hem de Kuzey Kürtleri tarafından. Akabinde çocukları dağa kaçırılan mağdur ailelerin tepkisi geldi, zaten daha önce ferdi olarak başlayan bir süreçti.
PKK'nin çocuklara ilişkin açıklaması da akla ziyan bir şekilde tezahür etti. Çocukların geri gönderilmeyeceği, Türkiye'nin çocuklar için güvenli bir yer olmadığı gibi ilginç bir açıklama yapıldı. Lakin bu güvensizlikte PKK'nin payına değinilmedi. Kuzey Kürdistan'ın boşaltılması, halkımızın muhacir olması, sosyal çözülmede PKK'nin bilerek veya bilmeyerek olumsuz rolüne değinmeyen PKK, her hadisede olduğu gibi, işi devlete, kötü niyete havale etme kolaycılığını seçmektedir.
4. BDP'li Belediyeler kimi yerlerde dördüncü, kimi yerlerde üçüncü, kimi yerlerde ise ikinci dönemlerini yaşamaktadırlar. Halkın hizmet, temiz çevre, sosyal barış, eğitim ve çoğulcu, katılımcı bir siyasi yapı beklentisi PKK ve yandaşı-bağlısı yapılar tarafından karşılanamıyor. Ortalığı karıştırmak, Karakol, Rojava, Barzani propagandası ile halkı oyalıyor. Bu gerekçelerden Karakol meselesinde PKK haklıdır, lakin tuttuğu yol yol değildir.
5. PKK ve BDP'deki bir çizgi AKP hükümeti, Barzani ve ABD ile yakınlaşma taraftarıdır. Ahmet Türk, Osman Baydemir, Selahaddin Demirtaş, Sırrı Sakık, Altan Tan bu eğilimi temsil etmektedir, denilebilir. Lakin Kemalist diye tabir edilen çoğu Alevi ve Müslüman Sünni çoğunlukla sorunları olan kesim ise buna karşı direnmektedir. İran'ın da bu çizgiyi desteklediği biliniyor. Hatta, İran, Bağdat, Şam, PKK, Kemalistler, Türkiye Solu, Rusya'dan oluşan ve içinde çelişkiler de barındırsa bir blok söz konusudur. Bu Blok AKP'ye karşıdır ve AKP karşıtı cephenin de umududur. Lakin bu Blok'un iktidar olma şansı yok, başkasına iktidarın yolunu açma imkanı vardır. PKK bunu yıllarca yaptı ve yapmaya devam edecektir.
Lakin bir fark var, bu sefer Rojava var ve PKK Rojava karşılığında pazarlık yapmaktadır. İhaleyi Barzani ve AKP kazanırsa ne ala, aksi halde karşı cephe ile zımni yürüyen bir anlaşmanın alenileşmesi de söz konusu olabilir.
Netice olarak; PKK kazanmayabilir veya kazanma derdi de olmayabilir; ancak PKK birilerine yanaşıp-birileriyle anlaşıp karşı tarafa kaybettirebilir, bu imkanı ve kabiliyeti vardır. Bu imkan kabiliyeti PKK'nin kendi maslahatına mı, Kürdistan halkının maslahatıyla aynilik arz eden menfaat mı, yoksa Kuzey Kürdistan halkının menfaatine aykırı mı kullanacağını beraber göreceğiz.
Maslahat barıştır. Kayıp ise savaş ve gerilim politikasıdır. PKK için bu yıl karar yılı da olabilir. Ya Barzani, AKP, ABD saffı ya da Şam, Bağdat, İran saffı. İkisinin de kendine göre getirisi ve götürüsü vardır. Her iki tarafı da idare etmek ise maharet ister. Allah'tan hayırlısı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.