Mustafa CANAN
PKK sorunu ve Kürt meselesi etrafındaki tartışmalar
Allah’ın adıyla
Bu köşemizde bir önceki hafta “PKK Sorunu Çözülecek mi” yazımız yayınlandı.
O yazıda hususen, Kürt meselesinin ve PKK sorununun birbirine karıştırılmaması gerektiği; hükümetin attığı adımlarla bugün çözmeye çalıştığı sorunun PKK sorunu olduğunun görülmesi; çözüme kavuşturulacak olan PKK sorununun öncesinde, paralelinde veya sonrasında da Kürt meselesinin hakkaniyetle çözüme kavuşturulması gerektiği dile getirilmişti.
Yazının gazetemizin sitesinde yayınlanmasından bu yana yazıya farklı yorumlar yapıldı.
Okuyucularımızın bu yorumlarına dair birkaç cümle söylemek istiyorum.
Evet, “Kürtler bu devletin asli kurucu unsurlarındandır.” Fakat Kürtlerin asli kurucu özelliği cumhuriyetin kuruluşunun daha ilk yıllarında mezara gömülmüş. Bu özelliği görülmemiş, görülmek istenmemiş. Üstüne Kürtler yok sayılmış, katledilmiş…
“Kanunlar önünde eşitler”miş. Buna kim inanır. Bunun böyle olmadığını, CHP’li vekil Birgül Ayman Güler`in şu ``Türk ulusu ile Kürt milliyeti eşit olamaz`` sözleri açıklıkla ortaya koymuyor mu? Türklerin ve Kürtlerin eşit olmaması ve bunun önüne geçilmesi için refleksten başka bir şey de değildir.
Yine eğer, Kürtler de Türkler gibi asli unsurlardansa onlarca yıldır dağlarda yazılı olan “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözleri niçin yazılıdır, bunda rejim suçluysa hükümet hala neden kaldırmıyor? Her sabah çocuklara okutulan faşizan and neden okutulur? İsteyen Kürtçeyle okuyup yazabiliyorsa onlarca yıldır Kürt çocukları neden Kürtçe düşünüp Türkçe okumak ve yazmak zorunda bırakıldı, bu zalimane geleneğe neden bir nokta konulmaz? Ana dilde eğitimin yolu neden bir an önce açılmaz?
Evet, Kürt meselesi vardır ve bunu dile getirmekten geri durulmamalıdır. Ne Kürt oluş, hakkaniyet önüne geçip insanı milliyetçileştirmelidir. Ne de insanın Türk oluşu bu meseleyi hak ve hukuk çerçevesinde dile getirmekten insanı geri bırakmalıdır.
Hem eğer, Kürtler de Türkler gibi asli unsurlardansa kanun önünde herkes eşitse “ayrışmaya götüren siyasal ve toplumsal hakların kastedilmesi”ne neden karşı çıkılıyor.
Bir kere haklar ayrışmaya götürmez. Herkese tanınması gereken haklar, velev ki ayrışmaya götürse bile hiç kimse o haklardan mahrum bırakılamaz. Bu da bir yana, ayrışmanın istendiğini kim söylüyor. Aksine ümmeti paramparça etmiş var olan sınırlara bile karşıyız.
Sayın Başbakan’ın “Kürt sorunu yoktur” açıklamasıysa meseleyi ucuza kapatma meselesinden başka bir şey değildir. Bir PKK sorunu vardır, onu çözmeye çalışması yerindedir. Fakat kesinlikle PKK sorunu, Kürt meselesi değildir. Kürt meselesi, PKK sorunu olmadan da vardı, en az Cumhuriyetle yaşıt bir meseledir. Birileri kabul etse de etmese de bu hakikat değişmez, Kürt meselesi vardır ve asla PKK sorunu değildir. PKK sorunun çözülmesiyle, Kürt meselesinin hal olunacağı düşünülerek Kürt meselesi PKK sorununa indirgeniyorsa; bu büyük bir yanılgıdan başka bir şey değildir. Kürt meselesinin olduğunu dile getirmek ve bunu savunmak da Kürtçülük, ırkçılık, milliyetçilik meselesi değil hak ve hukuk meselesidir. Kürtler ne zamanki Türkler gibi her hususta eşit statüye kavuşturulduğu zaman “Kürt meselesi yoktur” denilebilir. Bu gün öyle mi? Asla…
Fakat bu meseleler konuşulurken, tartışılırken ve buna yönelik adımlar atılırken mümkün mertebe tüm Türkleri veya tüm Kürtleri zan altında bırakacak, farklı taraflara çekilebilecek ve milliyetçilik kokan, milliyetçilik taassubunu dirilten; bununla beraber “birilerinin kalbi kırılmasın, birileri yanlış anlamasın” diye hak ve hukuktan taviz veriliyor imajını verecek açıklamalardan ve adımlardan herkesin uzak durması elzemdir.
Selametle kalınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.