PKK’nin Gêra Cafer mezalimi ve destansı direniş (Dosya Haber/1)
90’lı yıllarda Türkiye Kürdistan’ında PKK mezalimiyle karşılaşan şehir ve köylerde yaşanan cinayet ve katliamların bir başka tanığı da Mardin’in Dargeçit ilçesine bağlı Gêra Cafer köyüydü.
15 ferdi PKK’nin kurşunlarıyla şehit olan Gêra Cafer köyünün, 90’lı yıllarda yaşadığı PKK zulmü ve bu zulme karşı destansı direnişi hâlâ konuşuluyor.
Mardin’in Dargeçit (Kerboran) ilçesine bağlı Altınoluk (Gêra Cafer) köyünde PKK’nin yaptığı katliam ve yaşattığı zulümlerini anlatan şehit yakınları, o acı dolu günleri hâlâ unutabilmiş değil.
Dağlık ve kayalık bir alanda kurulu olan Gêra Cafer’e ilk olarak 1991 yılında gelen silahlı PKK’liler, köylüleri toplamış ve onlara tehditler savurarak “Bize düzenli olarak para vereceksiniz, her aileden en az bir çocuğu dağa göndereceksiniz ve SHP/HEP’e oy vereceksiniz…” Bunun üzerine ayağa kalkan Mehmet Uğurtay PKK’lilere “Siz kimsiniz, eşkıya mısınız? Size ne para vereceğiz ne çocuklarımız vereceğiz ne de partinize oy vereceğiz.” diyerek karşı durmuştu. Bu diyaloğun ardından PKK’nin baskı ve zulümleri köy üzerinde arttı. Aynı zamanda köyün muhtarı olan Mehmet Uğurtay, birkaç kez kaçırıldı. O günden sonra PKK’nin hedefi haline gelen Uğurtay, defalarca saldırıya uğradı ve her saldırıdan yaralı olarak kurtuldu.
PKK propagandası yapmayan âlimler kurşuna dizildi
İmamları ve âlimleri hedef alan PKK o günlerde yine Gêra Cafer’e yakın olan Zêwukê (Çavuşlu) köyünde imamlık yapan Molla Ramazan’ı, PKK propagandası yapmadığı için cami duvarına dayayarak kurşuna dizmişti. Molla Abdurrahman’ın işkence edilerek katledilmesi Gêra Cafer köyünde büyük bir infiale neden olmuş, bu olay halkın PKK’ye olan nefretini daha da artırmıştı.
Kanlı pusu: 5 şehit 10 yaralı
1996 yılında Gêra Cafer yoluna dağdan inerek pusu kuran PKK’liler, yaya olarak köylerine giden köylülere ağır silahlarla saldırdı. Koyunların arasına gizlenerek kurulan kanlı pusuda Beşir Tokdemir, Mahmut Kaya, Hasan Orhan, Hüseyin Orhan ve Ramazan Orhan katledildi.
Köy yoluna mayın döşendi
1995 yılında ise köydeki camide ilim tahsil eden 15 yaşındaki Ali Tokdemir, hastalanınca traktörle hastaneye kaldırıldı. Bunu haber alan PKK’liler, köyün yoluna mayın tuzakladı. Mayınlı saldırıda Beşir Ulaş, Selim Orhan ve 15 yaşındaki Mehmet Ali Tokdemir hayatını kaybetmişti. Batman’da okul okuyan Nusrettin Çiçek ise 1995 yılında köyüne giderken PKK’liler tarafından kaçırılmış ve bir daha kendisinden haber alınamamıştı.
“15 şehit verdik, gerekirsen Allah için daha da veririz”
Géra Cafer köyünün maruz kaldığı tüm acıların tanığı olan Hacı Ekrem Çiçek, Mehmet Salih Kaya ile beraber köyde toplamda 15 şehit verdiklerini söyledi. Çiçek, “Bu şehitlerin hepsi, Allah ve Resulünün yolunda şehit oldular. Bunlar dünya malı ve menfaatleri için ölmediler. Bu insanların kanı; Allah, Resulü ve İslam davası için döküldü. Bunların kimse ile herhangi bir düşmanlıları yoktu. PKK, bizlere ve şehitlerimize dayatmada bulundu. Ama biz, onların dayattığı küfre ‘Teslim olmayacağız, gerekirse evimizi de taşırız’ dedikten sonra bunlar bize ‘Nereye giderseniz gidin, elimizden kurtulamazsınız. Eğer biz Müslüman değiliz derseniz size karışmayız ama Müslümanız derseniz peşinizi bırakmayız’ dediler. Şunu diyebilirim ki, bu kardeşlerimiz İslam için canlarını feda ettiler. Emin olun bizler onlarla herhangi bir dünyevi anlaşmazlığa düşmedik. Şehitlerimizin tamamında iyilik, yardım severlik, dinine bağlılık göze çarpıyordu.” dedi.
“Değirmene un için buğday götürmemize izin vermiyorlardı”
Şehitlerle yakın arkadaş olduklarını ve her zorluğa da beraber katlandıklarını belirten Çiçek, sözlerine şöyle devam etti:
“Şehit Hacı Mehmet, Şehit Hacı Süleyman ve Şehit Molla Abdurrahman’la hayatımız birlikte geçti. Kardeş gibiydik. Birçok zorluğu beraber yaşadık. Bize ambargo uyguladılar. Değirmene un için buğday götürmemize izin vermiyorlardı. Kimse biz selam dahi vermiyordu. Dostlarımız dahi bize düşmanlık yapmaya başladı. İnsanlar bize ‘Neden siz farklısınız’ diye sorunca biz de herhangi bir farklılığımızın olmadığını söylüyorduk. Sonra bizleri birer birer şehit etmeye başladılar. 1991 yılıydı, bir gün Şehid Hacı Mehmet’le beraberken biri gelip PKK’lilerden birinin Hacı Mehmet’le görüşmek istediğini ve onu bir eve davet ettiğini söyledi. Bende onu yalnız bırakmamak için Hacı Mehmet’le birlikte gittim. Görüştüğümüz kişiye Hacı Mehmet ‘Bizden ne istiyorsunuz?’ diye sorunca oradaki PKK’li bize ‘Siz bu memlekette ayrılık çıkarıyorsunuz. Siz İslam davasını yürütüyorsunuz. Sizin varlığınızdan dolayı bizim davamız taraftar bulmuyor. Bizler sizi kabul etmiyoruz. Eğer Müslüman olduğunuzu tekrarlamaya devam ederseniz, sizi acımadan öldürürüz.’ dedi.”
“Sen kızların dağa çıkmasının haram olduğunu söylemişsin!”
Kendilerinin insanlara sadece Allah’ın dinini anlattıklarını söyleyen Hacı Ekrem Çiçek, “Daha sonra Şehit Molla Abdurrahman da konuşmaya dâhil oldu. PKK’liler ‘Nerenin imamısın ve insanlara ne anlatıyorsun’ diye sorunca ‘Komşu köyün imamı olduğunu, Allah ve Resul’ünün davasını anlattığını söyledi. PKK’liler Molla Abdurrahman’a ‘Sen kızların dağa çıkmasının haram olduğunu söylemişsin. Bu doğru mu’ diye sorunca Molla Abdurrahman da ‘Bunu ben söylemiyorum, Allah ve Resulü söylüyor. Allah’ın haram kıldığını ben nasıl helal kılarım.’ diye cevap verdi. Bu konuşma bir süre devam ettikten sonra kalkıp gitmeye karar verdik. Kalkınca PKK’liler bizden kimliklerimizi istediler. Kimliklerimizi verince Hacı Mehmet’in kimliğine kırmızı kalemle işaret koydular. O gün Molla Abdurrahman şehid edilirken Hacı Mehmet de oradan yaralı olarak kurtuldu. Bu insanlarımız hayatını Allah rızası içi feda ettiler. Kalplerinde, kimseye karşı bir art niyet yoktu.” diye konuştu.
PKK köy yoluna pusu kurmuş bekliyor
O karanlık günlerde yaşadıklarını anlatmaya devam eden Çiçek, şunları söyledi: “Bir gün Şehit Hasan, Şehit Hüseyin ve Şehit Beşir’le beraber yürüyorduk. Şehit Beşir, bana köyün durumunu sordu. Bende herhangi bir sıkıntının olmadığını söyledim. Orada ben onlardan ayrılmak zorunda kaldım. Kendilerine dikkat etmelerini söyledim. Onlarda bana inşallah bir sıkıntı olmaz deyip gittiler. Bu şehitler komşu köye giderlerken PKK’liler geleceklerini haber almış ve yolda pusu kurup beklemişler. Şehid arkadaşlarımız oraya varınca PKK’liler üzerlerine ateş açtı ve çatışmaya girdiler. Yaşanan bu çatışmanın sonucunda 3 arkadaşımız da şehid oluyor. İş zamanı olduğu içi köyde pek insan yoktu. Bu yüzden şehitlerin haberini karakol Hacı Mehmet’e haber verdi. Gece saat çok geç olduğu için sabah gidip şehitlerimizi aldık. Allah’ın rahmeti şehitlerimizin üzerlerine olsun.”
“PKK silahlı 1500 kişiyle köyü bastı”
“Bu insanların niyeti sadece Allah rızasıydı ve insanları kötü yollardan alıkoymaktı.” diyen Hacı Ekrem Çiçek, “Bu da PKK’nin işine gelmediği için gelip arkadaşlarımızı şehit ettiler. Arkadaşlarımızdan şehit olan Şehit Mahmut’ta köyün girişinde şehit edildi. O gün yaklaşık bin 500 PKK’li köyümüzün etrafını sarmıştı. Her mevziimize 50 PKK’li saldırdı. O gün çatışma sabaha kadar devam etti. Çatışma devam ederken PKK’liler köyümüzün etrafını ateşe verdiler. Tedirgin olan arkadaşlarımız Allah’ı anıp salavatlar getirdiler. Bunu duyan PKK’lilerden biri Şehid Hacı Mehmet’e ‘Hadi Allah’ınız gelip sizi kurtarsın. Bugün burada ya teslim olursunuz ya da birinizi buradan sağ çıkarmayacağız.’ diye seslendi. Bizim hayatımız hep onlarla mücadele etmekle geçti. Bu uğurda şehid olanlar Allah ve Resulünün davası için şehit oldular. Başka herhangi bir sebep için şehit olmadılar. Onların davası Allah ve Resul’ünün davasıydı. Rabbim bizleri de onların yolundan gidenlerden eylesin. Biz şehitlerimizden nasıl razıysak Rabbim de onlardan öyle razı olsun.” diye konuştu.
“PKK bizim üzerimizden İslam’la savaşıyordu”
PKK tarafından maruz kaldıkları zulmü anlatan bir diğer Gêra Caferli Hacı Rıdvan Çiçek ise “Bu köyde doğup, burada büyüdüm. Bizler Gêra Cafer köyü olarak Müslüman bir halkız. Bu zalimler bizim yakamızdan düşmediler. Bizden haraç istediler, erkek ve kız çocuklarımız dağa göndermemizi istediler. PKK bizlere ‘Bu bölgede bizim davamızdan başka dava yoktur. Eğer siz İslam davasına sarılırsanız bizim davamız yok olur.’ dediler. Onların isteklerini kabul etmeyince bize saldırmaya başladılar. Bizler de onlara karşı mücadele ettik. Bu uğurda şehitler verdik. Onlar bu mertebeye layık olduğu için Allah onlara şehadeti nasip etti. Biz de Allah’ın bize şehadeti nasip etmesini bekliyoruz.” dedi.
Devam edecek…
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.