Ramazan Ayı ve Rasulullah'ın Orucu

Ramazan Ayı ve Rasulullah'ın Orucu

Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salâtü Selâm Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, ehlinin, sahabesinin ve de kıyamete kadar onları dost edinen herkesin üzerine olsun.

RASÛLULLAH’IN ORUCU

Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salâtü Selâm Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, ehlinin, sahabesinin ve de kıyamete kadar onları dost edinen herkesin üzerine olsun.
Risâlemizde Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Vesellem’in orucunun keyfiyetine yer verecek; orucun farzları, şartları, edebi, duâları, kimlerin oruçla mükellef olduğu, orucu bozan şeylere ve de yararlarına değineceğiz İnşâallah. Allahu Teâla’dan dileğimiz odur ki; Müslümanları, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in Sünneti’ni hayatlarının her alanında yaşamaya muvaffak kılsın. (Amin).

    Oruç Nedir?:

Güneşin doğmasından batışına kadar, Allahu Teâla’ya ibadet niyetiyle, hiç bir şey yememek, içmemek, cinsi mübâşerette bulunmamak ve orucu bozan diğer şeylerden uzak durmaktır.

    Ramazan Orucu:

İslâm’ın şartlarından biridir. Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur,
“İslam beş şey üzerine bina olunmuştur. Bunlar, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun Resûlü oluduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan Orucunu tutmak, Beyt’i (kâbeyi) haccetmektir”

    Ramazan Orucunun Başı Ve Sonu:

İbadetler, her zaman her yerde ve herkes için kolaylıkla tesbit edilecek bir takım ölçü ve alâmetlere bağlı kılınmıştır. Ramazan orucu da bunlardan biridir. Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem bu ibâdete Ramazan hilâlinin görülmesi ile başlamayı ve Şevval hilâlinin görülmesi ile bitirmeyi şart kılmıştır;
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğrunun eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur’ân indirilen aydır...” (Bakara, 2/185).
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de bu âyet-i kerimede geçen Ramazan orucuna erişmeyi hadisi şeriflerinde açıklamıştır. Bunların bazılarını sağlam hadis kaynaklarından aktaralım:
İbn Ömer Radıyallahu anhümâ Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem den şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
“Hilâli görmedikçe oruca başlamayın ve hilâli görmedikçe de oruç açmayınız. Eğer buluttan dolayı hilali göremezseniz bu takdirde ayın günlerini otuza tamamlayınız.”
Tirmizî’nin rivâyeti şöyledir, “Ramazandan önce oruç tutmayınız, hilâlle oruca başlayın; (Şevval) hilalini görmekle de oruç açınız. Eğer bir bulut hilâli görmenizi engellerse o vakitte onu (Ramazanı) otuz güne tamamlayınız”.
Buhârî’de şöyle yer alır, “Bulut olursa, Şaban’ın sayısını otuza tamamlayınız”. Yine bir diğer rivayet te “(Ramazan ayının 29. günü) bulutlu olur da (Şevval hilâlini) göremezseniz  bu taktirde otuz gün oruç tutunuz” şeklindedir.
İbni Ömer, Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem’den şöyle buyurduğunu rivâyet eder,
“Biz ümmî bir ümmetiz, ne yazar, ne de hesap biliriz. Ay şöyle ve şöyledir” Yani kimi zaman 29, kimi zaman otuz çeker.
Nakletiğimiz bu hadisler konu ile ilgili pek çok hadisler arasından sadece örnek teşkil etmek üzere seçilen az bir bölümüdür. Bu meâldeki hadisler pek çoktur.
Bu bakımdan alimlerin büyük bir çoğunluğu ru’yet ile yani Ramazan hilâlini görmekle oruca başlayıp ru’yet ile yine Şevvâl’in hilâlini görmekle orucu bitirmenin gereğini özellikle belirtmişlerdir. Müslümanların bu ibadete de diğer ibadetlere de gereken hassasiyeti göstererek yalnız belirtilen ölçüleri gözönünde bulundurmaları ve bu ölçüler çerçevesinde ibâdetlerini yapmaya gayret etmeleri, buna dikkat göstermeleri gerekmektedir.

    Oruç Kimlere Farzdır?

1- Oruç; akil, baliğ, mukîm olan ve gücü yeten her müslümana farzdır.
2- Kafir’e oruç farz olmadığı gibi müslüman olunca da kaza etmesi gerekmez.
3- Baliğ olmamış çocuğa oruç farz değildir. Ancak alışması için oruç tutması tavsiye edilir.
4- Deliye oruç farz değildir. Çünkü ona mükellefiyet yoktur. Yetişkin de olsa bunun için fidye verip yemek yedirmesi gerekmez.
Hayatı kavrama ehliyetine sahip olmayan akıl hastasına, unutkanlığa mübtelâ olmuş çok yaşlı ihtiyarlara da oruç farz değildir.
5- Hasta olan bir kimse, iyileştiğinde orucunu kaza eder. Müzmin bir hastalık yüzünden oruç tutamayan kimse, çok yaşlı hastalığı hiç iyi olmayan bir hasta gibidir. Bunlar her gün bir fakire yemek yedirirler.
6- Hâmile ve emzikli kadınlar; hâmileliklerinden, çocuğu emzirememekten veya çocuğun sağlığından korkarlarsa, oruç tutmayıp sonradan kaza ederler.
7- Hayızlı ve nifaslı olan kadınlar, bu esnada oruç tutmayıp daha sonra kaza ederler.
8- Suda boğulma ve ateşte yanma tehlikesinde bulunan birini kurtarmak için, gerekirse oruç bozularak bunlar kurtarılır. Bu durumda da oruç kaza edilir.
9- Yolcu dilerse oruç tutar, dilemezse tutmaz. Bu yolculuk ister umre gibi bir defalık olsun, isterse nakliyecilik gibi devamlı olsun, kendi beldelerinde bulunmadıkça oruç tutmayabilirler. Daha sonra, tutmadıkları gün sayısınca orucu kaza ederler.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.