Kültür, Mehmet Kaplan’ın Kültür ve Dil adlı eserinde kültürü, ‘Eşyayı kullanma ve ona hâkim olma tarzı’ olarak tarif ediyor. Müslümanların eşyayı kullanma ve eşyaya sahip olma tarzı nasıldır?

Ailece Suriyeli bir öğretmen arkadaşımın evine gittik. Eşi, eşime diyor: “Dolma, sarma siz de yapar mısınız? Pilavı, eti, tatlıyı şöyle mi yaparsınız?” Eşim de: “Evet, bizim ile sizin yemek kültürünüz aynıdır” diyor. Suriyeli hanımefendi: “Ama şu içli köfte sizde yok değil mi?” diye soruyor; ama yine cevap tebessümle ‘Evet’ oluyor.

Bu konuşmayı garipsemeyin. İslam ümmetinin birbirinden haberi yok! Birinci Dünya Savaşından sonra bu Ümmet, paramparça oldu. Hepimiz birbirimize yabancılaştık. Halbuki kültürü inşa eden dindir. Müslümanlar, dünyanın her yerinde birbirine benzerler. Müslüman bir Çinlinin veya Müslüman bir Alman’ın evine gitseniz dahi yemek kültüründen tutun birçok şey aynıdır, benzerdir. Afrika’nın simsiyah Müslümanlarına da misafir olsanız, helal et, temiz yiyeceklerle karnınızı doyururlar.

Fakat bir düşünün Müslüman olmayan bir Çinliye misafir olmuşsunuz. Size ne yedirir acaba? Köpek etinden yapılmış kebap mı yoksa böcek kızartması mı? Oruç oruç midenizi bulandırmayalım. Müslüman olmayan bir Alman’a misafir olsanız ne yedirir? Domuz etinden yapılmış yemekler ile beraber içki mi içirir bilinmez.

Kültürü oluşturan dindir, dedik. Kültürü inşa eden, şekillendiren dindir. İslam dini sadece Müslümanları değil Müslüman olmayan komşularını da olumlu yönde etkilemiş fıtrat dinidir.  Ramazan ayına has bir kültürümüz vardır. Teravihleri, seher cüzleri, iftar ve sahurları ile Ramazan ayı bambaşkadır. Hele o bayram sabahı yok mu? O sevinç! Oruç tutanlar bu sevinci ve lezzeti alabilirler. Oruç tutmayan, İslam’ı yaşamayan bayram sevincinden ne anlar! Bayram, oruç tutmayan Müslüman olmayan bir kişi için ne ifade eder ki?

Aynı şekilde Kurban Bayramı ve sevinci, Allah için kurban kesmenin ne demek olduğunu bilmeyen bir gayrimüslim için ne anlam ifade edecek? Ancak onun için bir parça ettir Kurban Bayramı. Ama Müslümanlar için Kurban Bayram, Hacdır, ikramdır, Allah’a kurban sunmanın sevincidir.

Irkçılık yapanların; Kürt ırkçılarının, Türk Irkçılarının ve Arap ırkçılarının ortak özellikleri şudur: Irkçılarının en büyük düşmanı İslam kültürüdür. İslam kültürü, ırk eksenli düşünen şeytani kişilerin en büyük düşmanıdır. İslam kültürü ile yoğrulmuş bir millet bölücü olamaz. “Ulus devlet” sevdalısı olamaz. Değil Kürtlere ait veya Türklere, Araplara ait devlet, tüm Müslüman ülkeleri tek devlet ve tek millet, İslam milleti olarak birleştirmek ister. Bu yüzden ırkçı yapılar elemanlarına Marksist, Leninist, insanı Allah’tan uzaklaştıran kitaplar okuturlar. Ve Müslümanların Ramazanlarını, bayramlarını sevmezler. Bu özellik Arap, Türk ve Kürt ırkçılarında aynıdır.

Pandemi (Salgın) belası birçok kültürel unsurlarımızı bir bir elimizden alıyor. Ülkemizi yönetenlerin, Salgın sürecini idare edenlerin toplum sağlığını düşündükleri kadar toplumsal huzuru sağlayan kültürel sağlığımızı da muhafaza etmeleri beklenir. Bilim kurulu ilk kurulduğunda toplumun manevi değerlerini muhafaza edecek ve politika geliştirecek bilimsel bir kurul kurulması gerektiğini bu köşeden ifade etmiştik.

Salgından dolayı alınan tedbirlere halkımızın sabırla uymasını istiyoruz. Teravihler evde kılınacaksa evlerimizde kılalım. Toplumsal huzura zarar verecek hiçbir girişime alet olmayalım. Cami imam ve müezzinlerine tabi olalım. Seher cüzlerimiz var, camilerimiz de Allah’a hamd olsun açık. Halkımızı salgın sürecinde temkinli ve sabırlı davranmaya davet ediyoruz. Salgından kaynaklı önlemleri alan yetkilileri de toplumun kültürel yapısını ve hayat koşullarını da göz önüne almaya davet ediyoruz. Bilim kuruluna sosyologların, Diyanetin, MEB’in de temsil makamında üyelerinin olmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz.

Ramazan ayımız mübarek olsun. Teravihleri kaçırmadan kılmayı, seherlerde camide olmayı, evde ailece cüz okumayı, evvabin, teheccüt, duha gibi sünnetlerle kıyamda olup gündüzleri de sıyamda olarak Cenneti kazanmayı Rabbimizin hepimize nasip etmesi duası ile…