Ramazan ve Bayram

Orucuyla, ibadetiyle, iftarıyla, sahuruyla bir Ramazan ayını daha geride bırakıyoruz.  Gerçekten hem ruhi hem bedeni bir arınma oldu, bu emri hakkıyla imtisal edenler için.

Bu ay, Allah’u Teâlâ’nın emri doğrultusunda kimi fiillerden, yemeden içmeden uzak durduk ve yine O’nun emriyle O’nun nimetinden rızıklandık.

Bu, bizi ibadet için yaratan Allah’u Teâlâ’nın her emrine, nefsimize zor da gelse, uyacağımızın sözü ve teminatıydı; nasıl sabır göstereceğimizin göstergesi ve kanıtıydı…

Açlığa karşı sabır, başkalarıyla sataşmamaya ve cedelleşmemeye sabır, maldan infaka nefsin taarruzlarına karşı sabır, hulasa her nefsi ve şehevi bütün arzulara karşı direniş ve sabır…

O sabır ki, namaz gibi Allah’u Teâlâ’nın yardımının mucibi ve sağlayıcısıdır. Hikmete bakın ki, oruç ayında sabırla beraber yoğun bir namaz teşviği vardır. Demek ki Allah’u Teâlâ’nın yardımını özellikle bu ay vesilesiyle hak etmek programlanmış ve mü’minlere bu ay, büyük bir fırsat olarak ihsan edilmiştir.

Doğal olarak bu ay bize, sabır ve namaz melekelerini ve bunun yanında da sadaka verme ve infak etme hasletlerini kazandıracak, kazandırıyor olması gerektir.

İyi değerlendirenler için bu ay fırsatlar ayı, ganimetler ayı ve ibadetler ayı oldu. Kadir gecesini de barındıran bu ayda edindiğimiz hasletleri, bundan sonra da devam ettirmek en güzel olanı ve en önemli olanıdır. Allah Celle Celaluhu nezdinde en güzel amelin, az da olsa devamlı olanı olduğunu unutmamak gerekir.

Ramazan orucunu imtisalen haftanın veya ayın bazı günlerini oruçlu geçirmek, yoğun teravih ibadetini imtisalen farz namazlardan önce ve sonra kılınan ve diğer vakitlerde kılınan nafilelere ehemmiyet vermek, yoğun olarak ramazan ayında ifa edilen zekât ve Ramazan’da verilmesi gereken fıtır sadakasını imtisalen de, sair günlerde fakir fukara ve hayır kurumlarını desteksiz bırakmamak Ramazan fırsatlarının devamı manasında anlamlı olacaktır.

Bunları sıkı sıkıya işlediğimizde o zaman Ramazan ayının gidişiyle ibadetlerimize de noktayı koymamış olur ve Allah’u Tealanın övdüğü toplum haline gelmiş oluruz inşallah.

Yoksa 12 ayın bir tanesinde depolamaya çalıştığımız azık bizi yarı yolda bırakabilir, menzile ulaştırmada nakıs kalabilir. Hedefe ulaşmada Ramazanı bir sıçrama mahalli olarak kabul edersek, sair aylarda da bu atağı takviye edecek hamlelere ihtiyaç vardır, diyebiliriz.

Ramazan’da o kadar yoğun çaba ve müspet haller vardır ki, bu kiymetdar ay bir BAYRAM ile taçlandırılmıştır. Hep beraber,  Allah’ın “imsak” edin dediği günlerde imsak etmiş, “İftar” edin dediği günde de hep beraber iftar ediyoruz.   İki yön de, Rabbimizin emrinin imtisalıdır. Bunun için mutluyuz, sevinçliyiz ve gururluyuz. Bayram’dayız, bayramı yaşıyoruz ve bayramlaşıyoruz...

Bayramlar sevinç ve neşe günleridir. Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı hislerinin mü’minler arasında alabildiğince canlandığı güzel günlerdir. O günlerde yardımlaşma ve kaynaşma zirve yapar. Hele bir elmanın iki yarısı gibi şehidi ve yusufisi olan bir toplum için bu yardımlaşma ve kaynaşma ruhu, daha bir önem arz etmektedir. Onun için Bayramı vesile ederek bu yardımlaşma ve ziyaretleşmeye, imkânlar nispetince, can azizlerden ve o azizlerin  emanetlerinden, ailelerinden başlamak gerektir. Onlar ziyaret edilmeli, dertlerine ortak olunmalı ve varsa bir sıkıntıları paylaşılmalıdır.

Bayram, şefkat ve merhamete gelme günüdür. Genellikle o günlerde küskünler barışır, diğer günlerde sorulmayanlar sorulur, unutulanlar ziyaret edilir. Öyle ki, bayramlarda canlanan yardımlaşma, ziyaret ve hediyeleşme ruhu tavan yapar. Herkes bir memnuniyet ve sevinç içerisinde olur.

Biz de bayramlarımızı bayram etmemiz adına eş-dost, akraba, komşu, yetim, mahpus ve şehid ailelerini ziyaret ederekten sevindirdikçe sevinelim.  Bu kadar sıkıntı ve kederin içerisinde bayramlarımızı boykot edenlerle aynı kefeye düşmeme namına bayramlarımızı ihya edelim. Yunus’un dediği gibi Gelin “tanış” olalım… Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz, diyorum ve cümleten Ramazan Bayramı’nızı can-u gönülden kutlarım, hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.