Referandum karşıtlığının Kürt karşıtlığına dönüştürülme çabası tehlikelidir
Irak Kürdistan Bölgesindeki referandum karşıtlığının Kürt karşıtlığına dönüştürülmeye çalışıldığına ve bunun tehlikelerine dikkat çeken HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, sorunların diyalogla çözülmesi gerektiğini belirtti.
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, Irak Kürdistan Bölgesindeki bağımsızlık referandumunun ardından yaşanan gelişmelere ilişkin, referandum karşıtlığının Kürt karşıtlığına dönüştürülme çabası içerisine girildiğini ve bunun çok tehlikeli olduğunu söyledi.
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz Siverek’te görev yapan basın mensupları ile bir araya gelerek gündem ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Halkların, kendi geleceğini tayin etmesi için verdikleri karara saygı duyulması gerektiğini söyleyen Yavuz, bu anlamda Katalonya'nın bağımsızlık kararını da desteklediklerini belirtti.
Yavuz, "Irak Kürdistan Bölgesi halkı bir referanduma gidip kendisi ile ilgili bir karar vermek istedi; bu saygı değerdir. Siyasi olarak eleştirebilirsiniz, 'zamanı değildi' diyebilirsiniz. 'Yeteri kadar destek bulamadınız' diyebilirsiniz. Bunların hepsini kabul ederiz ama lütfen özellikle altını çizmek istiyorum: bir halkın kararı saygı değerdir ve o halkın kararına saygılı olunması lazım. Halkın verdiği bir kararın askeri yöntemlerle yok sayılmak istenmesi doğru değildir. Dolayısıyla Türkiye ve İran'ın bu anlamda ortaya koyduğu, 'askeri seçenekler de masada' şeklindeki sözlerini HÜDA PAR olarak siyasi açıdan, bu bölgenin geleceği açısından tehlikeli buluyoruz. Bunlar yanlış yaklaşımlardır." dedi.
"Barzani sözünün gereğini yerine getiriyor ve doğru bir şey yapıyor"
Mesut Barzani'nin başkanlık görevinden istifasını da değerlendiren Yavuz, "Sayın Barzani'nin görev süresi 1 Kasım'da doluyor. Daha önce bir kere dolmuştu ama mecliste alınan bir karar gereği görev süresi uzatıldı. Daha önce Sayın Barzani kararını açıklamıştı, 'bir daha aday olmayacağım' diye. Hatta referandumdan önce söyledi. Şu anda sözünde duruyor ve bu sözünün gereğini yerine getiriyor ve doğru bir şey yapıyor." ifadelerini kullandı.
Ortadoğu coğrafyasındaki siyasi liderlerin ve devletlerin, ABD ve Siyonist işgalcilere yanaşmasının onların felaketinin olacağını sürekli dile getirdiklerini aktaran Yavuz, "Suriye meselesinde Türkiye Amerika'ya güvendi ve Suriye felakete sürüklendi. Sayın Barzani'nin 'Amerika bizi yalnız bıraktı' sözü, hatta ötesine geçerek, bizi yalnız bırakmakla kalmadı, tankların isimlerini tek tek sayarak Irak Merkezi hükümeti Ordusu ve Haşdi Şabi'nin elindeki Amerikan silahlarından bahsederek adeta 'bize saldırmalarına göz yumdu' şeklindeki açıklaması Amerika'ya bir güveni işaret ediyor. Amerika'ya olan güven ve biraz önce de ifade ettiğim gibi sadece Sayın Barzani'nin şahsında değil Ortadoğu coğrafyasındaki bütün siyasi liderlerin şahsında söylüyoruz çok büyük bir hatadır." diye konuştu.
Türkiye ve ABD arasında varılacak olası bir uzlaşıda ile harcanacak ilk örgütün PYD olduğunu savunan Yavuz, Salih Müslim'in de bu durumun farkında olduğunu söyledi.
"Amerika için 40 milyon Kürt'ün kanı tek bir varil petrol etmez." diyen Yavuz, "Amerika Kürtlere hayran değildir. Amerika çıkarlarına bakar, neyi kazanacağına bakar; neyi kaybettiğine asla bakmaz. Amerika'nın çıkarları Sayın Barzani'nin uzaklaştırılmasında yatmıştır, dolayısıyla bunun gereğini yerine getirmiştir. Dolayısıyla Sayın Barzani'nin 'Amerika'ya güvendik' açıklamasını yapmış olması talihsiz bir açıklamadır ve hataların başıdır." diye belirtti.
"Bölge için HÜDA PAR''ın duruşu nettir"
Bölgedeki sorunların askeri değil diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini vurgulayan Yavuz, "Bölge için HÜDA PAR''ın duruşu nettir. Hiçbir sorun ne olursa olsun askeri yöntemlerle çözülmemelidir. Siyasi müzakere ve diyalog… O açıdan Sayın Barzani'nin diyalog kapılarını açık tutması hem Irak Merkezi hükümetini hem Türkiye'ye müzakereye çağırmış olması önemlidir ve anlamlıdır. Bunun mutlaka bir karşılık bulması, uzatılan bu dostluk eli elini havada bırakılmaması gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
Yavuz, şöyle konuştu: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bütün yetkililerinin hareket noktasının hamaset değil, hamaset edebiyatı değil; akıl, sağduyu ve siyaset olması gerekiyor. Aksi takdirde bu gemide yaşayanlar olarak hepimiz kaybedeceğiz. Suriye meselesinin bize nasıl yansımaları olduysa, nasıl hep beraber bir kayıp durumu söz konusu oldu ise Irak Kürdistan Bölgesinde de Allah muhafaza böyle bir durumun yaşanma ihtimalini bile düşünmek istemiyorum. Daha fazla bir yıkama sebebiyet verecektir. Hele hele referandum karşıtlığının Kürt karşıtlığına dönüştürülme çabasını çok tehlikeli olduğunu ifade etmek istiyorum. Siz, 'Kerkük'te soydaşlarımız yaşıyor. Onlara yönelik bir tehdit olursa basarız orayı, müdahale ederiz!' şeklinde bir siyasi anlayışı ortaya koyarken kendi Kürtlerinizi küstürdüğünüzün farkında bile değilsiniz. Onun için siyasetin sorumlu bir dille hareket etmesi gerekiyor. Hamasi, afaki ve pratikte bir karşılığı olmayan, çatışma çıkaracak, ötekileştirme meydana getirecek, kamplaştırma meydana getirecek söylem ve eylemlerden uzak durması gerekiyor. Bu memleketin selameti için." ifadelerini kullandı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.