Mustafa KARAKAŞ

Mustafa KARAKAŞ

Referandum meselesinde Bahçeli ve Perinçek/PKK

KEMALİZMİN SAĞI SOLU

25 Eylül'de Kürtlerin, Irak merkezi hükümetinden ayrılmasının planlandığı bağımsızlık referandumuna Türkiye içinden farklı çevreler ağız birliği etmişçesine karşı çıkıyorlar. Biri diğerinden oldukça uzak olan partilerin benzer kelimelerle sürece karşı çıkması Kemalizm'in bu topraklarda kendi insanını yetiştirdiği sonucuna götürüyor

Irak Kürtlerinin Bağdat'tan ayrılma düşüncesine yönelik yorumlar her gün farklı boyutlar kazanıyor. Türkiye'de birbirinden farklı düşüncedeki parti ve yapıların bu meselede nerede ise aynı refleksi göstermesi manidar bulunuyor! Şüphesiz farklı yapıların tek ses olmasının en önemli nedeni beslendikleri havzadır. Bu havzayı bilmeden ne meseleler çözülür ne de ileriye doğru sahici adımlar atılabilir.

KEMALİST DEVLET KEMALİST BİR ZİHİN ÜRETTİ

Osmanlı ile var olan tüm manevi bağları kesilerek kurulan Türkiye Cumhuriyetinin devletsel sistematiği Kemalizm üzerine kurgulandı. Bu yeni felsefe insanı şekillendirdiği gibi, insanın nereye nasıl bakması gerektiğini de şekillendirdi. Korku duvarları üretti, din ile hercümerç olmuş Anadolu Müslümanının damarlarına sahte düşmanlıklar, sanal korkular zerk etti. Bununla yetinmedi Kemalizm yine aynı damarlara sahte dostluklar ve sahte tatmin araçları pompaladı. Bu toprakları işgale yeltenen batılılar dostumuz; bu topraklar için can veren Kürtler düşman ve yine bu topraklar için malını canını seferber eden Araplar hain… Maalesef Kemalist paradigmanın etki ettiği tüm şahıs, parti ve örgütler bazı meselelerde tek koronun farklı enstrümanı gibi davranmaya devam ediyor

Kemalist paradigmanın en önemli ezberlerinden biri “olası bir Kürt devletinin bu ülkenin geleceğini tehdit edeceği” yanılsamasıdır. Onlara göre Batılılar ülkemizi parçalamak için Kürtleri kullanıyor; madem öyle Batılılarla tüm ilişkilerimizi keselim derseniz çağdışı sayılırsınız. En kolaycı ve karşılığı olmayan söylem ise “hayır en iyisi Kürtlerle savaşmaktır.” Yaklaşımıdır. 

BAHÇELİ: BU REFERANDUM TÜRKİYE İÇİN SAVAŞ SEBEBİ

Kemalist paradigmanın oluşturduğu repliği en son Devlet Bahçeli sergiledi.

"Barzani'nin, Türkmen kentlerini kapsamına alan referandum hazırlığının sonuna kadar karşısında yer alınmalıdır. Bilinmelidir ki muhtemel bu referandum, Kürdistan provasıdır. Bu referandum Türkmenlerin, Türkiye'nin tamamen aleyhinedir. Bu referandum Türkiye için gerekirse savaş sebebi sayılmalıdır.” İfadelerini kullanan Bahçeli'nin sözlerinde Osmanlının ruhundan, Osmanlının dünyaya bakışından çok; Kemalizm'in ruhu göze çarpıyor. Irak topraklarında kurulacak bir devlet neden sizin için savaş nedeni oluyor?

BAHÇELİNİN SÖYLEMİ TÜRKİYE'YE KAYBETTİRİR

Biz yeryüzünde oldukça dünyanın hiçbir yerinde Kürd'ün devlet kurmasına izin vermeyiz söyleminin PKK'nın değirmenine su taşımak olduğu görülemiyor mu?

Irak topraklarında korkunç katliamlar yaşayan ve merkezi Irak devleti ile tüm duygusal bağları kopmuş bu halkı kazanmak ülkesini seven bir siyasetçinin ilk yapması gereken durum iken bu dil neyin nesi?

Bu ülkedeki Kürtler de ayrılmak ister tezi üzerinden bu düşmanlığı gerekçelendirmek istiyorsanız Kürt coğrafyasından neden her dönem sıfır çektiğiniz iyice anlaşılıyor: İşte bu dilden dolayı…

Türkiye Kürtlerinin tarihsel duyguları, akrabalık bağları, zihinsel dokusu bu topraklara aittir. Kürtlerin Türklerle asla bir sorunu olmadı ki… Mesele hep sistemden kaynaklandı. İslamcı Kürtler de seküler Kürtler de sistemin sancılarına öfke duydu; Türklere değil… Evet, seküler Kürtler sonraki süreçte ABD ile kirli bir ittifaka girdi ve bir dönem Kürt sosyolojisinde haklı bulunurlarken o haklılıklarını da kaybettiler… Bahçelinin bu durumu anlaması ve Kürdistan'daki referandum korkular üzerinden değil; gerçeklik üzerinden okuması lazım.

PERİNÇEK DE MHP GİBİ

Kürdistan referandumu karşıtlığında Vatan Partisinin de hemen MHP'nin yanında durması elbette okuyucuyu şaşırtmayacaktır. Zira hayatı Kemalist öğretiler ve pencereden okuyan Perinçek'in de ileriye yönelik bir ufku yoktur. Her ne kadar Perinçek savaşalım moduna daha gelmemişse de “Habur sınır kapısını kapatalım” ve düşman konseptine alalım yaklaşımı da oldukça problemlidir. Zira 5 milyonluk bir devletin Türkiye için tehdit oluşturabilmesi ne tarihsel derinliğe ne reel politiğe ne de Türkiye gerçekliğine uygun olur. Dünyada en fazla Kürd'ün İstanbul'da yaşadığı gerçeği de mi size bir fikir vermiyor.

MHP ve Vatan Partisinin dili bu partilerin neden Kürtlerden hiç oy alamadıklarının da göstergesi. Çünkü Kürtleri tanımıyorlar, çünkü Türkiye Kürtlerinin gündemlerinden bihaberler…

KÜRT KEMALİZMİ DE REFERANDUMA KARŞI

Bu iki partinin açıklamalarına benzeyen açıklamalar da şaşıracaksınız ama PKK'dan geliyor. 

PKK'ya yakın NewsChannel televizyonuna konuşan Duran Kalkan örgütün temel histerik ruh halini ilk anda ele veriyor:

“Bu referanduma kim karar veriyor? Referandum yapan bir sistem yok, işleyen bir demokrasi yok! Bir yönetim karar almış, ama o yönetim yetkiyi kimden alıyor? Yetki aldığı sistemi işletebiliyor mu? Bunların hiçbirisi yoktur. Kürt toplumunun onayını almış mıdır? Dört parça Kürdistan'da demokratik siyasetin onayını almış mıdır? Ulusal kongre oluşturulmuş mu? Bu referanduma kim karar veriyor? ‘Ben yaparım olur' demek dar bir propaganda işine benziyor.”

Duran Kalkan bu kararın farklı inançlardan 16 partinin toplantısı sonrasında alındığını elbette biliyordur. Keza PKK'nın partisi olan PÇDK'nin seçim barajı olmayan Kürdistan seçimlerinde%0.08 oy aldığını ve hiçbir vekil çıkaramadığını da biliyordur. Mesele aslında Barzani'nin bu konuda PKK ve türevlerinden neden izin almadığı meselesidir.

Mesele “Komünizm gelecekse onu da biz getiririz” eski Ankara valisi Kemalist Nevzat Tandoğan anlayışının tezahürüdür.

Evet, temel histerik hal bu!

Kemalist bakıştan kastımız da tam olarak bu… Orada bir halkın Enfal'de katledilmişliği, Halepçe'yi yaşamışlığı, petrol gelirlerinden yeterli payı almadığı ve daha da önemlisi bu mücadele ve isteğin (Kürtlerin devletleşme isteği) israilin kurulmasından çok çok önceye dayandığı gerçeğini manipüle edip kendini dünyanın merkezi olarak konumlamak ve tüm çevreyi düşman olarak kategorize etmek…

Bugün iktidarın yaşadığı en büyük sorun elindeki malzeme ile (yani Kemalizmin şekillendirdiği insan tiplemesi ile) küresel emperyalizmin tuzaklarını boşa çıkarma zorluğudur; yani kadrosuzluktur.

Eğer dünyaya söyleyecek sözümüz var sözünde ciddi iseniz emin olun bu iş Kemalist akıllarla olmaz ve iktidar da asla bu akla prim tanımamalıdır. Yeni Türkiye eski söylemin nakaratları ile inşa edilemez. Yeni bir Türkiye hami olan Türkiye'dir ve bu Türkiye'yi ne Bahçeli ne de Perinçek aklı (Kemalizm'in sağı ve solu) inşa edemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.