Mehmet GÖKTAŞ
Referanduma kilitlenip kalmayalım
Değiştirilmesi teklif edilen anayasa maddelerinin hiç birisinden somut bir beklentimiz yoktur. Ah bir gelseydi diye dört gözle beklediğimiz bir madde olmadığı gibi on sekiz maddenin toplamından da çok bir şey beklediğimiz yoktur. Yanlış mı düşünüyorum, sizin bir beklentiniz varsa söyleyin.
Böyle olunca söz konusu maddeler değişmediğinde de kaybedeceğimiz bir şey yoktur.
Bu bizim lakaytlığımızdan veya siyasete ilgisizliğimizden değildir. Elhamdülillah Müslümanca bir siyasi mücadele vermek için çırpınıyoruz.
İşte bu Müslümanca siyasetimizin gereği olarak olup biten her şeye ve 16 Nisana da ümmetçi bir çizgiden bakmaya çalışıyoruz.
Ve onun için diyoruz ki referandumun neticesi ne olursa olsun camia olarak fazla bir kazanacağımız ve kaybedeceğimiz yoktur.
Fakaaat... Biz ümmetle birlikte sevinir ümmetle birlikte üzülürüz. Evet denildiğinde ümmetin çok önemli bir kesiminin sevineceğine, şer cephesinin üzüleceğine inandığımız gibi, hayır diyenlerin kazanması esnasında batı dünyasının ve şer cephesinin bayram edeceğine inanıyoruz.
Hem şer cephesinin bayramının sadece kuru kuruya tepinmekten ibaret kalmayacağını, özellikle FETÖ belasının kaldığı yerden devam edeceğine, tahminimizden çok daha güçlü bağlantılarıyla ayağa kalkacağına, ümmete onulmaz yaralar açacağına inanıyoruz.
FETÖ'nün bölgede Müslümanlara kurduğu kumpaslar, işlediği cinayetler ortaya çıktıkça, içlerindeki kin ve düşmanlığın hangi boyutlarda olduğunu tahmin etmeye çalışıyoruz. Böyle İblis bir felaketin geri döndüğünde neler yapacağını düşünmek bile istemiyoruz.
Daha da önemlisi; hayır çıkmasıyla mesele sadece istenen değişiklik olmamış, o zaman eski anayasayla kaldığımız yerden eskisi gibi devam edelim deme şansının olmayacağını iyi bilelim. Herkes biliyor ki hayırcıların kazanmasının kamyonun geri geri kaçması anlamına gelecektir.
Evet cephesinin kazanması durumunda Ümmetin maslahatı adına iktidardan beklentilerimizi daha etkin bir şekilde dillendireceğimiz bilinmelidir. Zannedersem o zaman iktidarın bahaneleri de azalmış olacaktır.
Bütün bunlara rağmen camia olarak tamamen referanduma kilitlenmeyelim. Sevdamız üzerine, Muhammedi Sevdamız üzerine yoğunlaşalım.
Anlaşılan o ki hem referandum hem olağanüstü hal bizi olumsuz anlamda etkileyecek, Nisan ayını dolu dolu yaşayamayacağız. Kayıplarımızı şimdiden telafi yollarını aramalıyız.
Daha önemli bir şey; Referandum Müslümanlar olarak ilişkilerimizi bozmasın. Her şeye rağmen bu bir din iman meselesi değildir, itikadi bir mesele olarak görmüyoruz.
Böyle olunca yarın bir birimizin yüzüne bakamayacağımız keskin tavırlar sergilemeyelim, aramızdaki köprüleri yıkmayalım.
Maalesef bu anlamda üzücü tavırlara, sözlere ve konuşmalara şahit oluyoruz. Siyasiler ve medya çığırtkanları hiç de iyi örnek olmuyorlar.
Bize düşen her şeyin Müslümancasını sergilemektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.