Zülküf ER
Roboski; Yarım Kalan Bir Tebessüm…
Katliamın yıl dönümü dolayısıyla yıllar önce kaleme aldığım şiiri bir kez daha okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Bu vesile ile Roboski katliamında hayatını kaybedenlere bir kez daha rahmet diliyorum.
Bir istiladır sabahtan çöken
Bir tuzaktır karanlıkla gelen
Yüküm ağırdır Ana
Barım ağırdır...
İki bidon mazot, iki paket şeker midir benim katilim…
Bir katırın sırtında dönmek midir benim hakkım
Bedenimin yarısını hududun ötesinde bırakarak…
Daha yaşım 13 benim. Muhammed derler adıma…
Daha yaşım 13 benim… Daha yaşım 13 benim…
Nasıl siper ederim bedenimi ben dört uçağın dördüne birden.
Benim yaşımdaki çocuklarına uzaktan kumandalı oyuncak uçak alanlar,
Benim üstüme dört uçak saldılar düşman üstüne salar gibi…
Hatırlar mısın dayé bir at almıştı babam bana beyaz mı beyaz.
O mu gelen bu gece vakti ışıl ışıl,
Yoksa alıp götüren bomba mı bedenimin yarısını şu dağ başında?
Dedim ya,
13’ündeyim ben ömrümün ve hep öyle kalacak
yırtılmış, yanmış kimliğimde yaşım benim.
Yıldızlar daha mı yakın bu gece
Hudut daha mı uzak
Ölüm mü yoksa uçaklar mı daha ırak
Güneş daha mı hızlı aydan, kamerden bu gece
Bu ne ışık, bu ne aydınlık
Roboski’ye güneş mi doğuyor
Uçaklar mı geliyor, semadan
Yoksa bomba mı o savrulan
Hani nerede benim kolum
Hani nerede benim katilim…
Ben kime ne yaptım ana?
13’ümde neden kıydılar bana?
Hani dedelerden beri aşardık biz bu sınırı,
uçaklar bombalamaz, askerler kıymaz, demiştiniz…
Hani asker bilirdi bizi,
bilirdi kaçağa gittiğimizi,
bilirdi iki bidon mazot,
iki paket şeker için yağmuru, seli aştığımızı,
mayınlara bastığımızı?
Kimin sesidir bu gelen
Ordular ileri ilk hedefiniz
Roboski!
Katletmeden dönmeyin
Kaçakçı bebeleri!
Kim kırdı kalemimizi
Bu gece vakti
Kim?
Canımız mıdır?
Yanan bedenimiz midir?
Senin gözyaşların mıdır?
Yoksa
Kolumuz, bacağımız,
Yarısı hududu aşamayan
Bedenimiz midir?
İki bidon benzinin
İki paket şekerin
Vergisi…
Önce umutlar vuruldu yüreğimde,
sonra tebessümüm dondu dudaklarımda.
Yarım kalmış bir sevda,
yıkılmış bir dünya ve benim bedenim paramparça…
Uçaklar burada, bombalar burada, katliam burada…
34 can var parçalanmış ortada…
Katil yok be ana
Suçlu yok
Tek suçlu ben miyim?
Yoksa
Şu iki bidon benzin
İki paket şeker mi
Benim katilim?
Ben ölünce ana hudut kurtuldu. Bayrak şahlandı…
Kaçakçılık da bitti kanunsuzluk da…
Oysa neden çalışmadım ki ben koca koca fabrikalar varken diyarımda…
Ne işim vardı benim kaçak yollarda,
dar patikada katır sırtında…
Dağına taşına altınlar, gümüşler ekerken koca devlet köyümün,
benim de gözüm pek açmış be ana.
Köyümde boş dururken fabrikalar plazalar
ben peşine düştüm iki bidon mazotun iki paket şekerin…
Buna devran diyorlar be ana
Ya da çark-ı felek
Döner elbet bir gün bizden yana da.
Şu Fırat’ın kıyısında
Kan damlarken kurtların dişinden
Korkmaz mı bu zalimler
Mahkeme-i Kübra güneşinden.
Karlara göm beni, benden kalan parçaları
Şan olsun, nam olsun beni vuranlara
Bulunamayan kolum, yanık bedenim.
Sen beni özlerken gül kokulu anam
Ben mahşerin sevdasındayım.
Elbet o gün yapışırım yakalarına
Haykırırım onlara
Hani nerede jetleriniz, hani nerede beni yakan bombanız
Suçum neydi benim, günahım neydi benim
Ben mi istedim iki bidon mazot
İki paket şeker için öleyim…
Dedim ya daha 13’ündeyim ben ömrümün
Ve 13 kalacak yaşım benim…
SELAM VE DUA İLE…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.