Zülküf ER
Rüya!
Zamanın birinde Allah Azze ve Celle'nin Salih kullarından biri, bir rüya görür.
Rüyasında kendisine birisinin seslendiğini duyar. Ses adeta karşı konulmaz bir sevgi ve itaat duygusuyla süslenmiştir.
Nida şöyledir; ‘Sabah uyanınca karşına çıkan ilk şeyi ye, ikinciyi sakla, karşına çıkacak üçüncünün isteğini gerçekleştir, dördüncüyü ise sakın üzme onu da memnun et. Beşinciye gelince aman ha sakın ona yaklaşma; Yılandan, akrepten kaçar gibi arkana bakmadan kaç.'
Nihayet sabah olmuş ve Salih kul dışarı çıkmıştı. Dilinde Allah Teala'nın isimleri aklında ise gece gördüğü rüyanın etkisiyle revan olduğu yolda karşısına çıkan ilk şey kocaman bir dağ olmuştu.
Emir, karşısına çıkan ilk şeyi yemesini gerektiriyordu.
Bu kocaman dağı nasıl yiyecem diye düşünürken, Rabbim kimseye çekemeyeceği yükü yüklemez, diye fehmetti olayı ve başladı dağa doğru yürümeye. O yürüdü, o yürüdükçe dağ küçüldü. Üzerine gittikçe dağ küçülüyordu. Sonunda dağ yutulacak bir lokma haline gelmişti. Artık sırada emri uygulamak lazımdı. Küçülen dağ, bir lokmada yutulmuş, birinci emir yerine getirilmişti.
Sıra gelmişti ikinciyi icra etmeye. Yoluna devam ederken yolun kıyısında bir leğen gördü. İkinci emir uyarınca, hemen o leğeni saklamak istedi. Yapabileceği en makul şey o leğeni yere gömmekti. Defalarca denedi, kazdı, toprağa gömdü…
Maalesef olmuyordu. Her seferinde leğen toprağın üzerine çıkıyordu. Sonunda, ben üzerime düşeni, yaptım ama olmuyor, leğen bir türlü gömülmüyor, diyerek yoluna devam etti.
Birden hızla uçan, yorgun bir kuş ve peşinde bir şahin görüverdi. Kuş ona sığınmıştı.
Kuş, ‘Ey Allah'ın Salih kulu! Kurtar beni, bu şahin beni parçalayacak' diye çırpınıyordu.
Şahin ise, ‘Ey Salih kul! Çok açım. Sabahtan beri yemek yemedim. Rızkıma engel olma, kuşu bana ver' der.
Salih kul, rüyasında gördüğü 3. ve 4. Şey ile karşı karşıya olduğunu anlamıştı.
Rüyasında üçüncünün isteğini gerçekleştir, dördüncüyü ise sakın üzme denilmişti. Salih zatın bir çözüm bulması lazımdı. Hangi isteği gerçekleştirse diğerini çiğnemiş olacaktı.
Hem kuşu hem de şahini memnun etmeliydi. Şahin açtı, kuş ise canının peşindeydi. Şahini doyurmak demek kuşun hayatını da kurtarmak olacaktı. Hemen bir parça et bulup şahini doyurdu. Şahin karnı doyunca uçup gitti. Kuş için tehlike kalmamıştı artık. Kuş uçup yoluna gitti.
Böylelikle 3. ve 4. Emir de doğru bir şekilde ifa edilmişti.
Sıra 5. Emrin ifasına, yani kaçmaya gelmişti. Yola devam eden zat, bir müddet sonra kötü kokan bir leşe rast gelmişti. Zat bunun 5. Emir olduğunu anlamıştı. Hemen oradan kaçtı.
Akşam olmuş ve rüya tam olarak icra edilmişti. Evine dönmüş ve yine uyumuştu. Anlaşılan rüya devam ediyordu.
Bu işin hikmetini öğrenmek için dua etti.
Cevap şöyleydi;
Birinci görüp yediğin öfken, kızgınlığındır. Sana aşılmaz bir dağ gibi görülür. Ama sabırla üzerine gidersen onu yenersin. O dağ bir lokma gibi küçülür.
İkincisi ise, Amellerindir. Sen ne kadar gizlersen gizle bunu başaramazsın. Muhakkak ortaya çıkar.
Üçüncüsü sana teslim edilen bir emanettir; Sakın hıyanet etme.
Dördüncüsü dilekleri ifa etmektir. Bir insandan sana bir dilek gelirse onu yerine getir.
Beşincisi ise gıybettir. Gıybetten de gıybetçiden de kaç kaçabildiğin kadar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.