Fatih AKMAN
Sacid, abid, muhsin ve mücahid…
Hazreti Ebu Bekir’in dikkat çeken üstün hasletlerinin başında şüphesiz ibadete olan düşkünlüğü gelmektedir.
Öyle ki Hazreti Ebu Bekir, müşriklerin Kâbe’de ibadet etmesine izin vermemeleri üzerine evinin önünü namazgâh edinmişti. Evinin önünde namaz kılıp Kelam-ı Kerim’i okuyordu. Fakat Ebu Bekir radiyallahu anh yumuşak kalpli olduğundan Kelam-ı Kerim’i okurken hüzünlenir ve gözyaşlarına hakim olamazdı. Tabi Kelam-ı Kerim’i etkili okuyuşundan etkilenen müşriklerin çocukları ve kadınları, Radiyallahu anh’ı dinlemek için etrafında toplanıp onu hayran hayran dinlemeye başladılar. Bu durum müşriklerin dikkatini çekti, endişelenip buna engel olmak istedilerse de Radiyallahu anh, Allah’ın himayesine sığınarak ibadetlerine devam etti.
Yine Hazreti Ebû Bekir özellikle seher vakitlerinde yaptığı ibadetlere düşkündü. Kendisiyle ilgili rivayet edilen şu hadise, onun gece ibadetlerine olan düşkünlüğünün de en açık örneğidir.
Bir ara Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem’in, sekiz veya dokuz gece, yatsı namazını gecenin üçte birine kadar tehir etmişti. Ebu Bekir radiyallahu anh:
“Yâ Resûlâllah! Yatsıyı biraz erken kıldırsanız da gece ibadetine daha kolay kalkabilsek.” Demesi üzerine Salallahu aleyhi vesellem tekrar yatsıyı erken kıldırmaya başladı. (Ahmed, V, 47)
Başka bir gün sahabiler, Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem’in etrafında toplanmışlardı. Sohbet esnasında Salallahu aleyhi vesellem onlara sordu:
“Bugün hanginiz oruçludur?”
Hazreti Ebu Bekir “Ben, yâ Re¬sû¬lal¬lah” Dedi.
Salallahu aleyhi vesellem, “bugün hanginiz bir cenazeyi takip etti?” diye sordu.
Hazreti Ebu Bekir ”ben, ya Re¬sû¬lal¬lah” Dedi.
Salallahu aleyhi vesellem, “bugün sizden kim bir muhtacı doyurdu?” diye sordu.
Hazreti Ebu Bekir, “ben doyurdum, ya Re¬sû¬lal¬lah” dedi.
Salallahu aleyhi vesellem “içinizden kim bir hasta ziyaret etti?” diye sorunca;
Yine Hazreti Ebû Bekir, “ben!” cevabını verdi. Bunun üzerine, Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem tebessüm ede¬rek “Kim bu sâlih amelleri bir araya getirirse, o mutlakâ Cennet’e girer.” (Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 12) diyerek müjdeyi verdi. Diğer bir gün de Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem ile Hazreti Ebu Bekir arasında geçen şu diyalog da Hazreti Ebu Bekir’in ibadetlere olan düşkünlüğünün en güzel göstergelerdendir.
Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem:
“Allah yolunda çift sadaka veren kimse, Cennet’in muhtelif kapılarından; «Ey Allah’ın sevgili kulu! Buraya gel, burada hayır ve bereket vardır.» diye çağrılır. Sürekli namaz kılanlar namaz kapısından, mücâhidler cihad kapısından, oruçlular Reyyân kapısından, sadaka vermeyi sevenler de sadaka kapısından Cennet’e davet edilirler.” buyurmuşlardı. Hazreti Ebû bekir:
“Anam-babam Sana feda olsun ey Allah’ın Resûlü! Gerçi bu kapıların birinden çağrılan kimsenin diğer kapılardan çağrılmaya ihtiyacı yoktur; lâkin bu kapıların hepsinden birden çağrılacak kimseler de var mıdır?” diye sorunca Salallahu aleyhi vesellem: “Evet, vardır. Senin de o bahtiyarlardan olacağını ümid ederim.” buyurdular. (Buhârî, Savm 4, Ashâbu’n-Nebî 5; Müslim, Zekât 85, 86)
Hissemize Düşen
Birincisi: Kâbe’de ibadet etmesi müşrikler tarafından engellenmesine rağmen bahanelere sığınmadan mazeret üretmeden Hz. Ebu Bekir’in evinin önünü namazgah edinmesi şartlar ne olursa olsun mü’minlerin ibadete vermesi gereken ehemmiyeti fazlasıyla ortaya koyuyor.
İkincisi: Hazreti Ebu Bekir’in zaman planlamasını yaparken ibadet saatlerini göz önünde bulundurması da plan ve program yaparken neyin öncelenmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Üçüncüsü: Yine Hazreti Ebu Bekir’in namaza olan düşkünlüğünün yanında oruç, sadaka verme, hastayı ziyaret etme ve benzeri diğer güzel hasletlere zaman ayırması da Müslümanın sosyal yaşantısında ihmal etmemesi gereken hususlara dikkatlerimizi çekiyor. Rabbimin, bizleri de namaz, Reyyan, cihat ve sadaka kapılarının tümünden cennete davet edilen mü’minlerden kılması temennisiyle, vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.