Abdulhakim SONKAYA
Saff vaziyetini alan hareket, caydırıcı ve sürükleyicidir
Allah (c.c); “Kasem olsun saf halinde dizilenlere” (Saffat:1) buyurur. Saff, hem namazda hem de savaşta ibadet amaçlı diziliş şeklidir.
Düzgün ve anlamlı dizilişiyle saff, mahiyeti itibariyle özel bir mana ve mesaj taşır. Saf halinde dizilmek sadece insanların değil, makamlarının farklılığına rağmen meleklerin de uyduğu bir durumdur. (Saffat:165) Bu da saff halinde dizilmenin, bu şekilde bir duruş sergilemenin mana ve ehemmiyetini ifade eder.
Saf halinde olmanın, bu şekilde dizilmenin önemi bu kadar açık ve kesin olduğuna göre saffa dair bazı noktaları bilmek icap eder.
Düzgün bir şekilde saff olabilmek için evvela” istikamet ve hizanın” olması gerekir. İstikamet, saffın yönünü; hiza ise çizgisini tayin eder. Saffın istikameti hangi yönde olacak ve saff, nasıl bir hizada olacak. İstikamet hedefi ve amacı, hiza ise birliği, kardeşliği ve eşitliği temsil eder. Hiza; takva hariç şekil olarak, zahiri olarak saftakilerin aynı mertebede olduğunu ifade eder. Safta kesinlikle boşluğun ve eğriliğin olmaması gerekir. İşte hiza ve istikamet bunu sağlıyor. Çünkü hizadaki eğrilik gayrılığı, gayrılık da ayrılığı getirir. Bu nedenle Peygamber(sav); “saflarınızı göğüsleriniz aynı hizada olacak şekilde kurun. Sakın saf düzenini bozmayın. Unutmayın ki safta aykırı şekilde durursanız kalpleriniz de aykırı olur” buyurmuştur.
Allah(c.c), “saf olarak dizilmiş halde uğrunda savaşanları sevdiğini” buyurur. Burada saff, düzeni ve disiplini ifade eder. Eğer saf halinde mücadele edilmezse başıboşluk ortaya çıkar. Hiza ve istikamet kaybolur. Hedefler ve stratejiler farklılaşmaya başlar. Müslümanların gücü kaybolur. Toplum kaosa sürüklenir.
Saf halinde dizilmenin doğal sonucu, önde bir imamın yer almasıdır. Bu nedenle Allah(c.c): “Kasem olsun saf halinde dizilenlere, Zikri takip edenlere…”(Saffat:1-2) buyurur. Zikir; Kur’an ve Kur’an’ın zikrine sahip olan imamdır. Kur’an’ın isimlerinden olan zikir, kuvveti, heybeti ve azameti temsil eder. Çünkü kılıca eklenen çeliğe ve yapılan bu işleme de “zikir” denilmiştir. Öyle ya güçlü bir tesiri ve caydırıcılığı olmayan şeyin zikredilerek hatırda tutulması, hesaba katılması zordur. Bu nedenle dişiliğin zıttı olarak erillik vasfına da “zeker” denilmiştir. Demek ki saff ancak güçlü kişiliğin arkasında dizilir. Demek ki saffın hiza ve istikameti ancak zikirle yani güçlü ve zikir sahibi kimsenin arkasında söz konusu olur. Bilinen manaya ilaveten zikir, çelik parça manasında olduğuna göre onun tesiri de böyledir demektir. Buna göre her zikir kuvvettir. Hak için yapılan her kuvvetli mücadele de zikirdir. Tabiatı gereği zikir, insanı pasif kılmaz. Bilakis her türüyle Müslümanlar için zikir; güçtür, heybettir. Muhakkak ki zikreden zikredilir. Hatırlayan, hatırlanır. Bu, Allahın vadidir. Yeter ki zikir sahipleri saf halinde olsun. Kalpleri bir olsun.
Zikir, Kur’an’ın hükmü ve heybetidir. Onun güçlü tesiri ve kuvvetli mesajıdır. Bu nedenle onun korumalığını yapan ayet, zikir ismiyle onu zikretmektedir. Zikri tilavet etmek, kalbinde ve dilinde onun tesirini hissederek onu anlatmak ve yaşamaktır.
Saff vaziyetinde dizilenlere yeminin ardından Allah(c.c) önce zikre tabi olanlara, sonra da “And olsun zecredenlere” ayetiyle caydırma gücüne sahip olanlara kasem buyurmuştur(Saff:3). Ayette geçen “zecr” sürükleme ve caydırma manasındadır. Demek ki güçlü bir imamı olan, hiza ve istikamete riayet ederek, kenetlenmiş olarak saf halinde ibadet eden, mücadele eden topluluk caydırıcıdır, sürükleyicidir. Düşmanlarını caydırır, taraftarlarını arkasında sürükler.
Saff düzeni sadece Müminlere hastır. Onların dışında kimsenin saff düzeni alma şansı yoktur. Çünkü kafirlerin hedefi batıl olduğu için istikametleri; Kalpleri bir olmadığı için de hizaları yoktur. Binaenaleyh bunların saff düzenini almaları mümkün değildir. Saff olma durumları olmayınca da bunların sürükleyici ve caydırıcı olmaları söz konusu değildir. Onların zikri yok ki hatırda tutulup dikkate alınsınlar. Eğer bu konuda onların zahiri bir tesirleri varsa bu, Müslümanların saff halinde olmamalarından dolayıdır.
Bir yerde Müslümanlar şartlarına, kuralına ve manasına uygun bir saff oluşturdu mu muhakkak bu saffın sürükleyiciliği, itibarı ve caydırıcılığı olur. Muhakkak bu saff zikredilir kale alınır. Saff vaziyetinde harekete geçen Müslümanların önünde kimse duramaz. Sevmeyenler yoldan çekilir, sevenler arkadan takılır. Düşmanlar bertaraf olur. Sevenler de taraf olur. Zikir, kalplerimizde ve dillerimizde olursa öyle veya böyle muhakkak ki bizim de zikrimiz kalplerde ve dillerde olur.
Hakkın hiza ve istikametinde, saff vaziyetinde hareket eden Müslümanlara Selam olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.