Bitlis’te “Aile ve Çocuk İlişkisi” konulu konferans düzenlendi. Bitlis Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa çok sayıda bayan katıldı. Konferansa konuşmacı olarak katılan Psikolog-Yazar Rabia Laçin, “Aile ve Çocuk İlişkisi” üzerine önemli bilgiler vererek, bir sunum gerçekleştirdi.

Laçin, hayatta sağlıklı bir tek nefesi bile, bir devlet kadar aziz kabul eden bir şuurun varisleri olduğunu hatırlatarak, “Hayatta sağlıklı bir tek nefesi bile, bir devlet kadar aziz kabul eden bir şuurun varisleri olarak, bizlerin ve geleceğimizin sahibi olan çocuklarımızın akıl, beden ve ruh sağlığının, Allah’ın bizlere kutsal bir emaneti olduğu inancı içerisindeyiz.” dedi.

“Ne kadar sağlam bir aileye sahipsek, o kadar sağlıklı bir toplum inşa edeceğiz demektir”

“Her millettin kendi ailesine verdiği değer kadar ancak gelecekten hak sahibi olacağına inanıyorum.” diyen Laçin, şunları söyledi: “Aksi takdirde bir devlet, bir millet, ne kadar hızlı bir büyüme göstermiş olsa da aileye ve kadına değer vermeyen bir toplum; tıpkı kibritin alevlenmesi gibi çabucak parlasa da çabucak sönmeye mahkum olur.  Biz ailede çocuk yetiştiriyoruz. Geleceği onların eline vereceğiz, onlara teslim edeceğiz. Dolayısıyla ne kadar sağlam bir aileye sahipsek, o kadar sağlıklı bir toplum inşa edeceğiz demektir.”

“Domino taşları gibi aile bireyleri birbirini etkiler”

Aile bireylerinin birbirini domino taşları gibi etkilediğinin altını çizen Laçin, “Domino taşları gibi aile bireyleri birbirini etkiler.  Eşler birbirini etkiler. Uzun süre evlilikleri olan karı-kocalar, bir müddet sonra birbirine çok benzerler. Aslında bu benzerlik fiziki bir benzerlik değildir. Zaman içerisinde mimikler, jestler, konuşma üslubunuz eşinize yansır. Davranışlarınızda aynı şekilde. Çocuklarda tabi bundan pay alıyor. Böyle baktığımız zaman aile içi iletişim, çocukla olan diyaloğumuz, oldukça önem arz ediyor.” diye konuştu.

“Çocuk ailede ne gördüyse sonraki hayatın onu yansıtır””

Bir çocuğun ailede gördüğünü, sonraki hayatta kendi ailesine ve çevresine yansıttığına dikkat çeken Laçin, bundan dolayı ailelere büyük sorumluluklar düştüğünü ifade etti.

Laçin, sözlerinin şöyle sürdürdü: “Bir çocuk ailede ne görüyorsa sonraki hayatında da kendi ailesine ve çevresine onu yansıtıyor. Biz anne ve babalarımızı ne kadar tenkit edersek edelim, farkında olmadan onları taklit ederiz. Şiddet gören bir anne ve babanın evladı, çocuğuna şiddet göstermesi çok sıra dışı bir şey değil. Böyle mi olması gerekiyor? Bu işin farklı bir tarafı. Yani biz ne gördüysek onu mu uygulamalıyız? Değil. Allah bir akıl, bir idrak vermiş. Doğruyu eğriden ayırmamız gerekiyor.”

“İki tip insan vardır”

İki tip insanın olduğunu dile getiren Laçin, “Biri gördüğünü, bu gün gençlerin ‘popolist’ dediği kopyala yapıştır sistemini hemen uygulayan. Diğeri ise yanlıştan doğruyu çıkararak, hayatına o şekilde adapte eden insandır. İkincisi benim çok saygı duyduğum bir kategoridir. Çünkü bir insanın hayatı, bütün her şeyi tecrübe etmeye yetmez. Ama tecrübelerden ders çıkarmak adına yeterli bir zamanı yaradan bize vermiş. O nedenle ailede gördüklerinizin iyilerini almak, yanlışlarını doğruya çevirmek, insani kâmilin işidir. Diğeri kopyala yapıştır sistemi, oldukça kolay ve ezber bir sistem. Bir anne baba olmanın sorumluluğu ve yükünün ne kadar ağır olduğunu anlayabiliyoruz.” dedi.

“Çocuk aileden, sevginin nasıl ifade edildiği ve öfkenin nasıl kontrol altına alındığını öğreniyor”

Son olarak Laçin, bir çocuğun ailede temelde iki şeyi öğrendiğini hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir çocuk aileden iki şey öğreniyor temelden. Pek çok şey öğreniyor, fakat temelde en önemli sevginin nasıl ifade edildiği ve öfkenin nasıl kontrol altına alındığını öğreniyor. Bu nedenle ileriki hayatında da kendi çevresine bunu gördüğü gibi yansıtıyor. Sağlıklı bir toplum için haydi aile içi iletişim çok da önemli değil diyelim. Bunu diyemeyiz.”

İLKHA