Veysi DEMİR
Sakın Hastalanmayın!
Askerde ve cezaevinin sağlık şartları nedeniyle söylenen bir söz vardı: “Sakın hastalanmayın!” diye. Evet, askerde hastalanırsanız size bakacak kimse yoktur ve oradaki komutanın insafına kalırdınız. Cezaevinde ise koğuş arkadaşlarınız size bir ölçüde bakar, ancak orada da idarenin insafına kalırsınız.
Bu salgın döneminde birebir aynısı olmazsa da benzer durumla karşı karşıyayız. Her şeyden önce nasıl olursa olsun bir hastalık kaparsanız ve nereniz ağrırsa ağrısın potansiyel olarak herkes size korona gözüyle bakar ve öyle damgalanırsınız. Hele hele mevsimsel gribe yakalandıysanız kesin koronasınız hiç kaçarınız yok. Bu durumda mecburen PCR testi yapmaya gidiyorsunuz ve kendinizi izole etmeye başlıyorsunuz. PCR testiniz negatif çıksa bile, kesinlikle siz koronasınız ve bundan kaçamazsınız. Etrafınızdaki akraba ve dostlarınız size o gözle bakmaya devam ederler ve PCR testinin pek güvenli olmadığını söylerler. Pozitif çıkınca güvenli olan testler, nedense negatif çıkınca güvensiz oluyor ve bir daha bir daha test yapmanız tavsiye edilir.
İşin bir başka boyutu da, sonuçta hastasınız ve doktora gitmek zorundasınız. MHRS sistemi ve ALO 182’den randevu almak mümkün olmadığından mecburen sağlık ocağı veya hastane acil servisine gitmek zorundasınız. Sağlık ocağına gittiğinizde korona korkusuyla doktor sizi muayene etmeden söyledikleriniz üzere ilaç yazıp gönderiyor. Acil servise gidince ise randevu alamayan hastaların oluşturduğu aşırı yoğunluk sonucu saatlerce sıra bekledikten sonra “atom” diye tabir edilen serum vurulup gönderilirseniz şanslısınız demektir. O Yüzden tıpkı askerlik ve cezaevinde olduğu gibi bu şartlarda yapılacak olan en iyi iş, kendimize bakıp hastalanmamaya çalışmaktır. Siz siz olun kendinize iyi bakın. Ne etrafınızdaki korona mahalle baskısına maruz kalın, ne de hastane ve doktor sıkıntısı çekin.
Salgının başlamasından bu yana hastanelerin “pandemi hastanesi”ne dönüştürülmesiyle birçok alanda bu sıkıntı uzun süredir yaşanıyor. Birçok hasta salgın korkusundan zaten hastanelere gitmeye korktuğundan uzun süre tedavisini öteledi. Lakin kronik hastalıklar beklemekle düzelmiyor. Okulların açılması, maçların seyircili oynanması gibi birçok alanda yaşanan normalleşme uygulamaları nedense hastaneler ve camilerde uygulanmıyor. Bu yüzdendir ki, MHRS sisteminden randevu almak pek mümkün olmuyor. Randevu bulabilenler de sonradan randevu iptali şoku yaşıyor. Bu durumda kliniklerde uzman doktora tedavi olmak imkânsız hale geliyor.
Ayrıca istifaların önünün açılmasıyla yoğunluktan iyice bunalan devlet hastanelerindeki sağlık çalışanları dayanamayıp istifa ederek, özel hastanelere gidiyor. Bu durumda halk, sağlığı ticarete ve ranta dönüştüren özel hastanelere mahkûm ediliyor. Bu şikâyetler toplumun her kesiminden dillendirilmesine rağmen hükümet ve Sağlık Bakanlığı nedense bu sorunu çözmek adına bir adım atmıyor. Ve konu yeterince meclisin ve ülkenin gündemine gelmiyor. Bu konuyu sadece HÜDA PAR ve gazetemiz manşetten vererek gündeme getirmeye çabaladı. Vatandaşlar da konunun hükümetin gündemine gelmesi için sosyal medya platformu Twitter’da açılan “#RandevuAlınamıyor tagına” sorunla ilgili binlerce yorum yaptı.
Sonuç itibariyle; Sağlık Bakanlığı ve hükümetin bu konuya çözüm getirme noktasında adım atmaması karşısında başta söylediğimizi tekrar ediyoruz. Bu ortamda yapılacak olan en iyi iş hastalanmamaktır. En iyisi siz siz olun sakın hâ hastalanmayın…
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.