Saldırganlar suçlu da, göz yumanlar ve görmezden gelenler ne oluyor?

Bir hafta boyunca insanlıktan nasibini almamış Vandalların özellikle Bölge’de imza attıkları vahşet hafızalardan zor silinebilecek. Bu vahşetle ilgili ilk başta bütün kesimlerde bir akıl tutulmasının olduğu ortada. Vahşetin boyutları ortaya çıktıkça da özellikle basın nezdinde görülen silkiniş ne yazık ki diğer kimi taraflarca daha gerçekleşmiş değil. Önceden basında hiç görülmeyen bu cinayet haberleri sonradan yerini “çatışıyorlar” yalanına bıraktıysa da şimdilik en azından önemli ölçüde HDP/PKK saldırganlığı şekline evrilmiş durumda.

Bu vahşetin, kimi İslami Sivil Toplum Kuruluşları tarafından da tepki gördüğü biliniyor ancak bu tepkinin sadece bir beyanatla sınırlı kalmaması gerektiğine inananlardanım. Vahdetten yana olan ve bunun için ellerinden geleni yapacaklarını ifade eden bütün camia ve cemaatlerin, fiili olarak Müslümanların yanında yer alacaklarını, onların ev ve STK’larına yapılacak saldırılar karşısında birlikte hareket edip kendilerine yapılmış gibi telakki edeceklerini ortaya koymaları gerekir. Kardeşlik bunu gerektiriyor, vahdet bunu icap ettiriyor. Zalime karşı tek yürek ve tek saf olduğumuzu ifade etmek ve bu doğrultuda davranış sergilemek, zalimleri engelleyebilecektir.

Vahşetin yaşandığı Bölge’de Müslümanların ciddi manada şehadet ve yaralanmaların yanında ekonomik sıkıntıları da olmuştur. Böylesi günlerde Yasirlere, Musablara, Habbaplara, Halidlere ihtiyaç olduğu kadar Ömerlere, Zübeyirlere ve Ebu Bekirlere de ihtiyaç vardır.

Bu saldırganlıklarla ilgili hükümetin tavrına değinmek gerekiyorsa, bu umursamazlığın inanın izah edilecek yanı yoktur, olamaz. Bölgede gerçekleşen vahşetle ilgili hükümet ve devlet sınıfta kalmıştır. Güvenlik anlamında kesinlikle görevliler görevlerini yapmamışlardır. Saatlerce süren infaz seansları yaşanmış, dehşetin bir canlı yayınla ekranlara taşınmaması kalmış. ‘Bütün vatandaşların can ve mal güvenliği bizim garantimiz altındadır’ diyenler doğru konuşmamışlardır. Hele HÜDA PAR’lı yetkililerin “haber verdik, gelemeyeceklerini ve kendi başımızın çaresine bakmamızı söylediler” şeklindeki açıklamaları, bölgede varılan vahamet derecesini ortaya koymaktadır. Güvenlikten sorumlu ekipler halka “biz karışamayız kendi başınızın çaresine bakın” diyorsa o zaman “sen niye varsın veya kendini savunan halka sonradan niye karışıyorsun” demek icap etmez mi?

Aslında basının şuan konuyu ele alış biçimi de eksik. PKK’nin vahşeti ve dehşeti yanında ilgililerin zafiyet ve vahamet derecesindeki güvenlik skandalını es geçmek ne kadar doğru? Eğer sadece PKK’nın vahşetini dillendirip sorumluluk sahibi diğer bütün unsurları görmezden gelsek bu problem yine bitmeyecek. PKK’yle hesapları olanlar, bu olaylar üzerinden PKK’ye yüklenip hesaplarını görecek kadar meseleyi görüyor ve değerlendiriyorsa, burada yine problem var demektir.

Azgın güruhun yanında onu palazlandıran, yüz veren, ona değişik yollar açarak büyüten, en sonunda da yaptığı vahşetlere göz yumuyor denecek kadar görmezden gelen, bütün vahşetlerden sonra da vahşeti dillendirmeyecek kadar önemsizlik atfeden tavırlar sergileyenleri de görmek lazım.

Ülkenin başbakanın, saldırıya uğrayan yerler esnaflar, okullar ve AK Parti binaları açıklamalarının bir skandal olduğu tarafı görülmekle beraber özellikle İslam ve mazlumiyet eksenli oy verenlerin değerlendireceği bir husus olsa gerek.

Binadan atılan, vahşi bir şekilde kafaları ezilen ve bedenleri ateşle yakılan insanları başka bir parti mensubudur diye görmemek, görülmesi ve dikkatlere sunulması gereken ayrı bir husustur. Meselenin PKK’yle ilgili olan boyutuyla beraber bunun da konuşulması ve mahkûm edilmesi gerekir.

Sonuç olarak, ‘gün bugündür’ diyerek, ikide bir tekrarlanan ve her seferinde Müslüman halkın can ve mal kaybına sebebiyet veren unsurları etkisizleştirmek için sorumluluk sahibi herkes üzerine düşeni yapmak durumundadır. Aksi takdirde dün kalleşçe katledenler, bugün vahşetin farklı versiyonuyla nasıl ortaya çıktılarsa, yarın başka pervasızlıklara cüret etmeyeceklerini kim garanti edebilir.

Yazımı bitirirken; eşleri tesettürlü olduğu için, Kürtçe bilmedikleri veya sakallı oldukları için; İslami dernek veya partilere üye/gönüllü oldukları için, kısacası her ne sebeple olursa olsun vahşi saldırılar sonucu katledilen/şehid edilen bütün Müslüman kardeşlerime Allah-u Teâla’dan rahmet, yakınlarına ve dava arkadaşlarına sabr-ı cemil dilerim.

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.