Salih Çelik’in dava arkadaşı: Onun davası İslam’dı

Salih Çelik’in dava arkadaşı: Onun davası İslam’dı

​Tüm ömrünü aziz İslam davasına adayan Salih Çelik’i vefat yıldönümünde rahmetle yad eden dava arkadaşlarından Şabettin Başaran; onun samimiyeti, davaya olan sadakati ve bağlılığına dikkat çekti.

​İslami hizmetlerinden dolayı 90’lı yılların karanlık döneminde gözaltına alınarak ağır işkenceler sonucu böbrek ve karaciğer kanserine yakalanan dava adamı Merhum Salih Çelik’in vefatının üzerinden 3 yıl geçti.

Vefatının sene-i devriyesinde rahmetle yad edilen Salih Çelik’in dava arkadaşlarından Şabettin Başaran, onun güzel ahlakı ve örnek teşkil eden mücadele hayatından bahsetti.

Merhum Çelik’le tanışmalarının 1990’lı yıllara, hatta belki 1-2 sene öncesine dayanmakta oluğunu söyleyen Başaran, “Rahmetli o dönemde ticaretle meşgulken bizler lise öğrencisiydik. Bazı zamanlar onun işyerine yaptığımız ziyaretlerle tanışmıştık. Onunla tanışmamız aynı zamanda İslam Davasıyla tanışmamıza da vesile olmuştu.” ifadelerini kullandı.

“Onun tek endişe ve düşüncesi İslam’dı”

1992-1995 yılları arasında tanışmalarının daha ileri boyutlara ulaştığını dile getiren Başaran, “O dönemlerde Silvan’da örgüt ile İslam cemaati arasında çetin bir mücadele vardı. Hem kırsal mahallelerde hem kent merkezinde başlayan mücadele sürecinde arkadaşlığımız daha da pekişmişti. Onun evinde misafir olduğumda kendisini daha yakından tanıma fırsatım olmuştu.” dedi.

Kendisinin şahsında İslami hizmetlerde, arkadaşlığında, İslam davasına olan bağlılığında ihlas ve samimiyet dışında hiçbir şey görmediklerinin altını çizen Başaran, şunları söyledi:

“Salih abiyi tarif etmek gerekirse İslam tarihinden Hazreti Ömer’e benzetiyorum. Hazreti Ömer’in hayatına baktığımızda ömrü, İslam’la tanışmasından vefatına kadar tavizsiz bir şekilde İslam davasına olan samimiyetini ve Peygamberimize arkadaşlığını görüyoruz. Salih abi de aynı bu şekilde tanıştığımız günden vefatına kadar İslam davasından bir adım geri attığını görmedik. Tek endişe ve düşüncesi İslam’dı, İslam’ın bir adım daha ilerlemesiydi.”

“Tek hasreti İslam davası uğruna biraz daha gayret sarfetmekti”

Başaran, “Şahsen maddi olarak varlıklı bir kişiydi ve tüm malını da bu yolda harcadı. Onun yanında bulunmak tecrübeli bir insana güvenip sırtını ona dayamaya benzer. Çünkü Salih abi, gerçek manada her konuda ticaretin de verdiği müthiş bir tecrübesi vardı.” şeklinde konuştu.

Merhum Salih Çelik’in vefatından önce yaşanan kısa bir diyaloğu aktaran Başaran, “Hastalık döneminde kendisini ziyaret edenlerden birinin aktardığına göre rahmetliye bu kadar hastalığın arkasında ölümün yaklaştığı iması verilerek ‘abi, yapmak isteyip de yapamadığın veya yapmadığın bir şey var mı?’ Diye sorulduğunda Salih abinin cevabı şu olmuş: İslam davası uğruna belki bir şeyler yaptık ama dahasını yapmak isterdim. Gerçek manada onun içinde hasret kalan İslam davası uğruna biraz daha gayret sarfetmekti. Bu da şunu gösteriyor ki vefatına kadar derdi ve tasası dünyalık maişete yönelik değildi, tek gayesi İslam’dı.” diye belirtti.

Başaran, “Gösterdiği fedakârlık ve samimiyetten dolayı herkes tarafından sevilen bir kişiydi. Fakat her toplumda olduğu gibi özellikle münafık tiplemesi diyebileceğimiz karakterdeki şahıslar onu sevmezdi. O da onları sevmezdi. Çünkü Salih abi feraset sahibi biriydi. Allah kendisine rahmet eylesin.” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.