Abdullah, seni ve arkadaşlarını Allah'ın selamıyla selamlıyorum.

Artık uzaklık diye bir şey de kalmadığına göre, mikrofonla, parmak uçlarınla, harflerle; ama gür sesle, Allah için içten bir samimiyetle ver şu selamı. Herkesin nefsi nefsi dediği bir bireysellik asrında, bencillik çağında, Selam bir tılsım, menfi milliyetle, şahsi çıkarla, kişisel menfaatle, hırsla, husumetle, iletişim problemleriyle ve suizanla kapanan kapılar yine Onunla açılacak: “Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!” (Müslim, İman 93-94)

Üniversitedesin şu anda işin okumak ancak Rabbimizin adıyla oku, her duyduğunu, her gözüne takılanı önce Kuran ve Sünnetin arama çubuğuna yaz ve sonuca göre itidalli davran.. 

Şu okul döneminde haydi dört sene diyelim; mutlaka bir ilmihal, Kalplerin Keşfi gibi bir tasavvuf eseri, Şifa, Tefhim, Fizilal, Elmalı veya Kurtubi fark etmez, bir tefsir ve Riyazü's Salihin, Ramuz'ul Ehadis, Edeb'ül Müfred, Cami'üs Sağir, Kütüb-ü Sitte gibi bir hadis kitabı ve tabi ki şu, ‘bir türlü anlamıyorum, ağır geliyor, dediğin Risale-i Nuru bitir. İçinden sürekli of pof sesleri gelse de, göz kapakların kapansa da, anlamıyorum diye çığlık atacak olsan dahi pes etme..

Ve elinde kitap olmadığı zaman bir hafiflik, bir korku hissetmiyorsan bil ki üzerine yemin edilen asrın kaybedeni olmakla yüz yüzesin demektir.

Senden tüm vaktini isteyenlere sakın ha namazından bir saniye bile verme, her sabah virdin olan Kuran tilavetinden bir dakika bile verme..

Yoksa okuduğun bölüm ne olursa olsun bu fani değirmen, fikir çuvalını, kalp yükünü, ruh ambarını çok çabuk öğütür bitirir, ufuk çizgisini kaybedersin.

Vaktim yok deme. Çünkü vakit hayattır, hayat ise Allah'tandır. Allah ise Muhyi'dir, hayat verendir..

Her dolmuşa binme. Çünkü algı simsarlarının ‘modern dünyaya çıkar' diye seni çağırdığı dolmuşlar, sahil-i selamete değil, proje senaristlerinin çıkarlarına çıkıyor.

Hangi millettensin? diye sordukları zaman annenin sana öğrettiği gibi cevap ver:

—Kimin ümmetindensin?

—Hz. Muhammed Mustafa'nın(sav)

—Kimin milletindensin?

—Hz. İbrahim milletindenim.

Sosyal medyada, her paylaşılan yazının görselin ve kişilerin rüzgarı ile savrulma, gazına gelme, tahriklerine kapılma, balık gibi atlama, bir köşede sabreden ol, gözleyen ol. Unutma, yorum da olsa, paylaşma, beğenme, retwett her neyse bunların hepsi silsen de söz gibi geri dönmeyen oktur, onun esiri olursun..

Şu iki Hadis-i Şerif akıllı telefonundan değil senin aklından çıkmasın:

“Her duyduğunu nakletmesi kişiye yalan olarak yeter.” (Müslim, Mukaddime 5)

“Özür dilemek zorunda kalacağın bir sözü söyleme!” (İbn Mâce, Zühd 15)

Diline dikkat et. Sözüne dikkat et.

Bak yine Efendimiz(s) ne buyuruyor: "İnsanoğlunun her sözü aleyhinedir; ancak iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak yahut Allah-ü Tealâ'yı zikretmek müstesnadır." (Tirmizî, Zühd 63, 2414)

Şu watsap gibi muhabbet ağlarına da dikkat et. Bak ne buyuruyor Allah Celle Subhanehu: "İnsanların birbirleri arasında gizlice konuşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak sadaka vermeyi, bir iyilik yapmayı veya insanların arasını düzeltmeyi teşvik eden kimselerin bu maksatla yaptıkları gizli konuşmalar bundan müstesnadır. Kim bunu Allah rızası için yaparsa, elbette biz ona pek büyük bir mükâfat vereceğiz." (Nisa, 114)

Beş vakitte, zamanı durdur, geriye dön ve yarın için ne göndermiş olduğuna bir bak.

Amerika'yı her gün yeniden keşfetmeyi bırak, herkesin mağlup olduğu, cehalet, zaruret ve ihtilaf düşmanlarına kendinin de yenildiğini bil ve her daim istiğfar et, hemen sanat, marifet ve ittifak için yorul..

Sana şu gözle bu gözle bakana ayna tutmayı da bırak. Onu en iyi görene bırak.

‘Sen de mi Brütüs' deme. ‘Bendeki de nefs-i emmare' de. ‘Bana da musallat şeytan-ı racim' de.. Ve bir euzü besmele çek.

Duydun mu Abdullah? Duydum.