Mustafa KARAKAŞ
Sapıklara cezasını mahkûmlar veriyorsa
Ülkemiz garip mi garip bir ülke!
Devletin bazı konularda adalet getirmeyeceğinden eminiz. O kadar eminiz ki adaleti bir suçlunun inşa etmesine umut bağlarız bazen.
Malumunuz gündemde çocuklara yönelik sapık saldırı var (cinsel saldırı ya da istismar demeyeceğim, bunun adı sapıklıktır.)
Evet, çocuklara yönelik sapık saldırılarda umudumuz ne hukuk sistemimiz ne de adliyeler maalesef.
Peki ortalama vatandaş bu sapkın saldırılar karşısında ceza verme noktasında adliyelerden umut kesince kime umut bağlıyor biliyor musunuz?
Buyurun evin beyi konuşuyor:
Dert etme hanım! Cezaevine girsin o namussuz, vallah onu şişlerler. Mahkûmlar onu yaşatmaz.
Yemek sofrasını toplamakla uğraşan anne, göz ucu ile küçük kızına baktıktan sonra yürekten “inşallah” deyiverir ve mutfağa gider.
Baba kanepeye uzanmış bu sapıkların yaşatılmaması gerektiği konusunda- haklı olarak- söylenmeye devam eder.
Evet babanın çözümü idam! Devletin yapmayacağını bildiği için hanımını teselli ediyor: Mahkumlar içerde yaşatmaz onu…
İşte adaletin iflas vesikası…
Bir ülkede vatandaş devletin adaleti temin etmediğine emin ise o sistem çökmüştür.
Yani 1928'de İtalya'dan transfer ettiğimiz Ceza Kanunu iflas etmiştir. Sekülerizm iflas etmiştir.
Aile değerlerini ayaklar altına alan mua(ısır)! medeniyyet seviyesine ulaşma projesi iflas etmiştir. Isıran alçaklığa dönüşmüştür.
Diyorlar ki “efendim dini kurallarla yönetilen ülkelerde de bu sapıklar oluyor. Tüm dünya bu sapkınlıktan şikayetçi, sorun kanunda değil; insanda”
Elbette bu sözün haklılık noktası vardır. Zaten insan düzelse kanuna bile ihtiyaç kalmaz ki…
Ama ne çare insan kanunsuz olmuyor işte.
Bu sözü söyleyen iyiniyetli ise “Kanunu İslam olan devletler insanı İslam olan devletlere dönüşmemiştir. Zira kanunun kendi insanını oluşturması en az 100 yıl alır. Bak mevcut sistem daha yeni yeni ürün vermeye başladı.” Bundan dolayı kanunu şeriat olan ülkelerde benzer sorunlar yaşıyordur, yaşayacaktır. Zira İslam dünyasının en gelişmiş medeniyet havzası bu topraklardır. Medeniyet ancak bu topraklardan yükseltilebilir çünkü bu toprakların mirası vardır. Bundan dolayı diğer İslam ülkelerine bakacağımıza 300 yıldır kendisine benzeyelim diye kendimize maşuk kıldığımız batıya bakalım orada durum nasıl?
(Dünya genelinde her iki dakikada bir, 1 çocuk cinsel istismara uğramaktadır. 17 yaşından küçük her 3 kız çocuğundan biri ve 17 yaşından küçük her 6 erkek çocuğundan biri cinsel istismara maruz kalmaktadır. İstismara uğrayan çocukların %48'inin erkek, %52'sinin ise kız çocuğu olduğu görülmektedir)
Yukarıda tarif edilen dünyayı bizim medeniyetimiz(İslam medeniyeti) inşa etmedi. Bizim medeniyetin baskın olduğu dönemlerde kuş yavrusunun yuvasını bozana bile kötü gözle bakılırdı ama 100 yıldır sekülerizme karşı yenik durumdayız. 100 yıldır perişanız, biz gibi giyinsek te biz gibi konuşsak ta biz gibi düşünmeye çalışsak ta bir türlü İslam halkları olarak biz olamıyoruz.
Çünkü her tarafımıza sekülerizmin necaseti bulaşıyor
Çözüm aslımıza, kültürümüze, inancımıza dönmek ve onu aileden toplumsal hayata, televizyondan tiyatroya, idareden hukuka her alanda hâkim kılmaktır.
Bizden öncekiler yaptılar ve “çocuklarını yumurtlama döneminde kuş yuvasından yumurtaların alınmasının uygun olmadığı prensibi ile büyüttüler.”
Peki çocuklara kıyan bu canavarları kim yetiştirdi?
Evet, tahmin ettiğiniz gibi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.