Yasin DEMİR
Sarhoş İmam Bekir ile Başkan Trump
Rivayet edilir ki, Tek partinin kasavetli dönemlerinde camilerde imam sıkıntısı had safhadadır. Süleymaniye Camisinin avlusundan kaldırılan bir cenazenin namazı, Sarhoş Bekir namında birine bir şekilde kıldırılmıştır. Tam cenaze namazı kıldırılacakken sarhoş Bekir, ölünün üzerine ağlayarak kulağına bir şey fısıldar. Oradakiler merak eder sorarlar… Sarhoş Bekir şöyle der: “Mevtaya dedim ki, sen şimdi öte tarafa gideceksin, oradakiler memleketin hali nicedir diye sorarlarsa sen onlara: Valla sarhoş Bekir, Süleymaniye'ye imam olmuş, dersin. Onlar vaziyeti çakarlar…!”
Tüm dünya gibi Amerikalılar da 50 devletlik bir federasyona Trump gibi birisini başkan seçmenin şoku ve şaşkınlığı içindedirler. Fakat şu görülmelidir. Trump'ın başkanlığı yeni bir başkanlık değil, varılan gidişatın bir sonucudur. Vahim olan Trump'ın başkanlığından ziyade, Amerikan halkının Trump gibi bir karakterin başkan seçecek bir haleti ruhiyede yaşıyor olmasıdır.
Obama, başlangıçtaki farklı söylem ve vaatlerine rağmen Bush'tan çok farklı davranabildi mi ki, Trump da Obama'dan farklı bir tutum sergileyebilsin? Afganistan işgali sürdürüldüğü gibi Irak ve Suriye'de yeni bir işgal sürecine gidildi. İslam coğrafyası kan revan ve virane… Başı da ABD çekiyor. Trump'ın Kaddafili ve Saddamlı bir İslam Ortadoğu özlemi ise, aslında onun İslam coğrafyası hakkındaki kafa yapısını ifşa ediyor. Esed'in de kalmasından yana.
Mesele şudur: Genelde dünya, özelde de İslam coğrafyasının sömürüsüne göre dizayn edilmiş bir ABD dış politikası vardır. Başkan değişikliği ile bu ,pek değişmez. Değişiklik ancak karşıt cephenin değişimi ile mümkündür. Mesela son dönemlerde Türkiye'nin değişen Ortadoğu koşullarına özgün bir politika oluşturma temayülü, başlangıçta Türkiye ile çok samimi bir görüntü veren Obama ve ABD siyasi aktörlerinin, Sayın Erdoğan'a ve çevresine selam verme pozisyonuna getirmiştir. Suudi Arabistan, İran, Rusya vs. devletler için de bu tür değişimin değişik versiyonları söz konusudur.
Sonuç olarak şunu çok rahat söyleyebiliriz. İslam âlemi, ABD başta olmak üzere, kendisi üzerinde hesap tasarlayan odaklardaki istendik değişimi, ancak kendi üzerinde sağlayacağı değişim ile mümkün kılabilir. Kendisini olumlu yönde değiştirmesi, ilahi yardımın da şartıdır. Bunun ilk adımı ise Müslümanlara karşı iyi niyet tohumunun kafalarda oluşturulmasıdır. İç çatışmaları bitirecek macraya girme fikrinin işletilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Sıkılan yumrukların, gevşetilerek el sıkışma pozisyonuna getirilmesidir. Birbirleriyle silah ile değil lisan ile konuşma denenmelidir. Çünkü İslam âleminde silah daha çok ecnebi kaynaklı, lisan ise Kur'an kaynaklıdır. Aksi halde bu kör dövüşün kazananı olmaz. Suriye'deki ateşkes için, ABD ve Rusya'nın belirleyici taraf olarak masaya oturması, bu kör dövüşün kimin kavgası olduğunu da açıklıyor… Ne kadar hazin ve ne kadar gayri İslami bir durum…!!
ABD'nin son dönemlerde Türkiye'ye karşı PKK/PYD hamiliği, benzer şekilde 11 Eylül'ün mali faturasını yıllar sonra Suudi Arabistan'a çıkarma çabası…
Aslında ABD ve Batı'nın gelecekteki Ortadoğu politikasının keyfiyeti ve yeni hedefleri konusunda açık ipuçları veriyor. Bu politikaların mimarı Trump değil. Ama uygulayıcısı Trump olacaktır. Mimar ABD'nin çıkarlarıdır. Trump'tan ziyade gerçek mimara odaklanmalı, tedbirler bu yönde alınmalıdır.
Allah'a emanetsiniz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.