M. Zülküf YEL
Savaşların mağduru siviller
Suriye ve Irak'ta yaşanan savaş ve çatışmanın en büyük mağduru sivillerdir. Özellikle toplumun en savunmasız kesimini oluşturan kadınlar ve çocuklar, bu savaşlardan en fazla etkilenen kesimlerdir. ABD, Rusya ve küresel şer güçler, İslam beldelerini bombaladığında sivillere ehemmiyet vermediği gibi; bölgesel ve yerel güçler de bu konuda hiçbir hassasiyete sahip değildirler. Camiler, hastaneler okullar, taziye ve düğün evleri, fırınlar ve ekmek kuyrukları, ambulanslar ve yardım konvoyları gibi bombalanması her yönüyle yasak olan ve tasvip edilmeyen yerler pervasızca bombalanmaktadır. En azından bu yerlerin bomba ve füzelerin hedefi olmaması için özel bir çaba gösterilmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
DAİŞ'in iki önemli kalesi olan Rakka ve El Bab'ın bombalanmasında da bu hassasiyet gözetilmemektedir. Askeri hedeflerin yanı sıra, bu şehirlerde yüz binlerce sivil olduğu halde, bu şehirlere dönük saldırılarda hedefin niteliği pek gözetilmiyor, hedef ayrımı yapılmıyor. Geçenlerde Rakka'ya yapılan bir hava saldırısında, onlarca sivil yaşamını yitirmişti. Bunlar arasında kadın ve çocuklar da vardı. Yine El Bab'a yapılan saldırılarda da benzer kareler gelmeye başladı. Türkiye, El Bab harekâtında desteklediği unsurlarla beraber bu hassasiyete dikkat etmelidir. Sivil insanların katledilmemesi ve bu savaştan zarar görmemesi için gereken tedbirleri almaya çalışmalıdır.
Musul'da ve Halep'te de savaştan en fazla zararı siviller görüyor. Askeri unsurların kendilerini koruma kabiliyeti var iken, siviller böyle bir imkândan mahrumdur. Dolayısıyla sivillerin, özellikle de çocukların korunması için gereken her türlü tedbirin alınması evrensel bir insani vazifedir. Özellikle sivil yaşam alanlarının bilinçli olarak bombalanması tam bir vahşet ve insanlık suçudur. Kimden gelirse gelsin ve kime karşı yapılırsa yapılsın, her kesin bu insanlık suçuna karşı sesini yükseltmesi lazımdır. Mazlum konumunda olan sivil insanların dini, ırkı, mezhebi sorulmaz; sorulmamalıdır. Sivillerin tek suçu(!), hesaplaşma arenasına çevrilen vatanlarında yaşamaya çalışmalarıdır. Savaşın da bir ahlakı vardır. İnsani değerler kesinlikle unutulmamalıdır. İnsani değerleri ve hassasiyetleri unutan taraflar, her şeyden önce kendilerine duymuş olduğu saygıyı yitirmişlerdir ve kendi kendilerini mahkûm etmişler demektir. Siviller kesinlikle savaşın bir unsuru değildir ve yapılmamalıdır.
Evleri ve barkları başlarına yıkılan masum insanlara bir nefes hava, bir yudum su, bir lokma ekmek ve bir avuç hürriyet çok görülmemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.