Şehid Halil Katıtaş
Aslen Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı Aligör beldesinden olan Şehid Halil Katıtaş, 1968 tarihinde pamuk ekmek için gittikleri Mardin civarındaki bir köyde dünyaya gelir.
Aslen Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı Aligör beldesinden olan Şehid Halil Katıtaş, 1968 tarihinde pamuk ekmek için gittikleri Mardin civarındaki bir köyde dünyaya gelir. Aile çok fakir olduğu için Şehit Halil zorluklar içerisinde büyür. Şehit Halil, 10 yaşlarında iken Yeşil Kubbe Camii içinde bulunan medresede Şeyh Seyda Mehmet Ali’nin yanında Kur’an okumaya başlar. Orada öğrencilere ders veren Molla Kasım, Şehit Halil’e Hanifi ismini takar. Böylece Şehit Halil, Hanifi adıyla Kur’an eğitimini burada tamamlar.
KARDEŞİ İSMAİL KATITAŞ’IN DİLİNDEN ŞEHİD HALİL
Ceylanpınar’da büyüyen şehidin yaptığı tek iş pamuk yetiştirmekti. Tarlası olmadığı için de hep başkalarının tarlasını icare(kira karşılığı işletmek) ederdi. Ektiği pamuk tarlasında ailece çalışır, geçimini sağlardı. Şehit Halil hiç okul okumamıştı. Ancak okuma yazma öğrenmek için çaba sarf ederek gece okuluna gitmeye başladı. Her gece bir saat okuma yazma öğrenmeye çalışan Şehit Halil sonunda okur-yazar belgesi aldı.
ALLAH’A KULLUK YAPMAMIZI İSTERDİ
Şehit Halil evdeki erkek kardeşlerinin en büyüğü olmasından dolayı askere gitmeden önce evlendirilmişti. Askerliğini bitirdikten sonra Ceylanpınar’a dönen Şehit Halil bir ara bir eczanede çalışmak için İstanbul’a gitmeye karar verdi. İstanbul’a gitmeye karar veren Şehit Halil, İstanbul’da işleri yolunda gitmeyince 10 gün sonra Ceylanpınar’a geri döndü. Ceylanpınar’a döndükten sonra 1992’de Ceylanpınar’a bitişik -şu an Bahçelievler olarak bilinen mahallede- bir tarlada onunla beraber tekrar pamuk ekmeye başladık. Şehit Halil her zaman bize tavsiyede bulunur, Allah’a kulluk etmemizi isterdi. İnsanlarla çabuk diyalog kurardı. Bir karıncayı bile incitmek istemezdi.
ŞEHİD DÜŞTÜĞÜNDE SİMASI KAR GİBİ PARLIYORDU
Yine bir Eylül sabahı kılınan sabah namazının ardından pamuk toplamaya gidiyorlar. Tarihler 09.24.1992 Perşembe gününü gösteriyordu. Demek ki takdiri ilahi tamam olmuşsa hiçbir şey buna engel olmazmış. Bitişik tarlada pamuk eken Hacı Ali Çiçek’in yanına giden Şehid Halil kendisine ikram edilen çorbayı içmeden oradan ayrılır. Hacı Ali Çiçek’in yanından ayrılan Şehid Halil bakkala gider. İşte o sırada Şehid Halil, orada bulunan iki şahıs tarafından silahlı saldırıya uğrar. Vücuduna iki kurşun isabet eden Şehit Halil, 24 yaşında düştüğü yerde şehadet şerbetini içerek Rabbine kavuşur. Şehidin şehadet anında tebessüm eden siması kar gibi parlıyordu.
HANIMI ÇOCUKLARINI ŞEHİDİN ARZULADIĞI ŞEKİLDE BÜYÜTTÜ
Ardında beş çocuğu yetim kalan şehidin fedakâr eşi umutsuzluğa kapılmadan hayata tutunarak pamuk, fındık, kayısı tarlalarında çalışıp yetim çocuklarını şehidin istediği gibi İslam terbiyesi üzere büyüttü. Şehid Halil’in şehadetinden sonra kanser hastalığına yenik düşen bir oğlu ise vefat etti.
DAVA ARKADAŞININ DİLİNDEN
Ailesine, akrabalarına ve tüm insanlara karşı çok hürmetkâr bir insandı. İslam’ı çok seven, cömert, halim, selim biri olmakla beraber küfre karşı tahammülsüz bir insandı. Çok fazla bir ilmi olmamasına rağmen İslam’a çok bağlıydı. Tarlada sulama yaparken gece gündüz Kur’an kasetlerini ve ilahi kasetlerini dinlerdi. Hatta bundan dolayı İslam düşmanları(PKK) onu sürekli tehdit ederlerdi. Yani o dönem İslam düşmanlarının(PKK) hiçbir şeye tahammülleri yoktu. Şehid de bu tehditlere rağmen İslami yaşantısından vazgeçmeyerek tehditlere aldırış etmezdi.
YOKLUK İÇİNDE YAŞAMIŞ MAZLUM BİR İNSANDI
Şehit Halil, ailece yokluk içinde yaşamış mazlum bir insandı. Buna rağmen çok fedakâr bir insandı. Mesela, 1990’lı yılların çok kötü şartlarında İslam düşmanlarının(PKK) Müslüman davetçilere hayat hakkı tanımadığı o dönemde bir gün Ceylanpınar’ın bitişiğindeki pamuk tarlasında sulama yaparken kendisini iki İslam davetçisi ziyaret ederler. Bu misafirlere çay ikramında bulunmak için tarlanın kenarından yolun yanındaki çadıra çay yapmaya giden şehidin kardeşi ellerinde uzun namlulu silah bulunan şahıslara rastlar. Bu silahlı şahıslar şehidin kardeşine misafirlerinin eşkâlini tarif ederek ‘Buralarda dolaşan iki kişiyi arıyoruz. Ne tarafa gittiler?’ diye sorarlar. Şehidin kardeşi de onları başka bir yöne yönlendirir. Şehidin kardeşi bu durumu misafirlere hissettirmeden şehide anlatır. Misafirler oradan ayrılacakları zaman tehlikeyi fark eden şehit, misafirleri başka bir taraftan gönderir ve kardeşini yardımcı olması için arkalarından gönderir.
Allah, Şehid Halil’in şehadetini kabul etsin, bizleri de onların yolundan ayırmasın. Âmin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.