Zülküf ER
Şehid Muhammed Said!
Kısacık ömrünü Annesinin çok değerli nasihatine uyarak yaşamış ve daha 17’sinde iken tarihin kaydettiği en şedid Kürt ve İslam düşmanı olan güruh tarafından önüne kurulan tuzak ile şehid edilmişti.
‘Sakın doğru yoldan ayrılma’ demişti annesi ona. O da Annesinin nasihat ve duasına binaen yolların en doğrusuna baş koymuştu.
Muhammed Said… İdil’den… 17 Yaşında ve Seydası Molla Zeki’nin yolunda…
İman etmiş, Hüseyni davanın saflarında Ali Ekber, Ali Asgar kişiliğine bürünüp asrın Yezidlerinin hedefi haline gelmişti…
Kürt ve İslam düşmanı güruh, Muhammed Said ve yarenlerinin kapısına dayanmış ve onlardan ya kendilerine teslim olmalarını ya kendi merkezleri saydıkları İdil’i terk etmelerini ya da kendilerini Kerbela günlerine hazırlamalarını istemişti…
Heyhat ki ne Heyhat! Nerede görülmüştür ki bir Hüseyn boyun eğsin
Heyhat ki ne heyhat! Nerede görülmüştür ki bir Hüseyn zulme eyvallah etsin
Heyhat ki ne Heyhat! Nerede görülmüştür ki bir Hüseyn Dünya’yı Cennet’e tercih etsin…
Neticede Muhammed Said de bir Hüseyni olup Allah’ın erlerinden bir er idi ve zillet ile korku ondan fersah fersah uzaktı…
Baskılar, boykotlar, tehditler artıkça artmış yeşil kuşlar İdil’i, Cezire-Botan’ı, Nusaybin’i, Silvan’ı mesken tutmuş Cennet yolcusu bekler olmuştular…
Yeşil kuşlarını gönderen Züntikam, Ebabillerini gönderme ikramında da bulunmuştu Said ve yarenlerinin kalplerine cihad aşkı düşürerek…
Yeşil kuşlar Cennet’e, Ebabiller ise Cehennem’e taşıyordular yolcularını Kürdistan topraklarından…
Narın şeytani kulları Muhammed Said’in olduğu yerden can almış Melle Sabri ve hanımı Hayriye anneyi katletmişti. Hüseyni Dava, Yasir ve Sümeyye’sine kavuşarak Ramda vadisinden yükselen feryada ortak olmuştu…
Muhammed Said ve yarenleri için iman ateşten kor olmuştu artık. Şehadet İdil sokaklarında kol geziyor kurulan tuzaklar alçakça işliyordu…
Anası babası telaşlanmış Muhammed Said’i İdil’den alıp köye götürmüşlerdi. Ama onun yüreği İdil’de yarenlerinin yanındaydı. Her gün bir yareni şehid olurken ona bir köyde öylesine oturmak yakışmazdı ki.
Yola düşmüştü Muhammed Said İdil’e doğru. Ailesi ve bütün köy ardındaydı... Şehadet Dünya’ya ağır basmış ve Muhammed Said İdil’e yarenlerine ulaşıp Hüseyni safta yerini almıştı…
O gün yine oruçluydu Muhammed Said… Okuduğu İdil Lise’sinden çıkmış yoluna koyulmuştu… Yeşil Kuşlar Cennet Sevdalısı bu gencin omuzlarında kanat çırpıyor Firdevs’in kapıları yavaş yavaş açılıyordu Muhammed Said için…
Narın kulları pusu atmış, tuzak kurmuştular. Dün Cizre’de Molla Zeki ermişti şehadete… Bugün ise 20 Şubat 92 idi… İdil semaları kurşun sesleriyle yankılanıyor Muhammed Said iftarını Firdevs Cenneti’nde açıyordu…
Rabbim Şehadetini kabul buyursun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.