Şehitler şehadet mekteplerinin muallimleridir
Susa Şehitlerini Anma Programı'na katılan siyasetçi, yazar, STK temsilcileri ve halk, şehadetin önemine değinerek, şehitlerin şehadet mekteplerinin muallimleri olduğunu söyledi.
Diyarbakır'ın Silvan (Farqîn) ilçesine bağlı Susa (Yolaç) köyünde 1992 yılında PKK tarafından camide kurşuna dizilerek katledilen 2'si çocuk 10 kişinin şehadet yıldönümünde Susa-Der anma programı düzenledi. Köy şehitliğinde düzenlenen anma programına çevre il ve ilçelerden sıcak havaya rağmen yoğun katılım oldu.
Anma programına katılan siyasetçi, yazar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve halk, duygu ve düşünlerini paylaştı.
Şehadetin önemine değinen katılımcılar, şehitlerin şehadet mekteplerinin muallimleri olduğunu belirttiler.
HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Vedat Turgut, cami şehitlerinin halkı korumak üzere canlarını seve seve verdiklerini söyledi.
Katliamın üzerinden 25 yıl geçtiğini hatırlatan Turgut, "Katliam olduğunda o zaman biz lise çağlarındaydık. Elbette ki bu katliamı iyi bilmek lazım. Zira bu katliam cami içinde yapılmış bir katliamdır. Vahşi örgütün hunhar bir şekilde İslami camialara yöneldiğini, Müslümanları katliamlardan geçirdiğini görmekteyiz. Bir tarafta bazı yerlerde mayınlarla onlarca insanları katledecek, bir taraftan sırf Müslümanları sevdiği için ya da Müslüman bir gencin ebeveyni olduğu için yaşlı ihtiyarları katledecek ve bununla yetinmeyen vahşi örgüt, kutsal olan mabette katliam yaptı. Bir insan camiye, havraya, kiliseye sığınırsa normalde dokunulmaz olması gerekirken, gelin görün ki namaz esnasında köyü basıp, camiyi abluka altına alıp cami içerisindeki Müslümanları katlettiler. Bunların gayesi bellidir. İslami yapı ve düşüncelerdir." dedi.
"Şehadet kayıp değil kazançtır"
Şehitlerin kanlarının milyonlarca Kürt halkının Marksizm ve Komünizmin oyunlarına emel olmasına engel olduğunu dile getiren Turgut, "Dolayısıyla o gün de devletin içerisindeki Jitemvari, Ergenekonvari yapılanmalarla belki o zaman FETÖ uzantıları ile anlaşmış ve Kürdistan dediğimiz coğrafyamızda Müslümanlara bir katliam furyası başlatılmıştı. Düşünün, bir taraftan onlar saldıracak, belki de halkı korumakla mükellef olan kolluk güçleri o saldırılara zemin hazırlayacaklar. İşte, bu bir avuç genç kendi canlarından geçtiler. 6-8 Ekim katliamında olduğu gibi bunlar Müslüman halkı korumak üzere canlarını seve seve verdiler. Yüzlerce genç o zamanki hunhar örgüte karşı canlarını verdi ama milyonlarca Kürt halkı Marksist ve Komünizm oyunlarına emel olmaması için engel oldu. Dolayısıyla bizler minnettarız. Şu an sesimiz onlara gidiyor, bilsinler ki onların yolu bizim yolumuzdur. Şehadet bir kayıp değil kazançtır. Susa'da 10 kardeşimizi verdik, şimdi milyonlar bu kardeşlerimizin bırakmış olduğu davaya nefer olmuşlar." ifadelerini kullandı.
"Nasıl ki bu kardeşlerimiz masumsa bazı kardeşlerimiz de o dönemde zindanlara düştüler." diyen Turgut, sözlerine şöyle devam etti: "Nasıl ki 25 yıldır bu kardeşlerimizin şehadetinden vakit geçmiş, şu an 23-25 yıldır sırf 'Rabbim Allah'tır.' dedikleri, sırf Müslümanların izzetini, onurunu muhafaza ettikleri için kardeşlerimiz cezaevindedirler. Şu an adalet yolunda yürüyen sözüm ona insanlar, adaleti bir nevi istismar eden insanlar var bu ülkede ama gelin görün ki şu an adalete muhtaç olan Yusufiler var ve bunlar haksız bir şekilde hâlâ zindandadırlar. Buradan yetkililere sesleniyorum: Yarın öbür gün ruz-i mahşerde Rabbimizin huzurunda başı dik olmak istiyorsanız tez elden bu kardeşlerimizin ailesine kavuşmasına vesile olmak lazımdır, zira bunun vebali ağırdır."
Araştırmacı-Yazar Emin Güneş, şehitlik makamının peygamberlikten sonra en yüce makam olduğunu söyledi.
Şehitlerin kabrini ziyaret etmenin sıradan bir kabir ziyareti olmadığını ifade eden Güneş, "Şehitler bizim şehadet mekteplerinin muallimleridirler. Biz şehadetle ilgili onlarca konferans izlemekten daha çok burada dersler alabiliriz. Buradan alacağımız şeyler olur. En önemlisi burada bir manevi depolanma söz konusu. Buranın ruhaniyeti var. O insanların hayatını daha yakından görmek, bulunduğu coğrafyayı tanımak çok önemlidir. Bu şehitlerin makamını burada anlatmaya gerek yok. Şehitlik makamı peygamberlerden sonra en yüce makamdır. Cenabı Allah herkese bunu nasip etmez." şeklinde konuştu.
Halkın hem FETÖ'yü hem de PKK'yi tanımaya başladığını söyleyen Güneş, "Bu hareket, İslam düşmanlarını, bu ülkenin, bu toprakların düşmanlarını, Amerika'nın, İsrail'in, kâfirlerin iş birlikçilerini çok erken tespit etmiş, teşhisini koymuş ve mücadeleye başlamıştır. Bugün halkımız devletin, bu toprakların, dinin ve halkın düşmanlarını daha yeni yeni tanımaya başladı. Hem FETÖ örgütünü hem de PKK örgütünü bu hareket kadar yakından tanıyan ve gereğini yapan başka bir örgüt yok. Türkiye siyasi tarihini öğrenmek isteyenler, özellikle PKK ve FETÖ hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyenlerin bu hareketi tanımaları lazım. Bu hareketin ne zorluklarla bunlarla mücadele ettiklerini, ne bedeller ödediklerini, arkalarındaki güce rağmen nasıl direndiklerini anlamaları lazım." dedi.
İttihad'ul Ulema Genel Başkanı Enver Kılıçarslan, şehitlerin aradan geçen 25 yıla rağmen unutulmadıklarını belirtti.
Şehitlerin canlarını Allah yolunda verdiğini dile getiren Kılıçarslan, "Bu insanlar Allah yolunda canlarını verdiler. Kur'an üzerinde, camide Resulullah'ın hayatını okurken, bazı Allah'ın dinini, şeriatını, varlığını kabul etmeyen komünist ve sosyalistler tarafından şehit edildiler. Bugün katliamın 25'inci senesidir. Her sene bunlar anma programı ile anılıyorlar. İşte bu hayattır. Bu kardeşlerimiz Allah yolunda, bu gençliği ile canını Allah yolunda verdikleri için her zaman onlara dua ediliyor, Kur'an ve rahmet okunuyor. İşte bu en büyük hayattır ve şereftir. Bu insanlar şehit olmasaydı başka bir şekilde hayatları son bulacaktı. Şimdiye kadar birçok meşhur insan ölmüştür ama bir şehit kadar kendilerinden bahsedilmemiştir. Allah yolunda, Kur'an'ın hâkim olması için şehit olanlardan kıyamete kadar bahsedilir." ifadelerini kullandı.
Susa Der Başkanı Afif Çetinkaya, şehitlerin bıraktığı mirasa sahip çıkılması gerektiğini söyledi.
Şehitlerin şehadetlerinin bilinmesi için anma programlarını her sene tertip ettiklerini dile getiren Çetinkaya, şunları söyledi:
"Allah şehitlerin şehadetlerini kabul etsin. Allah bize de şehadeti nasip etsin. Her sene düzenlemiş olduğumuz anma programını yine düzelendik. Kardeşlerimiz ilgi gösterip geldiler, Allah onlardan razı olsun. Bu anma programlarımız her sene yapılacak. Çünkü bu kardeşlerimizin neden ve nasıl şehit edildiğini bütün dünyanın bilmesi gerekiyor. Müslümanların bu katliamla ayağa kalktığını bütün ümmetin görmesi için çabalıyoruz. Bu kardeşlerimizin şehadetleri ile bize Allah'tan başka kimseden korkmamamız, boyun eğmememiz gerektiğini, Allah'a ibadet edip, ona rükû ve secde edenlerden olmamız gerektiğini gösterdiler. Çünkü bu kardeşlerimiz camide şehit oldu. Görüyorsunuz haziran ayı ekin zamanıdır. Kardeşlerimiz köy işlerine rağmen camiyi terk etmemiş, camide namaz kılıp sohbet ediyorlar. Bizim de işimiz budur. Ne kadar yorgun olursak olalım camiyi terk etmeyeceğiz, Kur'an'ı ve sohbetlerimizi terk etmeyeceğiz. Biz buna uyacağız."
Anma programına katılan halk ise Susa cami şehitlerinin, PKK karşısındaki mazlum bir simge olduklarını söylediler.
PKK'nin camide katliam yaparak mabet dokunulmazlığını çiğnediğini ifade eden Hilal Zengin, "Susa şehitlerinin şehadeti unutulmayan bir yaradır. Özellikle cami yarenleri, camide böyle bir katliamın yapılması unutulmayacaktır. Bunu yapanların nasıl bir insan olduğu göründü. İnsan camide nasıl başkalarını şehit eder?" şeklinde konuştu.
Şehitlerin İslam’ı yaşadıkları için katledildiklerini söyleyen Şeyhmus Kızılkaya, şu ifadeleri kullandı: "Bu yapılanları unutmamak için senede bir defa da olsa buraya geliyoruz. Allah onların hakkını bırakmasın, bırakmamıştır da inşallah. Cenabı Allah zaten Kur'an-ı Kerim'de 'Benim dinime yardım edene muhakkak ki yardım ederim.' buyuruyor. Bunlar da Allah'ın dini için şehit oldular. Yani İslam'ı yaşadıkları için onları şehit ettiler. Katliamı yapanlar da iflah olmamış ve iflah olmayacaklardır."
Susa şehitlerinin kendisi için gurur olduğunu dile getiren Şeyhmus Emlük, "Susa şehitliği ve Susa şehitleri bu camianın dinsiz, komünist bir örgütün karşısındaki mazlumca bir simgesidir. Herkeste bu vahşi örgütün korkusu varken, bu bir avuç Müslümanın onlara karşı imanını ve dinini muhafaza etmeleri bizim için bir gururdur. Susa bunu simgeledi. Susa masumiyetimizin simgesidir. Zorluğun simgesidir Susa, mücadelenin simgesidir. Susa olduğu müddetçe bizim içimizdeki cihat ruhu sönmez Allah'ın izniyle. Susa'nın unutulmaması gerekir. Biz nasıl Kerbela ile diriliyorsak, bölgenin dinsiz örgütlerine ve diğer örgütlerine karşı Susa'yı o şekilde sahiplenmemiz lazım. Çünkü bu zulme karşı bir başkaldırıydı ve Allah Teâlâ bu insanlara şehadeti nasip etti. O zamanın şartlarında imanını muhafaza etmek Resulullah'ın dediği gibi bir kor ateş gibi olmuştu ve bu insanlar bu imanı eline aldılar canları pahasına. Ümmetin dirilişi kanın akışındadır. Eğer bir camia kan veriyor, şehit veriyorsa o diridir demektir." dedi.
Katliamda şehit edilenlerin çok münevver kişiliğe sahip olduklarını ifade eden Mahmut Kantar, "Müslüman olan bir insanın bu katliam hakkında biraz düşünmesi lazım. Niçin bunları şehit ettiler, kimin malına, kimin canına yani kime ne yaptılar? Allah şahittir bu insanlar çok mazlum insanlardı, dünya bunu iyi bilsin ki bu insanlardan mazlum bir insanın yeryüzünde olduğunu hiç sanmıyorum. Çünkü bu insanlar hiç kimsenin malına, canına dokunmamıştı, bu insanlar her gördüğü insana yardımcı olurlardı. Yani mazlumun yanında yer bulurlardı, onlarla beraber olmak istiyorlardı. Eğer bu insanlar hayatta olsaydı İslam hakkında başka şeyler olacaktı. Yani çok âlimdiler, çok bilinçli insanlardılar. Onların şehadetinin 25'inci yıldönümü dolayısıyla biz onlarla gurur duyuyoruz." ifadelerini kullandı.
Mizbah Korkmaz ve Şevket Gösteriş ise 25 yıl geçmesine rağmen şehitlerin anısının taze olduğunu ve katliamı yapanların iflah olmadıklarını belirtti.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.