Fatih AKMAN
Şehr-i Gureba: Şırnak
Şehri Nuh'tun, oldun şehr-i gureba ey Şırnak!
Neyin bedelinde bu mazlumiyet ve mağduriyet sana reva görülüyor. Neyin namına İsmail olup adanmışsın. Hıçkırıkların, feryadın, avazın ve ağıtların en içlisinden bir çığlıkken; neden çarpmıyor merhamet ve insanlık sahibi kalplerin duvarlarına, neden yankılanmıyor medeniyet adına ahkâm kesenlerin zihin dünyalarının semalarında.
Ey Nebi Nuh'la, Cudi'yle, aşkın piri Mela Cizîri ve Feqîyê Teyra gibi âlim ve seydalarıyla, Kırmızı Medrese gibi onlarca medresesiyle, Mem ve Zîn'le iftihar eden şehir!
Hz. Nuh'un bereketi, Mela Cizirî'nin aşkı, Feqîyê Teyra'nın ermişliği, Şeyh Seyda'nın ve Seyit Ali Findiki'nin tasavvufu, Şehit Muhammed Ata, Şehit Şeyh Molla Zeki, Şehit Said, Şehid Hüseyinê Fîli, Şehit Muhammed Şerif ile Şehit Abdulcelil ve mazlum İrşad gibi yüzlerce yiğidin çaba, hizmet ve kanıyla hayat bulan şehir!
Ey iffetiyle, misafirperverliğiyle, samimiyetiyle, civanmertliği ve yiğitliğiyle, İslami hizmet ve çalışmalarıyla; şiirlerde, bestelerde “Cizre, İdil, Silopi şahadetin mektebi” diye nam salan dile destan şehir!
Ey dünüyle bu günüyle, teorisi pratiğiyle zulmün ve zalimin karşısına dikilen, zorbanın hiçbirine “eyvallah” etmemiş olan şehir!
Uzun bir süredir, aziz ve bahadır Yusufilere mekânlık eden şehir!
Roboski derdiyle saçı ağaran, aşkın dergâhında yanıp tutuşan şehir!
Yokluğu, zorluğu ve çileyi gönlüne vuran şehir!
Modern kuşatılmışlığın avuçlarında çırpınışın içimizi yakıyor. Yasakla kalkıp oturmak, hürriyetin ülkesinde çağdaş esarete mahkûm olmak zor üstüne zordur. Çaresizlik kıyılarından çaresizliğe demir atmak zordur. Yokluk sahillerinden kimsesizlik limanına yanaşmak zordur. “Sıkıldım, usandım; gezmek, tozmak istiyorum”, diyen evlad u iyalin karşısında yavru kuşun çırpınışıyla “olmaz” demek zordur. Yokluğu, zorluğu, hastalığı, çaresizlik ve kimsesizliği an be an tadarken anne olmak, baba olmak zordur.
Hamd olsun, bu gün ise yasağın dışında bir an bile duraksamadan size ses, ciğerlerinize nefes, damarlarınıza kan olmaktan çekinmeyen kardeşleriniz var. Dünya görmese de sizden haberdar, sizin için çırpınan, derdinizle dertli kardeşleriniz var.
Umulur ki, aylardır süren sokağa çıkma yasağı son bulur, yaralar sarılır, mağduriyetler giderilir. Sizinle aynı kaderi yaşayan esaret içinde esaretin alasını tadan Yusufileriniz de bir görüşçü gözü görür.
Ey Şırnak! Sözün burasında bu gün itibariyle tam 226 gündür sokağa çıkma yasağının olduğu ve en ağırından çektiğin bu çile ve ızdıraba, kör gözlere, lal dillere, engelli akıllara; tutmaz ayaklara ve ellere “yazıklar olsun” diyorum.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.