Serêkaniyê'deki gelişmeler çözüm sürecini nasıl etkileyecek?

Serêkaniyê'deki gelişmeler çözüm sürecini nasıl etkileyecek?

Özerkliğe giden Rojava'yı hükümet, müdahale nedeni olarak görüyor. O zaman herkes soruyor: Çözüm süreci ne olacak?

Rojava’da PYD’nin özerklik ilan edeceğini açıklamasının ardından Ankara hareketlenmeye başladı. PYD, Türkiye ile çatışma ortamına girmeyeceğini duyursa da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Rojava’ya müdahale edilebileceği sinyalini verdi. Türkiye’de Kürtlerle çözüm süreci yürütülürken sınırın öte yanındaki Kürtlere müdahalenin barış sürecini nasıl etkileyeceği merak konusu. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz gazeteci, yazar ve eski diplomatlar “Rojava’ya müdahalenin Türkiye’yi zor duruma sokacağını” ifade ederek böyle bir müdahalenin barış sürecini tehdit edeceğini söylediler.

Cengiz Çandar, Temel İskit, Avni Özgürel ve Faik Bulut, kimilerince Resulayn kimilerince Batı Kürdistan olarak da bilinen Rojava’daki gelişmeleri ve bunların barış sürecine yansımalarını Taraf ’a şöyle değerlendirdi:

» Gazeteci - yazar Cengiz Çandar: Türkiye’deki barış sürecinin ana fikrini Abdullah Öcalan ve Başbakan oluşturdu. Bu iki isim de sürecin bozulmasını istemeyecektir. Fakat son günlerde Suriye’de yaşanan gelişmeler Türkiye’deki barış sürecini zora sokacak. Bunu da KCK eşbaşkanlığının, Yalçın Akdoğan’ın, Ahmet Davutoğlu’nun uyarı tehdit karışımı açıklamalarından anlıyoruz. Suriye’de PYD’nin kontrolüne giren Kürt kentlerinin sayısı artarsa, orada özerk bir Kürt bölgesi kurulur. Buna izin vermeyeceğini söyleyen Türkiye, müdahale için adam atarsa Türkiye’de barış süreci sürdürülemez. Çünkü Türkiye’deki Kürt siyasi hareketiyle Suriye’deki PYD bir madalyonun iki yüzü gibi, iç içe geçmişler. Aynı reflekslere sahip iki hareket bunlar. Şimdi siz biriyle uzlaşmaya kalkıp diğerini de tepmeye kalkarsanız Türkiye’deki süreci nasıl yürüteceksiniz. Eğer Rojava’daki devrimi silah zoruyla bastırmaya kalkarsanız Türkiye’deki çözüm sürecine de inanmıyorsunuz demektir.

Bölgede barış ve huzurun sağlanması için Türkiye’nin PYD ile anlaşması lazım, El Nusra ile değil.

» Emekli büyükelçi Temel İskit: PYD’nin, Türkiye’yi kışkırtmadan ilerleme, genişleme politikası yürüttüğünü sanıyorum. Orada durumlarını sağlamlaştırırken Türkiye’yi kışkırtmak istemediklerini de ısrarla vurguluyorlar. “Biz Türkiye’yle çatışmaya girmek istemeyiz ama buralarda bizim yerlerimiz” diyorlar. PYD’nin çok büyük bir tahrike girişeceğini sanmıyorum. Hükümet uyarısını yaptı, onlar da anladık dediler. Ancak bu PYD’nın bölgeye yerleştiği gerçeğini değiştirmiyor. Gelişmeler durumun gerçek bir soruna dönüşüp dönüşmeyeceğini gösterecek. Türkiye’de devam eden sürece ciddi anlamda olumsuz bir etkisi olmaz. Çünkü Öcalan’ın iradesine rağmen burada bir çatışma olmaz.

» Gazeteci - yazar Avni Özgürel: PYD’nin Türkiye’ye rağmen yeni bir yapılanmayı gerçekleştireceğini düşünmek hayalcilik olur. PYD’nin Irak Kürt yönetimi ile bir mutabakat sağlamadan, dolayısıyla hem Ankara’ya hem Erbil’e rağmen böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum. Önceki gün yapılan açıklamalar Rojava’da bir özerklik ilanı olduğu anlamına gelmiyor. Tabii ki Türkiye’nin duyarlılıklarını ifade ediyor. Dışişleri Bakanı’nın açıklamaları kimsenin bir hevese kapılmamasını sağlamaya yöneliktir.

Önemli olan bu süreçte Öcalan’ın kanaatinde bir değişiklik olmamasıdır. Aynı şekilde KCK’daki yeni yapılanma gibi gelişmelere baktığımızda çözüm sürecinde bir aksama görünmüyor. Süreç aksasa bile PKK’nın tekrar silaha dönmeyeceğini zaten Karayılan açıklamıştı.”


“PKK’ya yakın oluşum Türkiye’yi ürkütüyor”

Bölgedeki gelişmeleri yakından izleyen Kürt kaynaklarından biri ise Rojava’daki durumu Taraf ’a şu sözlerle değerlendirdi: “Türkiye Kürtleri ile Suriye Kürtleri büyük oranda fikren de olsa biraraya gelmiş durumda. Türkiye, kıyısında PKK’ya zihnen yakın bir oluşum bulunmasından ürküyor. Kürtler arasında böyle bir birliktelik fikren bile olsa Kuzey Irak yönetimi yani Barzani de buna kayıtsız kalamaz. Barzani, Türkiye’deki Kürtler ve Suriye Kürtleri biraraya gelirse Kürtler Türkiye ile birarada yaşamaktan vazgeçebilir. Duran Kalkan’ın yaptığı ‘Kimse Kürtleri alternatifsiz sanmasın’ açıklaması da bu anlama geliyor. Rojava’da özerklik ilan edilmesi halinde ne Beşar Esad ne de başka bir güç bir daha oraya girebilir. Bu durumda Türkiye’nin güneydeki Sünni gruplar ile arasında Kürt bölgesi girmiş olacak. Bu nedenle Türkiye gelişmeyi çok tehlikeli buluyor. Bu arada PYD’nin Cenevre konferansına katılması gibi bir durum var, bu gerçekleşirse Kürtler büyük bir meşruiyet kazanır, böyle bir meşruiyet karşısında Türkiye’nin Rojava’ya müdahale etme ihtimali ortadan kalkar. Türkiye İslamcıları desteklerken PYD seküler görüntüsüyle batının da sempatisine sahip.”


“Türkiye’nin İslamcı gruplarla bölgeye müdahalesi barış ruhuyla bağdaşmaz”

» Araştırmacı - yazar Faik Bulut: Türkiye’nin Rojava’daki Kürtlere yönelik politikası hem hatalı ve kusurlu hem de risk taşıyor. Türkiye’nin Cihatcılar, El Kaideciler ya da buna benzer gruplarla bölgeye müdahale edip çatışma yaratmaya çalışması barışın ruhuyla bağdaşmıyor. Diğer taraftan Rojava’daki ve Türkiye’deki Kürtlerin geleceği birbiriyle ilintili. BDP tabanıyla Rojava’daki Kürtler arasında kan bağı var. 1920’ye kadar her iki taraftaki Kürtler bir aradaydılar. Yani iki taraftaki gelişmeler birbirini etkileyecektir. İktidar ya da devlet Türkiye’deki barış sürecini tatmin edici şekilde götürmek istiyorsa bu reddiyeci tavrından ve Suriye’deki silahlı grupları PYD ve benzeri Kürt gruplara çatıştırmaktan vazgeçmelidir. Ve oradaki Kürtlerle anlaşmak uzlaşmak zorundadır. Barış konusunda iyi niyetli olan bir iktidar Rojava’ya dolaylı ya da dolaysız yollarla müdahale etmeyi düşünmemelidir. Bugüne kadar desteklediği silahlı grupları desteklemeyi de bırakmalıdır.(Taraf)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.