Seriyye ve gazvelerin amaç ve hedefleri
Yüce Allah tarafından, Sevgili Peygambere cihad izninin verilmesi ardından Hicretin birinci yılından itibaren İslam birlikleri kısa aralıklarla kontrol amaçlı devriyelere çıktılar.
Yüce Allah tarafından, Sevgili Peygambere cihad izninin verilmesi ardından Hicretin birinci yılından itibaren İslam birlikleri kısa aralıklarla kontrol amaçlı devriyelere çıktılar. Bu birliklerin çıkış amacı her ne kadar başta Mekke müşriklerinin Şam ticaret yollarını kontrol altına almak ve onların ekonomik damarlarını kesmek olsa dahi, bununla beraber birçok amacı daha barındırıyordu. Bu hedeflerden bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür:
a- Cihada hazırlık için bir tür askeri eğitim ve provalar yapmak.
b- Daha yeni kurulan İslam devletinin ordusunu oluşturmak.
c- İslam düşmanlarının olası askeri operasyonlarını engellemek.
d- İslam düşmanlarına güçlü olduklarını göstermek. Mekke müşriklerinden kaçıp Medine’ye sığınan müminlerin zayıf oldukları imajını silmek.
e- Coğrafyayı tanımak.
f- Şam ticaret yolunu kontrol altına almak.
g- Medine civarındaki kabilelerle ittifak antlaşmalarını imzalamak.
h- Kureyş`in hayat damarını tehdit etmek suretiyle onları barışa zorlamak.
i- Mekke’de hicret edemeyip müşriklerin baskısı altında olan müminleri bu zulümden kurtarmak.
Görüldüğü gibi, seriye ve gazvelerin birçok hedefi mevcuttur. Allah Peygamberi bu amaçların dışında cihadın asıl hedefini şu hadisiyle netleştirmektedir:
“Allah`tan başka ilah olmadığına ve Muhammed`in de Resûlullah olduğuna şahadet getirinceye, namazı kılıncaya, zekât verinceye kadar, insanlarla savaşmak bana emrolundu. Onlar bunları yapınca, Müslümanlık hakkının gerektirdiği cezalar hariç olmak üzere, canlarını, mallarını elimden kurtarırlar.”
Askeri faaliyetlerinin hedefini bu şekilde izah eden Hz. Peygamber (sav), on yıl gibi kısa bir sürede kendilerinin bizzat katıldığı gazvelerin sayısı yirmi yediyi buluyorken; Ashabını gönderdikleri seriyyelerin miktarı ise kırk yedidir. Sevgili Peygamberin bizzat içinde bulunduğu ve çarpışmanın yaşandığı gazveler dokuz olup şunlardır: Bedir, Uhud, Müreysi, Hendek, Kurayza, Hayber, Mekke`nin fethi, Huneyn ve Taif gazveleri.
İslam ordu ve birliklerinin amaç ve hedefleri işgal ve tedhişat değildir. Bilakis yüzyıllar boyunca şirkle yoğrulmuş bir toplumun hem dünya ve hem de ahiretlerini kurtarmaktır. Savaşa gönderdiği ashabına savaş ve barış prensiplerini bildirirken asıl amaç ve hedeflerinin ne olduğunu net bir şekilde anlamak mümkündür. Bu prensipleri şöyle sıralamak mümkündür:
1- Üzerlerine gidilen yerde mescid varsa ve orada ezan okunuyorsa saldırılmazdı.
2- Düşmanla karşı karşıya gelindiğinde üç tercihten biri sunulur:
a- Ya Müslüman olunuz kurtulunuz
.
b- Ya gayri Müslim olarak cizye verirsiniz.
c- Ya da sizlerle savaşılır denilirdi.
3- Mabedlere sığınanlar öldürülmezdi.
4- Kadın, yaşlı ve çocuklara saldırılmazdı.
5- İhanet edilmez ve öldürülenlerin cenazelerine zarar verilmezdi.
6- Hayvanlara ve doğaya zarar verilmezdi.
Rahmet peygamberi, gözlerimizin nuru Hz. Peygamberin düşmana karşı dahi ne derece adil olduğu mezkûr maddelerle daha iyi anlaşıldığı görülmektedir. Onun hedefi dünya malı ve metaı değildi. İnsanların şirk batağından İslam`ın aydınlığına çıkışları onun asli hedefiydi.
Görüldüğü gibi, Sevgili Peygamber Medine’deki bu kısacık süre içerisinde bizzat kendilerinin katılmış oldukları gazvelerin miktarı neredeyse her bir yıla üç tane tekabül ediyor. Onun Mekke’deki on üç yıllık mücadele tarihine baktığımızda da nerdeyse sıkıntısız bir tek günleri mevcut değildi. Medine’deki yıllarının tamamı, komple bir devleti ve toplumu yeniden inşa etmekle beraber, bu kadar gazveye de katılabilmiştir. Ümmeti olarak onun bu mücadele, azim ve gayretlerine bakarak utanmalı ve silkinerek kendimize gelmeliyiz. Hiç zaman kaybetmeden bir an önce ataleti ve duyarsızlığı üzerimizden atmalıyız. Yoksa bize, mübarek hayatlarıyla nakşederek emanet ettikleri bu şanlı mücadeleye emniyet etmemenin cezasına müstahak olacağız.
Şu anda ümmet olarak yaşamış olduğumuz zillet ve felaketler bu kötü amelin cezasıdır. İnşallah yeni nesil, büyük bir azim ve gayretle Hz. Peygamberin ümmetine teslim ettiği emanete sahip çıkar ve ak bir suretle rablerinin huzuruna çıkarlar.
M. Bahaddin Temel / İnzar Dergisi – Eylül 2012
İstifade edilen kaynaklar:
-İslam Tarihi: M.Asım Köksal
-İslam Peygamberi: Muhammed Hamidullah
-Zadul Maad: İ.Kayyum El Cevziye
-Hz. Muhammed’in Şahsiyeti ve Risaleti: İ. Şibli Numani
-Fukhüssiyre: S.Ramazan El Buti.
-El Esas Fissünne: Said Havva
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.