Bir yıl geçti. Koskoca bir yıl… Bize ait olmayan bir anlayışla ve bize ait olmayan bir yaklaşımla yeni miladi yıla girenlerden tutun da hayırla yad edip değerlendirenler/ihya edenlerler oldu. Bir yıl boyunca bu köşeye misafir olup yazdığım yazılara şöyle bir bakınca bir yılın değerlendirmesi hemen göze çarpıyordu:
2018'in başında ABD, İran ambargosunu konuşunca “Abd İran'a fakir dedi!” Söylem, Trump'a aitti. O sıralarda Başkan Erdoğan, Suriye konusunda ya Esad ile yakınlaşacaktı veya ABD ile işbirliği gerçekleştirecekti. “Üçüncü yol” buna işaretti. Halbuki “Türkiye daha fazlasını yapabilir… demişti ABD Bakanı Carter!”
Bu gerçeğe işaretle “Farkında mıyız?” dedik ve “Her calut için bir sapan vardır!” diye bir başlık attık. Galiba Şubat'tı ve şehadetti. “Allah onlardan razı olsun” dedik Şubat şehitlerine.
“İkiyüzlülük!”ten bahsettik batının. “Siyasi fıkralar”la siyasetin zavallılığını dile getirip gülümsettik. “Seçimler ve mahpuslar” diyerek Bahçeli'nin teklifini dile doladık. “Sen hangisini beslersen o kazanır!” anlayışıyla iyilik ve kötülük mefhumuna vurgu yaptık.
Filistinlilerin topraklarına dönmelerinin “Dönüşünüz muhteşem olacak!” gerçeğinden bahsettik.
“Kılıçdaroğlu'nun adaylığı ve reziller”lerden bahisle seçimleri ve yakışıksız söylemleri konuştuk.
“Nasıl silah pazarlanır?” direk batının oyunlarını deşifre ettik.
“Kılıçdaroğlu siyaseti” seçime hep damga vurdu. “Genel af beklentisi” bu meyanda seçim ötesine taşındı. “Seçim vaatleri” basında yer aldı. Onursuzluk kol geziyor!”du.
“Adaylar, siyasi nadas ve heybe!” deyip “Seçim yatırımı… laf-ı güzaf!” dedik. “Halkın siyaseti” vardı.
Trump “ilişkiler harika” dese de değildi.
“Kılıçdaroğlu koltuğu bırakır mı?”ydı? Siyasette? “Hüda-Par açısından seçim sonuçları nasıl okunmalı?”ydı.
“israil'e rest çeken ünlüler” vardı.
“Ve başkanlık sistemi!” CHP istemese de gelmişti. “Ne olacak bu CHP'nin hali?” bu süreçte bilemedik.
“Tecavüz rekoru kimde?”ydi diye sorguladık birilerini.
“Sayın Başkan! Yazdım; ama duymayacaksınız!” deyip hasta mahpusların sesi olduk.
“İran'a ambargo”dan bahisle “ABD ne dost ne müttefiktir!” gerçeğini yazdık.
“Trafikte ölenler üvey evlattır!” yaramıza parmak bastık.
“Esnaf ve zamlar” diye “Devlette israf!”ı haykırdık.
“İdlib: çıkarlar çatışması”na işaret ettik.
“Sistem, Bakan Ziya Beyi yutar mı? Evet!” dedik. “Af ve iktidar”ı tekrar dile getirdik. “İktidarın bu işe bakışını henüz anlayamadık…” diyen siyasetçileri konuştuk.
“Kaşıkçı olayı nasıl çözülür?”dü biz de yazdık.
“Sürpriz gündem ve 2023 vizyonu”nu söyledik. “İstanbul havalimanı”nı köşemize taşıdık.
“Yaptırım İran'a riski dünyaya!” gerçeğine vurgu yaptık.
“Zayn Malik ve Diam's”tan bahisle magazine girdik.
“Said Şahin, Bahattin Temel Ve Fikret Gültekin”in zulme maruz kalan sistem ve iktidar mazlumlarını haykırmaktan bigane olmadık.
“Adaylar ve ittifaklar” hakkında görüş belirttik. Bu meyanda meclisteki büyümüş; ama hala çocuk kalmış vekillerden bahisle “Siyasi ahlak” konusunda yazdık.
“Yeni eğitim sistemi”ni dile getiren iktidara eğitimin yapboz tahtasına döndüğünü belirttik de söylemekten bıktık. Onlar da değiştirmekten bıkmadılar.
“ABD niye çekildi, anlamadım?” diyen Putin'in söyleminin Ecevit'in “Öcalan'ı bize niye verdiler, anlamadım” söylemimi hatırlattığından dem vurduk.
Koskoca bir yılı böylece yaza yaza bitirdik. Gündem hep tefekkürü gerektiren bir ibretle yol alırken bizi kendinden habersiz kılma Allah'ım! Senden başka her şeyi olanlardan uzak, sadece Sana inanan güzel kullardan eyle bizi.