“Gelen gideni aratıyor!” sözü sadece insanlar için değildir. Bu söz, insana dair her şey için geçerliliğini korur. Bu bağlamda hayatımızdan kayıp giden her yıl bir önceki yılı aratıyor.
2019 yılını değerlendirirken insanlık için daha olumlu gelişmeleri konuşmak/yazmak elbette daha iyi olurdu. Kötülerin, kötülüklerin, zalimlerin ve ahlaksızların cephesi sistemli ve harıl harıl çalıştığı için 2019’dan da payımıza hisse ibret alınacak ve pişmanlık duyulacak olumsuz kare ve tablolardır.
Yaklaşık 40 ülkede yaşanan ve yaygınlaşan protestolar, halk hareketleri, kaotik sahneler, doğal felaketler, yangınlar, seller ve savaşlar…
Küresel güçlerin özelde İslam beldelerinde ve genelde tüm dünyada sebep olduğu savaşlar, kıyılara vuran göçmen/mülteci cesetleri, medeniyet havarisi kesilen Batılı ülkelerin onlara sığınmaya çalışan kadın-çocuk sığınmacıların botlarını batırma görüntüleri…
Emperyalist ABD, Rusya, Çin ve diğer ülkelerin Kürdistan, Afganistan, Doğu Türkistan, Suriye, Somali ve Yemen’de “Yanlışlıkla(!)” diye ilan ettiği sivil katliamlar, Siyonist işgalcilerin Mescid-i Aksa’yı deneme amaçlı ibadete kapatması, sorgusuz sualsiz genç kızları sokak ortasında şehid etmesi, Baas rejimi ve Rus uçaklarının İdlib’teki katliamları…
Muhammed Mursi’nin profesyonelce ve yavaş yavaş ölüme sürüklenmesi ve Mısır zindanlarındaki İhvan-ı Müslimin üye ve yöneticilerine yapılan işkenceler…
Suudi zindanlarında idamına karar verilen 3 âlim, bu ülkeyi laikleştirmeye çalışan veliaht prens M. bin Selman’ın festivalleri, ahlaksızlıkları…
Avrupa ülkelerinde yükselen ırkçılık ve dini Faşizm dalgası, ABD zindanlarında 16 yıldır hukuksuz bir şekilde tutulan AFİYE SIDDIKİ’, Hindistan’ın 60 yıl sonra gelen KEŞMİR kararı… Keşmir’in özerkliğine son veren yasa tasarısının kabul edilmesi… Keşmir’de Hindu zulmünün yeni bir merhaleye geçmesi…
Yapay Zekâyı güncel hayata müdahil kılma çabaları, bilim ve teknolojide yaşanan baş döndürücü gelişmeler ve İslam Âleminin bu gelişmelerden yeterince istifade edememesi…
Türkiye’deki yüksek enflasyon, işsizlik ve ekonomik kaygılar; sol-Kemalist ideolojinin pervasızlıkları, 6284 sayılı yasayla kökünden sarsılan aile kurumu, nikâhlı evliliklerin suç sayılması ve zinanın rızayla denilip meşrulaştırılması, zindanlarda unutulan Yusufiler…
2019’un tablosu özetin özeti olarak bu!
Bu tabloya bakarak geçen yılda biriktirilen hata, günah, vebal, haksızlık ve ahlaksızlıklar için pişman mıyız?
Geçen yılda ülkemizde ve dünyada işlenen cürümler, işgal edilen topraklar, katledilen masumlar ve aşındırılan değerlerde nemelazımcılığımız, korkaklığımız ve rahata düşkünlüğümüz ne kadar etken olmuştur?
2019 Dünya Almanağına yansıyan “Açlık, sefalet, yoksulluk, zulüm, işkence ve ezilmişlik” karelerinde kimin yanında yer almışız?
Birey veya toplumun sağlıklı, huzurlu, verimli ve ahlaklı bir yaşam sürdürmesi şu üç şeyin alışkanlık haline getirilmesi ile mümkündür:
Muahede(sözleşme), murakabe(gözetleme) ve muhasebe(sorgulama).
Günün evvelinde gün boyunca doğru davranıp yanlış yapmayacağı konusunda kendisiyle sözleşmek, gün içerisinde otokontrol mekanizmasını devreye sokup davranışlarını gözetlemek ve günün sonunda davranışlar kâr zararını sorgulamak insanların kişisel, ailevi, ekonomik ve toplumsal hayatı için bir ölçüt olmalıdır.
Gün, hafta, ay ve yılın sonunda muhasebesi yapılmış hayatlar sağlıklı yarınlara dair umut taşırlar; aksi halde içinde bulunulan zaman dilimi insana bir kambur olur ve yarınların karanlık kâbusu insanın üzerine çöker.
Miladi, Hicri veya doğum günü adı ne olursa olsun hayatımızdan bir yılı daha alıp götüren her zaman dilimi kişisel ve sosyal yaşamımız açısından bir muhasebeye ihtiyaç duymaktadır. Ticarette kayıpların telafisi ve daha çok kazanma adına sağlam bir muhasebe şarttır. Hesabı yapılmamış ticaret güdük kalır ve iflasa götürür.
Hayat, semeresi ahirette alınacak bir ticarettir.
Hayat, iyilik ve kötülükleriyle, doğru ve yanlışlarıyla, haklılık ve haksızlıklarıyla şaşmayan bir terazide tartılacağı bir ahiret gibi bir neticenin dibacesidir.
Üzerine güneşin battığı her gün ve ömürden on iki ayı götüren her yıl bir öncesinin muhasebesi olmalıdır. Bugün Batı ve onun aklıyla hareket edenler ‘Yılbaşı, Noel veya Paskalya’ adı altında 2019’u eğlence, zevk, haz ve haramla uğurlamak ve 2020’yi aynı arzularla çılgınca karşılamak çabasındalar. Bizim, nazarımızda bu böyle olmamalıdır. Fatiha süresinde her gün 40 kez yolunu reddettiğimiz ‘ğadaba uğrayanlar’a yılbaşı ve benzeri sebeplerle benzemek bizim kârımız olmamalıdır.
Hayatımızdan bir yılı daha alıp götüren ve yeni bir yıl imkânı bulacağımız şu günler bir yılın bir muhasebesi niteliğinde olmalıdır. Kişi ve toplum olarak elimizden yitip giden yıla dair değerlendirmeler yapılmalıdır. 2019’un en önemli olayları, yaşanmışlıkları ve görselleri göz önünden birer birer geçirilmelidir. Geçmişe dair yaşananlar, söylenenler, davranışlar ve şahitliklerin yüreğimizde açtığı yara ve sırtımızda oluşturduğu kambur görülmelidir.
Yeni bir yılda yeni pişmanlıklar yaşamamak ve kaldıramayacağımız veballer almamak adına bütün bunlar iyi bir muhasebe için ipucu olarak değerlendirilebilir.