12 Eylül Askeri Darbesi’nin neredeyse yuvarlayarak söylüyorum kırkıncı yılını kutluyoruz. Pardon kınıyoruz. Yani kırk yıldır darbeyi ve darbeciyi sözün en şiddetlisiyle ve en edebi olanı ile lanetliyoruz.
O günden bu yana 21 hükümet geldi geçti. Sayısız seçimler yapıldı. Hemen hemen her hükümetin gündeminde darbe ve darbenin getirdiği hukuku değiştirmek vardı. Bu güne kadar 12 Eylül Darbesi’ni, yasasını ve darbecisini seven ve öven aklı başında birine rastlamadım. Ha keza Özal’dan bu yana 12 Eylül Anayasası’nı değiştirmek halkın ve siyasetin gündeminden hiç düşmedi. Yani biz SİSİ’ninkine benzer bir anayasa ile yönetiliyoruz el an. Kenan Evren’in tek kusuru “bu anayasa bin yıl sürecek” dememiş olmasıydı.
Darbe kadar yasasının da çok çirkin olduğu, toplumu böldüğü, ayrıştırdığı, düşmanlaştırdığı, ötekileştirdiği; darbeciler kadar gaddar, zalim, baskıcı bir yasa olduğu hususunda farklı bir söyleme sahip yine aklı başında birini gördünüz mü? Hatta darbe anayasasını içten içe içselleştirmiş kimi dinozorlar bile bunu alenen göze alamamışlardır.
Seçim meydanlarının seçmeni en çok ateşleyen sözü idi darbeci anayasayı değiştirme vaadi. Zira bu anayasa hem sağcıya, hem solcuya; hem dindara hem dinsize; hem Türk’e hem de Kürd’e karşı çıkarılmış bir yasa idi.
Sadece içeride değil dışarıya karşı da boynumuzu büken, elimizi mahkum eden, yüzümüzü kızartan bir anayasadır. Bu yasanın hukuku sebebince Dünya’dan dünya kadar ihtar ve ceza aldık.
12 Eylül Darbesi’nde ben on yaşında, babam otuz yaşında, dedem altmış yaşında idi. Dedem darbenin bütün kahrını çekerek ve çok güvendiği Özal’a söylene söylene gitti. Babam her seferinde siyasilere kanarak sandığa gitti ve değişeceği umuduyla bu dünyaya veda etti. Ben elli yaşındayım ve aynı umut ile her seferinde sandığa gittim ve artık dede adayıyım. Oğlum otuzuna merdiven dayadı. Torunum bu anayasa hukukunun çizdiği yaşam kalitesi ile hayata gözlerini açacak, eğer Mevlam takdir buyurursa. Yani dedem, babam, ben, oğlum, ve torunum darbe anayasasının ürettiği hukuku ile hayatımızı idame ettik/edeceğiz.
Evet orasına burasına kısmen dokunuldu biliyorum. Bazı maddeleri de değişti biliyorum. Bu değişime halk da çok büyük destek verdi ve değiştirenleri seçimle ödüllendirdi. Sonra öğrendik ki bu parçalı değişim yeni bir darbenin hazırlığı içinmiş ki mezardan adam kaldırıp oy verdirecek kadar önemliymiş onlar için. Ama anayasa değiştirme yeterliliğine sahip hükümetler dâhil, kimse sivil bir anayasa yapmadı, yapmaya yeltenmedi.
Nasıl oluyor bilmiyorum ama herkesin ve kesimin değiştirmek istediği ama bir türlü değiştiremediği bu askeri anayasa tılsımlı mı ne! Yoksa ilahi bir kudret mi koruyor. Ya da bizi yönetenler bizi kullanıyor mu?
Düşünebiliyor musunuz Kenan Evren bile bir TV konuşmasında bu anayasanın o günün şartlarında yapıldığını bu günümüze hitap etmediğini ve değişmesi gerektiğini söylemişti. O da bu hasretle veda etti bu dünyaya. Darbe yasaları değişseydi belki işlediği cinayetlerin ve yaptığı zulümlerin yükünü biraz hafifleterek giderdi ama olmadı.
Bu güne değin 21 hükümet geldi ama değiştiremedi ya da değiştirmedi. 21 Hükümet ve kırk yıl “bir Evren ve bir gece” edemedi. Adam bir gecede bir anayasa yaptı. Sonrasındakiler, kırk hükümetle kırk yılda kırk akıllıyla değiştiremedi. Bu durumda bu anayasanın her yönetimin elini ve belini güçlendiriyor da değiştirmek ve yenisini yapmak istemiyorlar mı soruları akıllara geliyor.
Yazımızı siz değerli okuyucularımıza bir soru yönelterek bitirelim. Sizce 15 Temmuz darbecileri başarsalardı yeni bir anayasa yaparlar mıydı yoksa hazır darbe anayasasına konarlar mıydı?