Memur-Sen Adıyaman İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz, millet iradesine balans ayarı yapma gayreti olan 28 Şubat darbesinin, özünde millete, milletin değerlerine ve milletin iradesine yönelmiş bir darbe olduğunu, bütün darbeler gibi 28 Şubat'ın da bir mühendislik projesi ve toplumu, siyaseti, idareyi, inancı, ticareti, ekonomiyi, yargıyı, eğitimi, kısacası hayatın tüm alanlarını dizayn etmeyi amaçladığını dile getirdi.
İçte rant ve ikbal düzenini sürdürmek isteyenlerin, emperyalizmin desteğini alan Batı Çalışma Grubu eliyle, dışta bir milletin uyanmasını, bağımsız politika üretmesini istemeyen irade ile ortak çıkarda birleşerek üç unsuru hedef aldığını söyleyen Deniz, üç hedefi şöyle dile getirdi:
"Batıcı politikaların bizi kopardığı gelişmekte olan doğu ülkeleriyle bizi bir araya getirecek ve siyasi, ekonomik güç potansiyeli üretecek D-8 girişimi; milletin kaynaklarını hortumlayanların kurduğu rant, faiz ve talan sisteminin önüne geçen 'havuz sistemi'; mütedeyyin kitlelerin kamusal alan ve siyasette yer alma iradesi ile milletin güç ve öz güven aldığı inanç ve değerleridir."
Deniz, açıklamanın devamında "Esasen bu üç unsur üzerinden Yeniden Büyük Türkiye idealini yok etmeyi amaçladılar. Apoletli medya, bazı sivil görünümlü üniformalı sivil toplum kuruluşları, yargı ve YÖK gibi dönemin vesayet kurumları ise darbeye gerekçe ve malzeme üretme misyonu üstlendiler. Sonuçta millet iradesine kastedip, millet düşmanı projelerini uygulayacak siyasi kadroları başa geçirdiler. 28 Şubat darbesine açıkça destek veren, darbe ve cunta karşıtlığı ile nam salmış, özgürlük ve demokrasiyi dilinden düşürmeyen nice kişi, kurum ve çevrelerin de bu süreçte parlak makyajları döküldü ve o makyajın altında sakladıkları çirkinlikleri ortaya çıktı." ifadelerini kullandı.
"Haklarını arayan insanlar gözaltına alındı, işkence gördü, hapse atıldı"
Deniz 28 Şubat zulmünün boyutu şöyle dile getirdi: "28 Şubat darbesiyle milyonlarca insan fişlendi. Yüz binlerce kişinin eğitim ve çalışma hakkı elinden alındı. Milyonlarca kişinin oy verdiği Refah Partisi kapatıldı, yöneticileri siyasi yasaklı hâle getirildi ve yargılanıp mahkûm edildi. Okullara turnikeler ve ikna odaları kuruldu. Binlerce kişi hakkında davalar açıldı, mahkûm veya mağdur edildi. Mütedeyyin çevre ve sivil toplum kuruluşlarına polis ve jandarma baskınları yapıldı, yönetici ve üyeleri haksız suçlamalarla yargılanıp hapse atıldı. Birçok sivil toplum örgütü kapatıldı. 'Yeşil sermaye' yakıştırmasıyla müdahale edilen şirketler ekonomik olarak çökertilmek istendi. Haklarını arayan insanlar gözaltına alındı, işkence gördü, hapse atıldı. Velhasıl bu süreçte milyonlarca kişi doğrudan ya da dolaylı olarak mağdur edildi. Millet iradesi çiğnendi. İnanca ve değerlere savaş açıldı. 28 Şubat cunta rejimi, milleti öylesine baskı altına alıp kuşatmıştı ki, darbenin bin yıl süreceğinden şüpheleri yoktu. Ama millet iradesi, kendisini kadiri mutlak sanan darbecilere çok değil, 7 yıl içinde hadlerini bildirdi. Bin yıl sürecek dedikleri darbe süreci on yıl bile sürmedi. Darbe hükûmetinde yer alan partileri de bir daha dönmemek üzere siyaset sahnesinden sildi. Millete ayar vermek isteyenlere gerçek balans ayarını millet verdi."
"Giderilmeyen mağduriyetler ve kâmilen huzur bulmamış bir toplumsal vicdan var"
28 Şubat'ın izlerinin bazı alanlarda giderildiğini ancak halen hesap vermesi gereken kişilerin olduğuna değinen Deniz "22'inci yılına giren 28 Şubat darbesinde hesaplaşılmayan kişiler, giderilmeyen mağduriyetler ve kâmilen huzur bulmamış bir toplumsal vicdan olduğunu da söylemek zorundayız. Şöyle ki, 28 Şubat darbe davasında 10 askerin davası zaman aşımıyla düştü. Dava, darbeden 16 yıl sonra açıldığı için birçok delile ulaşılması mümkün olmadı. Dolayısıyla hesap vermesi gereken birçok kişi hesap vermemiş oldu ve darbe davası nakisalarla sonuçlandı." dedi.
"Darbenin sivil ayağı bütün yönleriyle yargıya taşınmalı"
Deniz, "Darbenin sivil ayağının yargılanmaması davanın en büyük eksiğidir. Bu kişiler maalesef bugün aramızda itibarlı kişilermiş gibi yaşamaya devam ediyor. Eksik kalan adaletin tesisi ve kamu vicdanının kâmilen rahatlatılması için diyoruz ki, davanın sivil ayağı; yargıdan medyaya, bürokrasiden siyasete, ekonomiden sivil toplum kuruluşları ayağına kadar bütün yönleriyle yargıya taşınmalı, süreçte yer alan herkesten hesap sorulmalıdır." ifadelerini kullandı.
"28 Şubat'ın talancılarıyla da mutlaka hesaplaşılmalıdır"
"Bankalardan hortumlanan 46 milyar dolar ile birlikte darbenin ülkeye maliyeti 381 milyar dolardır." diyen Deniz, son olarak "Bu paralar milletin refahından ve geleceğinden çalınmıştır. O gün yapılan talan yüzünden bugün madalyonun bir yüzünde haksız kazançlarıyla en zenginler kulübünde sefa sürenler, diğer yanda alım gücü zayıflamış kamu görevlileri ve 82 milyonluk millet var. O nedenle, 28 Şubat'ın talancılarıyla da mutlaka hesaplaşılmalıdır." şeklinde konuştu.
İLKHA