Miladi 1705, Hicri 1117 yılında Garzan Aşiretinden Murtaza Bey'in oğlu İbrahim Bey tarafından inşa edildiği rivayet edilen İbrahim Bey Camii, geçmişi günümüze taşıyor.
Kozluk’un en eski ikinci camisi olan İbrahim Bey Camii, yapısıyla görenleri hayran bırakıyor. Toplamda 5 kemer üzerine kurulu camiinin minaresi ise el yapımı işlemelerle süslü. İç ve dış cephe duvarları kesme taşla kaplı yapı, günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşmayı başarmış.
Tarihi Cami Cumhuriyet döneminin kirli izlerini de günümüze taşıyor. Cumhuriyet döneminde ahır olarak kullanılan birçok cami gibi İbrahim Bey Camii de o dönem ahır ve depo olarak kullanıldı. Cami avlusunda at ve benzeri bineklerin bağlanması için cami duvarına çakılan demir çakılar varlığını halen koruyor.
İbrahim Bey Cami İmamı Abdurrahman İnal, caminin Hicri 1117 yılında Murtaza Bey'in oğlu İbrahim Bey tarafından yapıldığını ve camiyle ilgili bilgilerin Evliya Çelebi’nin Seyahatname'sinde de yer aldığını söyledi.
İnal, "Evliya Çelebi Seyahatname'sinde diyor ki; ‘Ben Hazo’ya geldim. Burada İbrahim Beyin babası Murtaza Beyin cami kubbesinde bir köşkü vardı. O köşkte ben bir gece konakladım.' Kozluk tarihiyle ilgili bunları söylüyor. Cami tarihiyle ilgili bunlardan başka fazla bilgi vermiyor. Camiyle ilgili bilgi olarak da kitabede görülendir." dedi.
Caminin uzun yıllar ibadet ve medrese eğitimi için kullanıldığını belirten İnal, "Ama bir dönem de 1935’ler de Cumhuriyet döneminde burası diğer camilerde olduğu gibi askeri depo ve askeri tavla olarak kullanılmış. 1957’de ikinci defa tekrar faaliyete sokulmuştur." ifadelerini kullandı.
"Eski camilerde daha fazla manevi hava teneffüs ederek namaz kılınabiliyor"
Eski camilerde ibadet etmenin farklı bir duygu olduğunu aktaran İnal, konuşmasını şöyle devam etti: "Böyle eski bir camide namaz kıldığım zaman içimde şöyle geçiyor: Allah’ım, 320 yıldır bu camide, bu mihrapta, büyük büyük zatlar-imamlar görev yapmış. Allah’ım beni de bu mihrapta benim gibi imamlık görevini yapan bu geçmiş zatların yüzü suyu hürmetine bağışla. Böyle bir camide insan namaz kılıp ibadet ettiği zaman daha huşu içinde, daha mütevazı, daha güzel ve daha manevi bir hava teneffüs ederek namaz kılabiliyor."
"Cami Artuklu sanatına göre yapılmış"
Cami minaresinin kıble tarafında namaz vakitlerinin tespiti için bir güneş saatinin bulunduğunu aktaran İnal, "Caminin minaresinin kıble tarafında güneş saati vardı. Güneş saati İslam aleminde bazı dönemlerde yapılmış bir uygulamadır. Bunu yapmak o zamanın tekniğine göre kolay bir şey değil. Bu güneş saatinin yapılma nedeni de öğle vakti ve ikindi vaktinin tespiti içindi. Cami Artuklu sanatına göre yapılmış. Bizim bu camide de bir tarihi eserde bulunması gereken bütün tarihi güzellikler, tezyinatlar yapılmış ama bir çoğu da zaman aşımından dolayı tahrip olmuş, o güzellikleri ve tezyinatları biz göremiyoruz. Ancak bu camininkini halen görebiliyoruz." diye konuştu.
Cami minaresinin minarelerde nadir olarak görülen bir minare olduğunu ifade eden İnal, son olarak şunları söyledi: "Bu minare çift merdivenlidir. Yukarıya çıkılınca çift yoldan yukarıya çıkılıyor. Kişiler birbirlerini görmeden yukarıya çıkabiliyorlar. Kozluk bir dönem deprem geçirmiş. 100-120 yıl önceki resimlere baktığımızda Kozluğun yapılarının birçoğunun yıkık olduğunu, caminin etrafındaki ve dışındaki bütün müştemilatların yıkık olduğunu görüyoruz. Ama şu anda görmüş olduğunuz cami bugüne kadar sağlam olarak kalmıştır."
"Cami Minaresi muhteşem bir mimari özelliğe sahiptir"
İbrahim Bey camisinin çok güzel bir mimari özelliğe sahip olduğunu ve minaresinin hafif eğik olarak inşa edildiğini söyleyen Araştırmacı-Eğitimci Çetin Doyar, "Cami hakkında bilgiler sunan kitabe bugüne kadar ulaştı. Bu kitabede yazıldığına göre cami 1705 yılında Garzan Aşireti liderlerinden Murtaza Beyin oğlu İbrahim Bey tarafından yapılmıştır. Cami 4 kemer ve bir kaide üzerine yapılmıştır. Cami minaresi muhteşem bir mimari özelliğe sahiptir ve Türkiye’de 2’nci olarak bir özelliği var. 100 merdiven çıkış, 99 merdiven de iniş olmak üzere 199 merdivene sahiptir. Bu cami günümüze dek toplam 312 yıldır medrese olarak kullanılıyor ve hâlâ da kullanılmaya devam ediliyor." diye belirtti.
"Camiler İsmet İnönü döneminde büyük bir tahribata uğradı"
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında İsmet İnönü zamanında camilerin tahribata uğradığını aktaran Doyar, bu tutumun İslam’a olan kin ne ve nefretin dışa vurumu olduğunu vurguladı.
Doyar, devamında şunları kaydetti: "Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında İsmet İnönü zamanında camilerin büyük bir tahribata uğradığı ve bu caminin de ondan nasibini aldığı görülmektedir. Caminin bazı yerlerinde caminin atlar için ahıra çevrildiği ve orda atların bağlandığı demir nalların bulunduğu göze çarpmaktadır. Maalesef bu eski yapılarımız yüzyıllarca tarih olan bu yapılarımız Cumhuriyet döneminde kapatılarak ahıra çevrilmiş durumdaydı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da bu uygulamalar birçok yerde yapılmıştır. Camilerin içinde de atların bağlanması içinde demir nallar duvarlara böyle çakılmış ve buralara atların yuları bağlanmaktaydı. Yani bu da İslam’a olan kin ve öfkenin açıkça bir belirtisi olarak göze çarpmaktadır. Tarihte yapılmış bir zulmün günümüze dek gelen bir işareti şu an da hala gözümüzün önünde durmaktadır." (Muhammed Said Aksoy- İLKHA)