Şanlıurfa Sivil Toplum Kuruluşları Suriye’nin İdlib kentinde rejim ve Rus uçakları tarafından düzenlenen saldırılara tepki göstermek ve mazlum halka destek olmak amacıyla bir basın açıklaması düzenlendi.
Balıklıgöl platosunda toplanan halk sık sık tekbirler getirirken, basın açıklaması metnini STK’lar adına İHH Şanlıurfa Temsilcisi Behçet Atila okudu.
İdlib'de birçok insanın temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını söyleyen Atila, katliamların durdurulması için Türkiye ve dünya kamuoyunun harekete geçmesi gerektiğini ifade ederek, herkesi mazlumlara sahip çıkmaya davet etti.
Atila, “Reform talepleriyle başlayıp uluslararası güçlerin müdahalesi sonrasında küresel hesaplaşma arenasına dönüşen Suriye’de insani bedel giderek büyüyor. Savaş sırasında uygulanmış olan her türlü şiddet öylesine kanıksandı ki, 7. yılında insani bilanço hakkında verilen rakamlar artık insanlar için bir anlam ifade etmez hale dönüştü. Son iki yıldır ilan edilmiş olan ‘çatışmasızlık bölgeleri’ ilk alanlarda barış için önemli bir adım gibi görünmüştü. Ancak Esed rejiminin hu bölgelere yönelik saldırıları bir çok sivilin ölümü ile sonuçlandı. Bu çatışmasızlık bölgelerinin sonuncusu olan İdlib daha büyük bir insani krize gebe görünmektedir. Çünkü kent ve çevresi sadece yerel 300 bin nüfusa değil, savaş nedeniyle ülkenin farklı bölgelerinden ‘güvenli olduğu’ için buraya gelen 3 milyonun üzerinde mülteciye de ev sahipliği yapmaktadır. Olası bir saldırıda birçok insan ikinci defa mülteci durumuna düşeceği gibi, gidecek yerlerinin olmaması da ayrı bir trajedidir. Hali hazırda nüfusun üçte ikisi zaten insani yardıma muhtaç olan İdlib olası bir rejim saldırısı ardından daha büyük bir insani felaketle karşı karşıya görünmektedir.” dedi.
“İdlib'e bir saldırı halinde sivil kayıpların daha da artmasından korkuluyor”
İdlib’teki saldırıların artması halinde sivil kayıpların daha da artacağını ifade eden Atila, “3 milyonu aşkın insanın yaşadığı İdlib’de olası bir saldırı sonrasında en az 700 bin kişinin yeniden yollara düşmesi beklenmektedir. Bu da Suriye savaşında şu ana kadar bir seferde en büyük mülteci hareketi olacaktır. Bu insanların en az 250 bin tanesinin Türkiye'ye doğru hareket etmesi bekleniyor. Cilvegözü Sınır Kapısı (Babülhava) insani yardımların tek giriş yeri. Aylık ortalama 400-450 arası yardım kamyonu giriş yapmaktadır. Olası bir askeri saldırıda güvenlik nedeniyle sınır kapısı kapatılırsa yardımların girişi de aksayacaktır. Daha önce Doğu Guta ve Halep saldırılarında en azından mültecilerin sığınabileceği özgürleştirilmiş yerler vardı. Bu kez mültecilerin böyle bir şansı da bulunmuyor. Haddinden fazla kalabalık olan bölgede yaşam koşulları yeni bir saldırıyla daha da kötüleşecek. Şu ana kadar yüz binlerce insanın çatışma ve bombalamalarda hayatını kaybettiği Suriye iç savaşında İdlib'e bir saldırı halinde sivil kayıpların daha da artmasından korkuluyor. Bölgede silahlı unsurlar ile sivillerin ayrımı zor olduğu için olası hava operasyonlarında binlerce sivil zarar görecek.” ifadelerini kullandı.
“Herkesi mazlumlara sahip çıkmaya davet ediyoruz”
İdlib’de yaşanan katliamın durdurulması için Türkiye ve dünya kamuoyunu harekete geçmesi gerektiğini söyleyen Atila, “İdlib'de yaşanan katliamların büyümesi halinde Halep'ten daha trajik bir sonuca sebep olabilir. Bombardımanın durdurulması ya da sivillerin tahliyesine yol açan siyasi bir anlaşmanın sağlanmaması halinde modern Suriye tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Sivillerin sistematik olarak hedef alınması ve öldürülmesini önlemek için başta Türkiye olmak üzere uluslararası camianın harekete geçirilmesi ve duyarlılıkların arttırılması insani bir vazife olarak görülmelidir. Bölgede yaşanan ve planlanan katliamların durdurulması için Türkiye ve dünya kamuoyunu harekete geçmeye çağırıyor, mazlumlara sahip çıkmaya davet ediyoruz.” şeklinde konuştu.
İLKHA