6-8 Ekim olaylarının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen acılar halen taze

2014 yılında yaşanan 6-8 Ekim olaylarında kurban eti dağıtırken HDP/PKK yandaşları tarafından katledilen şehidlerin acısı, aradan 6 yıl geçmesine rağmen tazeliğini koruyor.

2014 yılının Kurban Bayramı'nda, Kobane'de yaşanan olaylar bahanesiyle HDP Genel Merkezi ve dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın çağrısıyla sokaklara inen PKK/HDP'liler, "her yeri Kobani'ye çevirmek" üzere, Müslüman Kürt halkına karşı büyük bir kıyıma girişti.

Olaylar sırasında ellerinde kurban eti, ihtiyaç sahiplerinin kapılarını aşındıran gençler linç edildi, sakallı insanlar, tesettürlü kadınlar hedef alındı, cami ve Kur'an kursları ateşe verilip yağmalandı.

Diyarbakır'da Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Hasan Gökgöz, Riyad Güneş, Turan Yavaş ve Cumali Güneş acımasızca katledildi.

Aradan 6 yıl geçmesine rağmen acılarının dün gibi taze olduğunu dile getiren şehid aileleri, yaşanan olaylar nedeniyle açılan davalarda yapılan tutuklamaların yetersiz olduğunu belirterek o dönemin idari kurum amirlerinin de yargılanmaları gerektiğini söylediler.

Kurban eti dağıtırken şehid edilen Hüseyin Dakak'ın babası Öztekin Dakak, "Şehidlerimizin 6'ncı yılında acımız yine aynıdır. Çocuklarımızın şehadetine yönelik tek bir sıkıntımız yoktur. Çünkü bu konuda Allah-u Teâlâ'nın vaadi vardır. İnşallah onlar Peygamber Efendimizin yanındadır ve Efendimiz onların başlarını okşuyordur. Allah bizleri onların hayırlarından mahrum etmesin." dedi.

6-8 Ekim olaylarının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen acılar halen taze

Öztekin Dakak

"Bu davalara biz şehit aileleri de katılıp onların yalanlarıyla yüzleşmek istiyoruz"

Geçtiğimiz hafta yeniden başlayan 6-8 Ekim soruşturmalarına da değinen Dakak, "Birkaç gün evvel bu dosyadan dolayı gözaltına alınıp bırakılanlar oldu. 17 kişinin tutuklanması biraz da olsa acımızı hafifletse de aralarında sivri dilli olanlardan Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan gibilerinin serbest bırakılması bizleri üzdü. Bu davalara biz şehit aileleri de katılıp onların yalanlarıyla yüzleşmek istiyoruz. Bu talebimizi yerine getirirlerse memnun oluruz. Şayet olmazsa da Allah hakkımızı bırakmasın diyoruz." ifadelerini kullandı.

Dakak, "O gün 155'i arayan kadınla dalga geçercesine konuşan polisin, polisleri sokaklara dökmeyen emniyet müdürünün ve 'Sokağa asker-polisi indirseydik şehid verirdik' açıklaması yapan valinin bu işte bir payı vardır. Aslına bakılırsa burada bir oyun oynandı ve bu oyunu da bizim çocuklarımız bozdu." şeklinde konuştu.

6 yıldan bu yana herhangi bir yargı aşamasının oluşmadığının altını çizen Şehid Riyad Güneş'in kardeşi Nihat Güneş, "İlk günden beri HDP yöneticileri hakkında şikayetçi olup Ankara'ya kadar gidip duruşmalara katılmamıza rağmen şu ana kadar herhangi bir gelişme yaşanmadı. Şimdi en çok merak ettiğimiz konu, ne oldu da bu kadar sene sonra bunlara dava açıldı. Acaba bunlar ile devlet arasında ne geçti de böyle bir sürece girildi. Şimdiye kadar şikâyetçi olduğumuz şahısların ifadeleri dahi alınmazken şu anda ismini bile anmadığımız kişiler 6-8 Ekim vahşetinden yargılanıyor." diye belirtti.

6-8 Ekim olaylarının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen acılar halen taze

Nihat Güneş

"Seçim dönemlerinde 6-8 Ekim vahşetinden bahseden siyasetçiler 6 yıldır neredeler?"

Güneş, "Siyasiler, o günkü vahşeti seçim döneminde malzeme olarak kullanmasınlar. Her seçim döneminde 6-8 Ekim vahşetini anlatıyorlar da peki 6 yıldır bu siyasiler neredeler?" diye sitem etti.

Soruşturmaların daha kapsamlı yapılması gerektiğine dikkat çeken Güneş, "O dönemde de belirttiğimiz üzere telsiz kayıtlarında da geçtiği üzere bütün güvenlik güçlerini geri çekilmeye davet eden İçişleri Bakanlığı hakkında en ufak bir soruşturma başlatılmadı. Aynı şekilde emniyet müdürlüğünün ve valinin açıklamaları var. Hatta polislerin yardım isteyen ailelere yönelik hakaret içerikli kayıtları ortaya çıktı. Soruşturmada devletin polisinden İçişleri Bakanlığına kadar hiçbirinin ismi geçmedi." ifadelerini kullandı.

"14 bayramdır kapımız kapalı"

İslami kimliğinden dolayı HDP/PKK yandaşlarınca şehid edilen Turan Yavaş'ın eşi Melahat Yavaş ise aradan 6 yıl geçmesine rağmen acılarının taze olduğunu belirterek şu ana kadar çektikleri sıkıntıların aynısını o olayların müsebbiplerinin de yaşamasını diledi.

6-8 Ekim olaylarının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen acılar halen taze

Melahat Yavaş

Yavaş, "Şehidlerimizin 6 yılı tamamlandı, 7'nci yılına girdik. Hatice ve Fatmalar her ne kadar eziyet çekiyorlarsa bizler de aynı durumdayız. 14 bayramdır kapımız kapalıdır, Allah sebep olanların da kapılarını kapattırsın. Biz ne işkence ve zorluk yaşıyorsak Allah aynısını onlara da yaşatsın." dedi.

Ailece bu kutlu dava uğruna şehid olmaya hazır olduklarını dile getiren Yavaş, "Allah'a hamdolsun ki şehidlerimiz Allah rızası için kurban dağıtırken katledilmişler. O ellerindeki kurban eti poşetleri onların şahitleridir. Bizler pişman da değiliz, yollarını da terk etmiyoruz. İki çocuğu da kızı da benim de canım bu yolda feda olsa asla davamızdan vazgeçmeyiz. Davamızı ilerleteceğiz." diye belirtti.

Tüm Türkiye'nin bu şehidlerin kanlarıyla uyandığını ve tüm engellemelere rağmen İslami çalışmaların da arttığına vurgu yapan Yavaş, "Dünya her ne kadar büyük ve rahat ise şehadet de bir o kadar güzel ve zahmetlidir. Bizler kısmetimize ve kaderimize razıyız. Allah hakkımızı bırakmasın. Diyarbakır'da o vahşeti yapanlara aynısını Allah onlara nasip etsin." ifadelerini kullandı.

"O dönemin idari amirleri hakkında da soruşturma başlatılsın"

Başlatılan soruşturma kapsamında şüphelilerin yargılandıkları davaya şehid yakınları olarak kendilerinin de dahil edilmesi talebinde bulunan Şehid Hasan Gökgöz'ün babası Mehmet Gökgöz, "6-8 Ekim olaylarında Hasan'ı şehid ettiler, ben de yaralandım. Hasan'ın şehadetinden bir ay sonra dünyaya gelen oğlu şimdi babasının mezarı başındadır. Yani bizim acımız bitmiyor. Bu olayla ilişkisi olanlar yakalansın. Fakat yargılandıkları davaya bizleri de dahil etsinler. Çünkü bizler onlardan davacıyız." şeklinde konuştu.

6-8 Ekim olaylarının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen acılar halen taze

Mehmet Gökgöz

Gökgöz, "O gün yaşanan olaylarda polisler de vardı. Çünkü olaylarda yaralandığımda polislerden yardım istedim. Umursamaz tavırla beni orada bırakıp gittiler. O polislerden de davacıyım. Sadece HDP veya PKK değil; o günkü güvenlik güçleri hakkında da dava açılsın. Dönemin valisi 'polisleri çıkarırsam şehid veririz' demişti. Bir vilayeti yöneten vali nasıl böyle bir cümle kullanır? O dönemde FETÖ'cü polis, komiser, emniyet müdürü veya vali; kim varsa hepsine dava açılsın. Çünkü onların da bu olaylarda payları vardı. Allah-u Teala züntikamdır. Hepimizin intikamını alır ve nitekim aldı da. Dünya FETÖ'ye de HDP'ye de kalmadı." diye belirtti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diyarbakır Haberleri

Pazar günü itibariyle kış lastiği zorunluluğu başlıyor
Diyarbakır'da mevsimin ilk karı yağdı
Yetimler Vakfı'ndan Gazze için yardım çağrısı
Diyarbakır Eğitim Bir-Sen'den Öğretmenler Günü açıklaması
Diyarbakır'da "Ümmü Gülsüm" programı düzenlendi